Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayat öğretmenime...

Hayat öğretmenime...
 

Bazen birileri 'Yıldırım' gibi girer hayatınıza, en durgun zamanınızda. Hayat isyan ederken sizi hayata tüm benliğinizle bağlamayı başarabilen birisi çıkar karşınıza. Elinizi yanaklarınızın iki yanına koyup, pencereden dışarı hayatı izlerken yukarılardan, o çıkar karşınıza. Son demlerinizi yaşarken ve solmuşken çiçekleriniz tekrardan Bahar'ı getirir size. Solmuş çiçeklere su olur ve açtırır çiçekleri tıpkı eskisi gibi...

Arkanıza şöyle bir dönüp baktığınızda onun nefesini hissediyorsanız ve onun varlığının neşesini duyuyorsanız damarlarınızda sizden mutlusu olabilir mi ?

Bahar'ın gelişi onun sizin hayatınıza girmesiyle başlar. Bir bakışı ömre bedelken bahar nasıl gelmez ki ? Evren uykusundan uyanır, size ninni söyler, güler size doğru, karanlıkta bile olsanız onunla aydınlanır etrafınız ve bazen de ışıl ışıl olur gözleriniz.

6 yılın o acısını silerken yüreğinden ona bakarsın dinlenmek için, Huzur bulursun onda. Gülüşüyle güldürür sizi. Kalbinizden sökülürken o acı yılların pası ve hergün sorulurken o yılların hesabı cevabını ona bakarak verirsiniz. Birşeyden korkmazsınız o yanınızdayken. Cesaret bulursunuz onun ışıldayan gözlerinde. Gözleriniz dalsa da onun gözlerine değdiğinde ve bazen de ağlasanız da sessizce bu gözyaşların mutluluktan olduğunu bilirsiniz...

İşte böyle candan sevdiğim bir insan var hayatımda. Kendisine çok derin duygular hissettiğim ama abim gibi gördüğüm ve öyle içten sevdiğim bir insan var. Bana nefes aldığım her an yeni birşey öğreten ve 'Yıldırım' gibi girdiği hayatımdan 'yıldırım' gibi giden bir 'Hayat Öğretmenim' var benim. Alışmıştım hayatımdan giden insanlara fakat bu kadar çabuk olucağını tahmin bile etmemiştim. Gidiceğini öğrendiğim gün oturup bu satırları yazdım ona ;

''Hayatın hep gidenleri var kalanlarından çok. Hep birileri gidiyor hayatımızdan. Gelenler ise fazla durmadan geçip gidiyorlar. Göçmen kuş misali, her yere yakışıp ama hiç birinde kalamıyorlar. Hayatın kanunları böyle işliyor işte. Gidenler gidiceği yere gidiyor ve hayat gidenlerine rağmen hala devam ediyor. Tüm acısıyla, tüm yürek kesintisiyle devam ediyor...

Hayat'ın gidenleri var hep! Gidenleri var ama gittiği gibi dönenleri yok. Ve hayat ne bize nede o gidenlere hiçte adaletli davranmıyor. Düpedüz ''Adam kayırma'' işte. Giden gideceği yere gidiyor. Konaklamış olduğu o kalp, o beden onu hep bekliyor. Fakat hiç gelmiyor. Çünkü dönüşsüz bir gidiş var. Hayat bize tek yönlü bilet satıyor. Sadece tek yönlü gidiş var, dönüşü olmayan bir gidiş. Ama hayat'ın yapmış olduğu bir kıyak var. Giderken istediğin yere oturabilirsin. Yani anlaşıldı biletiniz ; ' Cam kenarında'...

Hayatta sözleşmeliler gidiyor hep bir yerlere. 'Ben bu kadar kalıcağım burada' diye imza atanlar imzaladıkları süre kalıyorlar... Ya kadrolular? Onlar istedikleri gibi buradalar.Onlar sözleşmeliler gibi misafir değil, yerlisi olmuşlar artık buranın. Anlayacağınız gibi, 'Sözleşmeli değil, Kadrolu olmak gerekiyormuş kalmak için' . Sözleşmeliler, sözleşme süreleri bitince giderler , arkasında kalanlar ağlar...

Elbette ki üzülürsün. Birkaç zaman ağlar, içine kapanırsın ve zaman geçtikçe alışırsın bu duruma, yalnızlığa. Fakat kalp ağrısı denilen o virüs hep sizinle olur. Sonra da 'Gerçek hayat' denilen o yalanın içinde kaybolup gidersiniz. Ama güçlüyseniz, ertesi sabah yağmur'lu pencerenizi açıp derin bir nefes alıp 'Onun varlığı bile güzel' diyerek devam edersiniz hayata, onun gölgesini hissederek yanında. Onun geliceğini umarak ve gelmeyeceğinin de bilincinde olarak. Ezberlemeye başlıyacaksın sonra Tarih kitaplarını o gelene kadar, gelmese bile ölene kadar... ''

Evet o sözleşmeliydi ve sözleşme süresince kaldı yanımda. Zaman o kadar çabuk geçmişti ki onun gidişini kabullenip sayarken o ayrılık gününü ve bu vakitte gözlerine bakarak oyalanırken zaman çok çabuk geçti. O kalemini masa'ya vurup 'Tak tak' sesi yaparken, bana o ses eşsiz bir senfoni olarak gelirdi. Hele o kalemi masa da parmaklarının arasın da çevirmesi sanki Akreple Yelkovan'ı eleriyle çeviriyormuş gibi gelirdi. Diyorum ya zaman onun ellerinin arasında ki kalemi masaya vuruşundan çıkan ses gibi hemen geçti. O masa da tek başına, başını öne eğip küçük bir kağıt parçasından şekiller yapmaya çalıştığında gidiceği günün çok yakında olduğunu anlamıştım. Ve sonra saymaya başladım kitabın sayfalarını. 36 sayfa kalmıştı okuayacağımız. 36 Sayfa sonra herşey biticekti. O gidiccekti 36 sayfa sonra. Hayat'ın ışıkları sönücek, yalnızlığa gömülücektim. 27 İş günü kalmıştı onu görebilmem için, 27 iş günü sonra o gidicekti, ben ise karanlığa gidicektim, o ışığa gidicekti, ben ise karanlığa batıcaktım gün geçtikçe. Ve o gitti. Ağladım çok ağladım. Sonra 'Hissetmek Herşeye Değer' dedim. Onun varlığını hissettim kalbim de. O yanımda olmasa da tüm başarılarım onun sayesin de. Bunun bilincinde olup yaşamak apayrı bir duygu. Bazen çok sevdiğin insanlar aynında olmadığı zamanlarda Hissetmek gerekir. Ve ben Onun varlığını hissediyordun, buda herşeye değiyordu...

Bugün Hayat Öğretmenimin doğum günü, o yüzden yazıyorum ona bu yazıyı. Ona ne kadar değer verdiğimi anlasın onu ne kadar çok sevdiğimi bilsin diye... İyiki diyorum ! O iyiki doğmuş, iyiki tanışma fırsatı bulmuşuz onunla. O olmasaydı hayatıma neşe gelmezdi, değişemezdim ben. Hiç şüphesiz Varlığında huzur bulduğum en özel insanlardan... Hep diyorum hep diyeceğim o sadece benim hayatımı değiştiren, abim gibi derinden sevdiğim bir insan. Hep öyleydi, hepte öyle kalıcak. Yeri kalbimin en derinliklerinde. Yüce Tanrı'ya şükrediyorum ki o iyiki var! Bana verilen en büyük armağanlardan biri. İyi ki doğmuş. Umarım bundan sonra ki yaşamında da çok mutlu olur ve başka insanlara, başka hayatlara birşeyler öğretir.. İyiki doğmuşsun en özel insan...

''Bana o kadar yakınsın ki, seni ben sandım. Sana o kadar yakınım ki, beni sen sandım. Sen mi bensin, ben mi senim şaşırdım kaldım''
[Hz.Mevlana]  

 
Toplam blog
: 11
: 1004
Kayıt tarihi
: 03.06.10
 
 

Elime kağıdı kalemi aldığımda herşey bambaşkaydı benim için, hayal kırıklığı, hayatın verdiği yıkıkl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara