Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

16 Eylül '10

 
Kategori
Deneme
 

Hayatın Sayfaları

Hayatın Sayfaları
 

Bu öğrencilik hayatı hiç bitmeyecek! Neyin mi? "Hayatı öğrenmenin"... Hala düşen her yaprakta ileriye doğru yaprak çeviriyorum.
Kağıt üzerinde not almayalı yıllar oldu. Kanaat notunu artık yüreğim veriyor. Havamın zeminini karartmadan açık maviye dönüştürmenin yolunu çoktan buldu rüzgarım...
Kara bulutların birikmesine mani olmanın mümkün olmadığını bilsem de dağıtmak gerektiğini yaşayarak öğrendim... Hangi iklimde yaşıyorsak az çok doğasını da kabullenmişiz demektir. Denize parelel mi dağlarımız, oksijeni çok mu havamızın, gözümüzün uzandığı yerlerin yeşili çok mu...?
Huzur mu veriyor yoksa azar azar boğuyor mu? Renkleri aslında yürek sesi çizermiş. İsterse sıcak renkleri soğuğa dönüştürürmüş, istemezse her rengi soğuğa terkedermiş. Maddenin özellikleriyle oynamamak gerekirmiş aslında fen derslerinle ne kadar da güzel işlerdi hocalarım... Duysa "Yazık yazık! Ben size yıllar önce deneylerle göstermedim mi?" derdi bundan eminim.
Betonsa kalp, kadife kumaş mı elde edeceğiz? Tahta gibiyse kafalar şimşek mi çaktıracağız? Önce yakıp sonra küllerinin başında ağıt mı yakacağız? Başkalarını değiştiremiyorsak kendi malzememize bir kez daha el atmakta fayda var... Ne de olsa eşyaya ruh veren kendimiz değil miyiz?
Gerektiğinden fazla değer vermenin, sonradan hayal kırıklığı yaratabileceğine inanmazdım. Kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalıştığım günlerde bir büyüğüm söylemişti "Hiç kimse olağanüstü değildir. Gözünde bir masal kahramanı yaratma! Bir gram üstü bile büyük görme gözünde... Herkes hata yapabilir."Evet sonradan çok üzülmemek için her olay için olası bir üzülme payı bırakmamız gerek hayatın paçalarına... Sonradan paçalarımız tutuşmasın diye..
Yastığa başımla beraber vicdanımı da koymayı öğrendim. Yastık, kuş tüyünden de olsa, vicdan rahatsızsa rahat bir uyku uyuyamıyor insan... Küçücük bir kusurumuz da varsa sandık içinde yıllarca kalmış eşyaları havalandırır gibi gün yüzüne çıkarıp gerektiğinde olayları masaya yatırmalı ve kusurluysak özür dilemeliyiz. Hayat bir alışveriş gibi aslında ne kadar verirsek o kadar çok alırız. Sevgi vermeden sevgi almak, saygı göstermeden saygı beklemek imkansız gibi bir şey... Karşılık gözetmeden yapılan her güzel davranış er veya geç bize dönecektir. Sabır, tuğla tuğla bir bina inşa etmek gibidir bence... Bomboş arsaların üzerine göklere yükselen binalar çıkıyor. Başta elimiz avucumuz boşken, sabrı temel edinirsek; ne umutlar, ne hayaller yükseltiriz kendi çatılarımıza... Küçücük puntolarla yazılmış o kadar çok özlü sözler gördük ama yıllar sonra yaşayarak dersler alabildik. Hayat ezberleyerek öğrenilseydi herkes kitabını alır ve değil okumak belki yutardı bile...
Hayatın sayfaları belki üçüncü hamur kağıtta olabilir ama ruhumuz isterse o yapraklar birinci sınıf kuşe kağıdına da dönüşebilir. Yeter ki sağlığımız ve umutlarımız olsun...
Sevgi ve saygılarımla.

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara