Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Temmuz '20

 
Kategori
TV Programları
 

HAYATTA KALAN

Pandemi dönemiyle birlikte insanlarda sağlıklı olma, kendine iyi bakma, bendenle birlikte ruhu besleme çalışmaları da, eskiye nazaran bir artış oldu. Beynimizin en alt katmanlarına, bilinçaltımıza yerleşmiş olan tüm savunmacı arketipler , bu ulusal tehdit karşısında alarm durumunda; verdikleri tek sinyalde " risk altındasın!" dan başka şey değil. Ve bizler, bilinçaltının birer kuklası olan insanoğlu, çılgınlar gibi birer survivor olduğumuzu kanıtlamak için çabalıyoruz.

Bu çabanın bir uzantısı olarak, tv8 ekranlarında uzun zamandır yayınlanan Survivor programı izlenme rekorları kırıyor. Realite showun yarışmacıları, "Açlık Oyunları" filmini anımsatan bir sevgi ve ilgiyle destekleniyorlar. Sanal dünyanın her yerinde bu konuyla ilgili capsler, videolar, paylaşımlar görmek mümkün. Hatta ünlü isimler arasında bile tartışma kanusu haline gelmiş durumda; onlarda bu yoğun ilgiden paylarına düşeni koparmak istiyorlar. Ne de olsa göz önünde, ilgi odağı olmak onların işlerinin bir parçası ve; karantina günlerinde bunu başarmak eskisi kadar kolay değil. Bu yüzden ışıkları üzerine çekmiş bir konuda yer almak istemeleri anlaşılır bir şey. Pekiyi ama, sahte hesaplar üzerinden sağa sola saldıran, tuttuğu yarışmacıyı canı pahasına savunun yüzlerce insan için ne denir?

Ölüm korkusu yadsınacak bir korku değildir.Ademoğlunun ilk var olduğu günden beri onu yöneten en eski ve en güçlü korkularındandır. Özellikle son zamanlarda doğal afetler, sürekli dijital ortamlardan gelen kötü haberler, cinayetler ve şiddet haberleriyle bombardıman edilen günümüz bireyinin; bir de üstüne gözüyle göremediği bir düşmanla yaşamak zorunda kalması, bu eski korkuların daha da güçlenmiş olarak, düşünce ve davranışları yönetimi altına almasına olanak sağladı. Ölüme karşı yaşamı seçen bilinçaltımız, varlığını koruyup oyunda kalmayı istediği için; kendi kişiliği ile en yakın yarışmacı arasında bir özdeşim kurup; Survivor'da onu ayakta yani hayatta tutmayı kendisine görev ediniyor. Tüm bunlar insan egosunun tuhaf bir yansımasından başka şey değil.

Tek yansıma bu da değil; Tüm dinlerde bu hayatın yanıltıcı bir oyun olduğu, gerçek yaşama ahirette kavuşulacağı söylenir, en azından islamda böyle olduğunu biliyorum. Kur'an okuyan herkes çok iyi bilir ki; nerdeyse her sürede dünyanın güzelliklerine ve oyunlarına kanmamak, ahireti yani gerçekliği unutmamak için müslümanlar uyarılır. Hatta açık açık bu dünyanın bir oyundan ibaret olduğu bile yazar. Haliyle iyi bir müslüman da üstüne düşeni yapmak, kendisini izleyen, gözetleyip sürekli kayıt altında tutan Yaradan'a karşı iyi görğnmek için uğraşır durur. Hedefi; sorgu meleklerinden tam puan alıp büyük hedefe ulaşmaktır. Pekiyi Survivor yarışmacılarının yaptığı nedir?

Sürekli oynadıkları ama asla izleyemedikleri bir show sergileyen yarışmacılar, dış dünyada nasıl göründükleri ve kendilerini nasıl ifade ettiklerinden habersiz aylarca bir adada; toplumun geri kalanından izole bir hayat yaşarlar. Gösterdikleri davranışların, gözlerini onlara dikmiş bir kalabalık tarafından incelendiğinden haberdar ve ödüllendirilmek için bekliyorlar. Aldıkları SMS sayesinde, toplumun gözündeki ilahi dereceleri belirleniyor. Onların kısıtlanmış,açlık ve sefillik içinde; rakiplerine karşı parkurlarda koşamsına, sürünmesine bakan sevgili seyirci; elinde tuttuğu "belirleyici" olma gücünü seviyor.Bu güç sayesinde ödüllendirici, ceza kesici ve birilerinin kaderine yön veren kendisi oluyor, yani bir yerde Tanrı'yı oynuyor. Bu rol sayesinde de, varlığını koruma yetisine sahip olduğuna inanıyor. 

Benlik yapısı gereği, kendini tamamlama ve güçlü tutma eğilimindedir; varlığını tehdit eden çevresel faktörler attıkça ego da büyür. Büyüyen egonun nasıl sonuçlar doğuracağı tahmin edilebilir sanırım. Bu balonu bir az olsun indirip, insana var olma çabasında başarılı olduğu hissini yaşattığı için Survivor'ın bu dönemde izlenme rekorları kırması oldukça doğal. Üstelik egoyu çok da etrafına zarar vermeden tatmin etmesi açısından güzel bir çözüm olduğunu düşünüyorum. 

Sonuç olarak, yer yüzüne sürgün geldiğimiz ilk andan beri; gözlerimizi açtığımız her sabah zihnimiz şunu çok iyi bilerek güne başlıyor: "Bu gün de hayattayım". Ama bu bilgi tehdit edilirse, onu neyle savunacağız? Bizim yerimize "survivor" yani hayatta kalanı destekleyerek tabii. 

 

 
Toplam blog
: 10
: 378
Kayıt tarihi
: 21.06.09
 
 

13 yıllık öğretmenim um-ag yazma seminerlerine ve ayrıca; öykü yazarlığı, roman yazarlığı seminerle..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara