- Kategori
- Sosyoloji
Hayat tek kişilik

Yalnızlık! Yalnızlık ! Yalnızlık!
Anlatacak öyle çok şey var ki yalnızlık üzerine.
Yazsam 20 - 30 cilt roman olur. Anlata anlata bitmez...
Çok bozuldu mayamız...
Bencil, vurdum duymaz, acımasız, duyarsız, aç gözlü olduk hepimiz.
Merhamete göz yaşlarımız kurudu. Ne hastalıklardan, kazalardan, ölümlerden etkileniyoruz, ne de açlıklardan, yoksulluklardan...
Kan ihtiyacı ile başlayan anonsları dinlemiyor, gelen maileri öylesine okuyoruz bazense hiç açmadan siliyoruz...
Açlık, yoksullukla ilgili ana haber bültenlerinde çıkan haberlere o an üzülüyoruz sonra aklımıza bile gelmiyor, ’’aynı tas aynı hamam’’ yaşamaya devam ediyoruz.
Aynı bilinçsizlik, aynı israf, aynı duyarsızlığımız devam ediyor. Acılarımız, üzüntülerimiz bile saliselik ve sahte...
Dünyada insanlar açlıktan ölüyor iken, hala büyük metropollerde insanlar çöpten ekmek toplarken, binlerce yoksul insanın kursağına bir lokma ekmek girmez iken 5 yıldızlı otellerde, Tatil köylerinde dünyanın yemeği çöpe gidiyor.
Ramazanlarda ‘’Allah’’ rızası için oruç tutuyoruz söz de.Açlığı, yoksulluğu anlamak oysa gaye.Kurduğumuz sofralarda bir kuş sütü eksik oysa.
Zenginler çadırlar kurduruyor, zavallı insanlara erzak dağıtıyor, en az 3 –4 kamera ile birlikte kamuoyunun gözüne soka soka.Dağıttıkları erzakların çoğunun son kullanım tarihlerinin üzerinden 3 ay geçmiş.
Yan komşumuzla bayramlaşmayı bırakın, tanışmıyoruz bile.Kimse kimsenin kapısını çalmıyor.Binada biri ölse haberimiz olmuyor...
Evlerimize ne gelen var ne giden.Aklımız çıkıyor bir tanıdığımızla karşılaşacağız ya da’’ bize gelmek isteyecek ‘’diye.Kıyı kıyı kaçıyoruz tanıdıklarımızdan...
Oysa hepimiz her şeye emek vermeden sahip olmak istiyoruz.Ekmeden biçmek istiyoruz.
Sevmek değil sevilmek istiyoruz.Hiçbir şeyimizi paylaşmak istemiyoruz.
Kimsenin kimseyle paylaşacak bir şeyi kalmadı.Tek kişilik hayatlar sürüyoruz.
Evlerimizde 2-3 televizyon ve hepimiz ayrı odalarda , kendi dünyamızda, kendi dizilerimizi, programlarımızı izliyoruz...
Sonra hepimiz yalnızlıktan, anlaşılamamaktan, dost bulamamaktan şikayet ediyoruz.
‘’Tek dostumuz yokmuş’’diye serzenişlerde bulunuyoruz.
Sanal dünyalarda, arkadaşlık sitelerinde , network ağlarında iki çift laf edecek arkadaş, eş, dost arıyoruz.Facebooklar da geçmişimizi arıyoruz.
Bulsak sanki şimdi yaşadığımız ilişkilerden farklı olacakmış gibi.
Aslında kaybettiğimiz kendi benliğimiz ve biz farkında olmadan benliğimizi arıyoruz.
Tek kişilik hayatlarımızda.