- Kategori
- Tarih
Haydarpaşa Garı-Doğuya açılan kapı
alıntıdır
Sultan II.Abdülhamid'in Mirası kitabından devam...
Devam da, konu Haydarpaşa Garı olunca anılara yolculuk etmemek mümkün mü?
Çocukluğum da orada, gençliğim de, orta yaşa geçişim de... Yaşlılığım da olsun isterdim ama burası Türkiye. Ne kalıyor ki yerinde Haydarpaşa kalsın?
Kim bulabiliyor aradığı zaman yerli yerinde doğduğu evi? Kim oyun oynadığı parka gittiğinde yıllar sonra, hayal kırıklığına uğramıyor ki?
Şimdi tren seferleri iki yıllık bir süre için kalktı. Yeniden başlayacak, ama artık Haydarpaşa'dan değil, Birleştirilmiş Gebze-Halkalı hattında Haydarpaşa'ya bırakın uğramayı, ucundan bile görmeden yolculuk edecek yolcular.
Çocukluğumun istasyonları, Pendik, Süreyyaplajı, Kartal Nizam Plajı, İçmeler, Tuzla. Neredeyse hemen her hafta... Dayımlar otururdu Pendik'te, sırf trene binmek için gidesim gelirdi, o kadar yani.
Gençliğim, Üniversite Adapazarı'nda, elbet trenle gidilecek, başka yol mu var bana? Pazar akşamı Haydarpaşa'dan trene binerim, iki buçuk saat sonra ver elini Adapazarı. Cuma gelince aynı serüven bu kez tersine, hadi bakalım tekrar Haydarpaşa.
Sonraları, orta yaşa yelken açmışken gene sırf trene binebilmek için geziler icat ettim, ahaliyi de toparladım. Senenin belirli dönemlerinde Ankara, Denizli... Muhteşemdi, harikaydı. Tesadüfen hep kışın gitmiş olsak da bizi güneşli karşılardı Ankara. Çok özledim, çok.
İşte bu kadar çok sevdiğim trenler, raylar ve Haydarpaşa garının yapım öyküsü bakın nasılmış?
Demiryolları Osmanlı'ya diğer pek çok yeniliğe göre daha erken girmiş. Bunun nedenlerinden biri, demiryolunun Avrupa'nın etkili olduğu dünya ekonomisine Osmanlı'yı daha sıkı bağlayacak ve devletin Anadolu illeri üzerindeki idari ve askeri denetimini güçlendirecek olmasıymış.
Rayların yapımına sultan Abdülaziz döneminde başlanır. Önce 1869 tarihinde Rumeli Demiryolları Şirketi ile Avrupa topraklarına raylar döşenmeye başlar. Sonra Asya toprakları gündeme gelir. Ana hattı İstanbul-Bağdat arası olan büyük projenin yabancı sermaye ile değil, devlet eliyle gerçekleştirilmesine karar verir Abdülaziz. 1871'de inşaatı başlayan projenin finansmanı için devlet, demiryolu tahvili çıkararak iç borçlanma yoluna gider. Hem 1875 yılındaki mali kriz hem de tecrübesizlik ve yetişmiş personel olmaması nedeniyle proje yarım kalır.
II.Abdülhamid tahta çıktığında bu konuya el atar; demiryolu imtiyazını kapmak için yarışan İngiliz ve Fransız sermayedarlara yüz vermeyerek, bu konuda yeni bir güç olarak ortaya çıkan Almanya ile anlaşır. Almanların diğer ülkelere göre daha az tehlikeli olduğunu düşünmektedir. Diğerleri tarafından işgal edilmiş olan Osmanlı topraklarına bakınca Almanların topraklarımıza girmek için değil, sadece ekonomik menfaat için bu işe girmek istediğine karar verir.
Almanlar çok hızlı bir şekilde 1898 yılına gelinceye kadar kilometrelerce ray döşerler.
Hat Konya'ya ulaştığında Haydarpaşa'daki yolcu sayısı ve iş hacmi artar. Halihazırda derme çatma istasyon binasının yerine artık büyük bir istasyon binasına ihtiyaç duyulmaktadır. II.Abdlhamid, 1898 yılında Alman imparatoru II. Wilhelm ile anlaşır. 30 Mayıs 1906 yılında garın yapımına başlanır. Ayn zamanda Demiryolu şirketinin Genel Müdürlük binası da olacağından Almanlar, burada oldukça ihtişamlı bir bina yapmayı planlar.
Mimari proje yarışması açılır. Yarışmayı Alman Philipp Holzmann & Co. şirketine mensup Otto Ritter ve Helmut Cuno adlı mimarlar kazanır. Bina, Neo-Rönesans tarzında inşa edilir. Hereke'den pembe granit temeli, denize çakılan 21 metre uzunluktaki 1700 ahşap kazık üzerine oturtulur. Hiç kaynak kullanmadan demir putrellerin bulonlama sistemi ile birbirine bağlanmasından oluşan ana strüktürün arası tuğla dolgu yapılır. Bu özelliğinden dolayı bina depreme karşı oldukça dayanıklı olur. Tavanlarında ve kemer sütunların iç yüzeylerinde barok süslemeler, pencere ve kapılardaki kurşunlu vitraylarda sıkça arslan başı motifi görülür. Gar binasının cephesinde kullanılan nefti rengindeki taş da Lefke (Osmaneli) den getirtilir.
Haydarpaşa Garı'nın yolcu kısmının hizmete girmesi II.Abdülhamid zamanında olmuşsa da, padişah resmi açılışı göremeden tahttan indirildiği için garın resmi açılışı Sultan Mehmet Reşad'ın doğum gününe denk getirilerek 4 Kasım 1909 tarihinde yapılmıştır.