- Kategori
- Şiir
Haydarpaşa garı

fotoğraflarını koyduğum kaç albüm eskittim
şehrin üstüne konmuş karbondioksitlerden çekerek
sana bir gülün dikeni olmak istemedim
yoksa… yoksa… gönderir miydim?
kaç şair zorlamış da yazmıştır ayrılıkları
sana yazdıklarımda hiçbir zaman riya olmadı
çok da uğraşmadım hani derdini tasvir ederken
ama ben yanıldım sana
hayretten bilmecelerim
imkansızdan gelenlerin yoktu
ne geliyorsa gönlümden dilime
işte böyle
bu altı yüz yetmiş üçüncü yazışım sana
anlasan da anlamasan da
sonunu bulurmuyum bilemiyorum
kahverengi kadifeden örtü vardı ya salonda
yanı başında duran küçük sehpada
halen o mavi tükenmez kalem
kaç defa ucunu değiştirsem de
çayım sigaram ve çay tabağımdaki mumun aleviyle
yazıyorum bildiğin gibi
beni çok kederli bulmuştun biraz alıngan
bir yanım hayli yaşlı
belki değiştirmiştir hayat seni de
sevinçlerini gözyaşlarına çaldırmışsındır
kızdığın anlar geliyor aklıma
teypteki sezen aksu kasetini alıp fırlattığını yüzüme
belki şimdi sen de dinliyorsundur sezen’i
gözyaşlarının tebessümü arasında
umut ne zaman olur bilmiyorum
seni Haydarpaşa garında
yirmi bir otuz ekspresiyle gönderirken
sevdalığa dair tüm umutları
senin valizinle göndermişim
o gün bugündür ne senden
ne de senin yeşil valizinden haber yok
gittiğimiz yerlere isyan bayrağı açtım
dün kanatçının önünden geçtim zorunlu olarak
Mehmet usta selam etti el sallayarak
yüzünde bir çırpınış
adam anladı halimden
yüzündeki o burukluğu hissetim
ama ben sensiz başım önde devam ettim
ha ağlardım zaten sen varken
gittin yine ağlıyorum
ama sen varken gözümün yaşını sen silerdin
şimdi nemli bir çaput parçası, hiç kurumadan
zormuş onca derdin arasına sıkıştırmak seni
aslına bakarsan senin derdinin arasına
onca derdi sıkıştırmak
ama dedim ya haydarpaşa garı
tüm umutlarımı aldı
beni bir İstanbul sattı ki
martılar bile ağladı
Denizhan Burhan
AŞKLARA AYRILIK YAĞIYOR