Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Temmuz '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hayatın Anlamı

Hayatın Anlamı
 

Hayatın Anlamı Ne Sizce?


Hayat düşe kalka yürüdüğün dolambaçlı bir yolmuş meğer.

Sana sorulmadan bahşedilen en büyük hediye…

Oysa elinden gelenin en iyisini yapsan da yetmeyebiliyormuş.

Beklentilerinin dengesini bulmak için ise çok çaba gerekirmiş.

Bazı hayalkırıklıkları yıllar sonra bile hatırlanıyormuş.

Bazı sızılar da kalıyormuş inceden. Hatırladığında içini titreten.

“Keşke”ler de varmış, “iyi ki”ler de. Tecrübe denilen şey bireyselmiş; kulaktan dolmalar öğrenmeye yetmezmiş.

Anılardan ibaret oluyormuş sonra sonra…

Kimi gülümsemeler sayfa aralarında kalıyormuş; kimi kırgınlıklarsa kalpte… Derinlerinde…

Kayıpların oluyormuş yeri hiç dolmayacak boşluklar bırakan. Mesela her zaman güler yüzüyle anımsadığın baban çıkıveriyormuş karşına… Aniden… Eski püskü tozlu fotoğraf albümlerinde parmaklarını gezdiriyormuşsun bir daha hiç göremeyeceğin albüm yapraklarının arasındaki yüzünde.

Geçmişinle yüzleşip hatalarından ders çıkarıyormuşsun; bir daha aynı yanılgıları tekrarlamayacağını bilerek, kendinden daha emin, sağlam basarken yere.

Bazen… İçin cız ediyormuş eski günleri düşündüğünde. Bazen de kocaman gülümsemeler yayılıyormuş tüm yüzüne; durduk yere hatırladığın komik anlar kalbini yumuşatırken.

Boşa harcadığın zamanlara üzülüyormuşsun sonra. Her saniyenin kıymetini daha da bilerek.

Yeni sözler veriyormuşsun her yeni günle…

Sonra… Sonra… Verdiğin sözleri bozuyormuşsun, her yeni günle… Bir yanın “İnsanım ben,” diye kendini avuturken diğer yanın zayıf buluyormuş seni… Kendini bile tam tanımadığını farkediyormuşsun bunları düşünüp aynada kendi gözlerinin içine bakarken.

Başka başka korkular sarıyormuş etrafını zamanla. Korkmadıklarından korkman gerektiğini öğretiyormuş hayat sana ters köşe yaparak. En güvendiğin dal elinde kırılıveriyormuş kimi zaman. Ya da ummadığın yerden bir yardım eli uzanıyormuş masallardaki gibi.

En yakınındaki incitiveriyormuş seni bir sözüyle, mimiğiyle.

Haketmediğin davranışlar görüyormuşsun etraftan. Hakkında konuşulanlara kulak misafiri oluyormuşsun bazen, aniden.

Kendini anlatmak zorunda kalman ağırına gidiyormuş kimi zaman. Beni bilen bilir deyip kestirip atıyormuşsun ama, bilmiyorlarmış meğer. Bunu da öğreniyormuşsun.

Herkesi olduğu gibi kabul etmekten bahsedenler oluyormuş; hem de seni en çok reddeden, olduğun gibi kabullenmeyenlerden.

Öğrenmek sonsuzmuş. Kendini keşfin bile bitmeyen bir yolculukmuş.

Kalabalıklar içinde yapayalnız hissettiğin zamanlar oluyormuş. Bütün enerjinin toprağa çekildiğini hissettiğinde nereye kaçacağını şaşırdığın anlar… Oysa kaçıp gidemiyormuşsun bazen. Zorunluluklar bağlıyormuş ayaklarını. “Bu da benim için,” diyormuşsun. “Bununla da yüzleşmem lazım.”

Ve birden “ŞİMDİ”yi yaşamanın gerektiğini farkediyormuşsun geçmişin etkisinden, gelecek kaygısından sıyrılmaya çalışarak. Minik bebelerinden öğreniyormuşsun bunu hem de… Bir saniye önce ağlayan miniğinin seni gördüğünde aydınlanan yüzünü farkettiğinde… Kokusunu doya doya içine çektiğinde:

“Belki de hayatın anlamı budur,” diyormuşsun… “Tabii eğer bir anlamı varsa.”

 

http://umutsuziskadini.com/

https://twitter.com/#!/UmutsuzIsKadini

http://www.facebook.com/#!/pages/Umutsuz-%C4%B0%C5%9F-Kad%C4%B1nlar%C4%B1/120364508011392

 

 
Toplam blog
: 83
: 1446
Kayıt tarihi
: 03.10.11
 
 

Uzun yıllar plazalarda dirsek çürütmüş, son yıllarda refahı evden çalışmakta bulmuş ikiz kız anne..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara