Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '10

 
Kategori
Mizah
 

Hayatımızdaki Garip Olaylar

Hayatımızdaki Garip Olaylar
 

Bir işe eliniz, mesela yağa bulaştığında, burnunuz ya da başka bir yeriniz kaşınmaya başlar, hadi kaşınmadınız diyelim, acil tuvalete gitmeniz gerekebilir. Bu da olmadı diyelim elleriniz bulaşıkken telefon çalar. Bulaşık elle cevap verirsiniz, bırakırsınız telefonu, sonra tekrar çalar, bu böyle devam edip gider.

Bir makineyi tamir sırasında, yere düşen vida ya da başka bir zaman her şey en zor ulaşılacak noktaya yuvarlanır.

Yanlışlıkla çevirdiğiniz bir telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz ve biri daima cevap verir. O birisi de genellikle sizin yanlışlıkla o numarayı çevirdiğinize inanmaz.

İş yerinizdeki sorumlunuza, geç kalma sebebinizin aranızın lastiğinin patlaması olduğunu söylerseniz, ertesi sabah lastiğinizi büyük ihtimalle patlak bulursunuz.

T
rafikte sıkıştınız diyelim, sol şerite geçtiniz diyelim, sağ şeritin daha hızlı gittiğiniz. Bu durumda sağ şeridi tercih ettiniz diyelim, sol şeridin daha hızlı aktığını görürsünüz. Nedense hep eski şeridiniz şimdi bulunduğunuzdan daha hızlı akar.

Vücudunuz tamamen ıslandığında telefon çalar. Telefon çalmazsa elektrik kesilir, o da olmadı diyelim sular kesilir. Siz de sudan sorumlu kişilere küfür edersiniz.

Beraber görülmek istemediğiniz biriyle beraberseniz tanıdığınız biriyle karşılaşma ihtimaliniz her zaman yüksektir. Birine bir aletin çalısmayacağını ispat etmeye çalışıyorsanız, o alet kendi kendine çalışır, bir daha da bozulmaz.

Vücudumuzun elimizle ulaşılması zor olan yerleri en çok kaşınır.

Bir sinemaya ya da tiyatroya gittiniz diyelim, her zaman önünüze sizden daha uzun boylu biri oturur ve de sizin sahneyi görmenize engel olur. O sıra siz daha uygun bir yerde bulamazsınız. Her yer doludur.

Hastane de nöbetçisiniz diyelim, bir kahve ya da çay içmek içmek için oturdunuz diyelim, o sıra odaya gelen hasta, sizin nöbet boyunca çay içtiğinizi sanır. Çayı bardağa koydunuz içeceksiniz diyelim, o sıra yeni enjeksiyon yada iş gelir, siz çaydan bir yudum almadan kalkmak zorunda kalırsınız.

Tereyağ ve reçelli ekmek yiyorsanız, yeni aldığınız halıya ya da zemine düşme ihtimali her zaman yüksektir. Bir toplumda, neyi konuştuğunuzu bilmiyorsanız, her sey olabilir.

Bir ayakkabı dükkanına girdiniz diyelim, ayakkabı
tam geldiyse, o ayakkabı da beğenmediğiniz bir özellik çoğu zaman vardır. Gerçekten çok sevdiğiniz bir ürünü teknomarkette buldunuz diyelim, bu bir kamera ya da fotoğraf makinesi olabilir. Daha sonra alırım deyip, almayı ertelediğiniz zaman, o ürünün çabucak tükendiğini görebilirsiniz. Ya da bu süre 5-6 ay gibi uzun süre olursa, firmanın o ürünü üretmekten vazgeçtiğine şahit olabilirsiniz.

Hastasınız, doktora gittiniz, doktorun kapısından girerken, gittiğinizde aniden iyileştiğinizi hissedebilirsiniz. Doktor “-Neyiniz vardı?” deyince, “-Başım ağrıyordu, sizi görünce geçti.”diyebilirsiniz. Ya da devlet hastanesinde doktora gittiniz diyelim, size ilaç verilir. Ama şikayetleriniz geçmez.Bir profa gidersiniz, yüksek bir ücret mükabilinde aynı reçete yazılır. Ve de ücretinden olsa gerek o reçete size ilaç gibi gelir, hemen hiç bir şeyiniz kalmaz.

İsviçre gibi, Avrupa’nın göbeğindeki bir ülkede, “düşünce özgürlüğü” var derler. Ama siz orada “Osmanlı zamanında Ermeni soykırımı yapılmamıştır.” derseniz, hapise girersiniz. Sanki o fikir değildir.

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..