Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '22

 
Kategori
Felsefe
 

Hayatın Ritmi

Dünyaya geldiğimizden itibaren ruhumuzda hissettiğimiz sese olan  ihtiyaç, bizi eninde sonunda müziğin ritmine götürüyor. Anne karnında duyduğumuz kalp atış sesiyle başlayan bu yolculuk, çeşitlenerek insanoğlunun var olduğu her uygarlık, topluluk ve inanç sisteminde belli şekllerde bize eşlik etmeye devam etmiş binlerce yıldır. Çünkü müziğin ritmine yönelme dürtümüz, evrensel gibi görünüyor.

Guido D’Arezzo; bugün kullandığımız nota sistemini icat eden İtalyan bir din adamıdır. Yeni ve pratik bir nota sistemi geliştirmeye karar verir. Uzun çalışmalardan sonra yedi notadan oluşan sistemini kurar ama onlara koyacak uygun isimleri bulamaz. Yazmış olduğu ilahisinin mısralarının ilk hecelerini yedi notasına isim olarak kullanır ve bugünkü doremifasollasi oluşur.

DO : Dominus -Yaratan, Mutlak

RE : Rerum - Madde

Mİ : Miraculum -Mucize

FA : Familias Planetarium - Güneş Sistemi  

SOL : Solis -Güneş             

LA : Lactea Via - Samanyolu

Sİ : Siderae - Gökler

 “Fizikçi olmasaydım muhtemelen müzisyen olurdum” A.Einstein

“Müzik evrene ruh, zihne kanatlar, hayal gücüne uçma yeteneği ve her şeye hayat verir.” Plato

Geçmişte yaşamış ve dünyaya yön veren insaların bu tür düşüncelerini, isimsel olarak da çoğaltabiliriz. Bütünün ritmi, her şeyde vardır. Antik Yunan döneminden beri kullanılmakta olan aynı anlamlara gelen bios, bio ve biyo kelimesi evrensel bir sözcüktür. TDK’a görede hayat anlamındadır.

Ay 28 günlük bir devirde farklı şekilleri olduğu gibi, duyu ve duygularımızın devirlerinde de, minimum ve maksimum  seviyeleri vardır. 3000 yıl önce başlayan bioritm incelemeleri günümüzde de farklı alanlarda devam etmektedir. Biyolojik ritmler bütün yaşayan organizmaların fiziksel aktivitelerde oluşan periyodiklerdir. Ritmik oluşum insanların ve hayvanların gün içindeki bir çok alanda başarısını artırmak için günün farklı fiziksel özelliklerini kendi yararları için kullanmayı mümkün kılar. Biyoritim, insanların doğum tarihine bağlı olarak hayatları boyunca devam eden ve fiziksel, duygusal, zihinsel döngüleri içeren bir kavramdır. Hesaplanabilen Biyortim, 19. yüzyılın ünlü fizikçilerinden Wilhelm Fliess’in çalışmalarıyla fark edildi. Eş zamanlı fakat birbirlerinin farkında olmadan, Berlin’de burun-boğaz mütehassısı olan Wilhelm Fliess, 23 ve 28 günlük dönemsel davranış biçimlerini kendi yönünden gözlemledi. Bu kişiler ortaya yığınca doküman ve istatistik koydular. Swoboda “Yedi Yılı” adlı kitabında, birkaç nesilden seçilmiş süjelerin gösterdiği 23 ve 28 günlük ritmik tekrarlamalar ilişkin matematiksel analizleri ortaya koydu. Üçüncü bioritm devresini, 1920’li yıllarda, bu kez doktor olmayan, mühendis ve matematikçi teorisyen Alfred Teltscher, öğrencilerin zihinsel kapasitesindeki değişmelerin sebeplerini inceledikten sonra 33 günlük dönem şablonunu ortaya koydu. Bu üç döngü 0'dan başlar, olumlu ve olumsuz süreçler hâlinde bir dalga şeklinde devam eder. Döngüler olumlu süreçteyse insanın kendisini daha iyi hissettiği söylenebilir.

Fiziksel döngü, insanların fiziksel performansını ve yeteneklerini temsil eder. Bu döngü 23 gün boyunca devam eder.

Duygusal döngü, sinir sisteminde baskın olup bir insanın duygularını temsil eder. Bu sinir sistemini kontrol eden 28 günlük bir döngüdür.

Zihinsel döngü 33 gün boyunca devam eder ve bireyin öğrenme yeteneğini, analitik düşünmesini, akıl yürütmesini, yargılamasını ve karar vermesini etkiler.

Hesaplanışı: Eğrilerin fonksiyonları şu şekilde hesaplanır.

Fiziksel: sin(2?t / 23),
Duygusal: sin(2?t / 28),
Zihinsel: sin(2?t / 33),

 t, insanın doğum anından itibaren dünyada geçirdiği gün sayısıdır.

Bioritim teoreminin birçok meslek dalında kullanılmış olması örneğin pilotlarda yapılan araştırmada uçak kazalarının sebeplerinden birinin pilotaj faktörünün %70’i kritik günde meydana geldiği bildirilmiştir. Havacılık sektöründe insan kaybı ve ticari kayıplar bu anlamda önem arz etmektedir. ABD gibi teknolojinin geliştiği ülkelerde, pilotluk, beyin cerrahlığı gibi hassas beceri isteyen mesleklerde, bioritm devrinin en düşük seviyelerinde, bu kişiler izinli sayılabiliyorlar. Biyoritim teorisi ile ilgili spor alanında az sayıda çalışma yapılmasına rağmen bazı araştırmalar teoriyi destekler, antrenman esnasında grafiği bilmek sporcuların motivasyonunu ve özgüvenini arttırmada etkili olabilir.  Düşük olduğu zamanlarda ise tersi ile karşı karşıya kalırız. Hatta halk arasında “EŞREF SAATİ” veya “eş.ek saati” denilen olay da bu olsa gerek…

 
Toplam blog
: 8
: 72
Kayıt tarihi
: 23.05.22
 
 

Bilgiye ve bilime meraklı olmak, öğrenmenin, ileriye gitmenin, başarmanın ve bilimin en değerli a..