- Kategori
- Bebek - Çocuk
Hayır Demeden, Özgür Çocuk Yetiştirmek
Hayır Demeden, Özgür Çocuk Yetiştirmek
Üst üste gelmeseydi valla yazmayacaktım, ama bir anne olarak beni düşündürdü bakalım siz ne diyeceksiniz? Konu şu: Bir-iki gün arayla birkaç anneden duydum: Birisi “Evde karar aldık, biz oğluma hiç hayır demiyoruz.” diyor. Öbürü 2, 3, ve 5 yaşındaki üç çocuğu için “Hayır demeden yetiştirmeye karar verdik çocuklarımızı, böyle daha özgürler… İstedikleri zaman yatıp kalkıyorlar, istedikleri yerde istedikleri şeyleri yiyorlar. Biz böyle mutluyuz.” diyor. Bir diğer anne 8 yaşındaki çocuğuna hemen hiç hayır demiyor. “Artık büyüdü, kendi kararlarını versin, doğruyu yanlışı ayırt etsin, özgür olsun.” diyor. Bir de eskiden duyduğum bir baba vardı “Annem, babam benimle ilgilenmezdi, çok mutsuz bir çocukluk geçirdim. Ben çocuğumla ilgileneceğim, hiçbir söylediğine hayır demiyeceğim, her istediğini yapacağım…” demişti. Kulağımda yer etmiş. Kısacası bizim yaşlarımızdaki bazı ebeveynler arasında yeni trend çocuğa asla hayır demeden büyütmek… Gerekçesi de daha özgür çocuklar yetiştirmek…
Bakalım bu trend neden çıkmış? Bazı uzmanlar diyor ki:
Çocuğa sık sık hayır derseniz, çocuk dünyayı olumsuz-negatif bir yer olarak algılar. Bu da büyüdüğünde negatif bir insan olmasına, liderlik etmeye çekinmesine yol açabilir.
Kim çocuğunun negatif bir yetişkin olmasını ister ki… Kaldı ki çocuğa hayır denildiğinde ardından gelen mızmızlanma, ayağı yere vurma ve ağlamalarla baş etmeyi kim ister? Bu nedenle belki de evet demek daha kolay… Çünkü evet pozitif bir kavram. Bir de evet deyince, çocuk o an için gülümseyince dünyalar bizim oluyor değil mi? Belki de hep evet diyerek, biz de özgür çocuklar yetiştiren iyi bir ebeveyn oluyoruz.
Hayır Duymadan Yetişen Özgür Çocuklar
Hiç hayır duymadan yetişen bir çocuğu sizce nasıl bir gelecek bekliyor? Biraz beyin jimnastiği yapalım.
Çocuğun iyi kötü 6-7 yaşına kadar (anaokuluna gidiyorsa 3-4 yaşına kadar) çoğu zamanı evde geçiyor, ilk terbiyeyi aileden alıyor. Hiç hayır duymayan, yemesinde içmesinde, yatmasında kalkmasında hiçbir sınır olmayan, sonsuz özgür bir çocuk anaokuluna ya da ilkokula başlayınca ne olacak? Belki o çocuk hareketlerinde hiç kısıtlama olmadığı için ileride dahi bir sanatçı ya da bilim adamı olur. Sanırım pek çok ailenin sonsuz özgür çocuk yetiştirirken gizliden gizliye hayali bu… Ya da ilk verdiğim örneklerden hareketle çocukken kendi ailelerinden bulamadıkları ilgi ve özgürlüğü kendi çocuklarına sonsuz bir şekilde vererek, bazı ebeveynler manevi bir tatmin yaşıyor olabilir. Kim bilir? Ancak başarılı sanat ürünleri ya da bilim ürünleri veren o dahi çocukların büyük çoğu bunu özgür düşüncelerinin yanısıra disiplinli çalışmaları sayesinde gerçekleştiriyor. O başarılı çocuklar belli bir saatte yatıp, belli saatte kalkıp, ilgi alanları neyse o konuya bir gün içinde saatlerini veriyor ve bu düzeni uzun yıllar boyunca sürdürdükten sonra başarılı ürünler vermeye başlıyor.
Asla hayır denmeyen bazı günümüz çocukları da büyük ihtimalle bir şekilde okuyup meslek sahibi oluyorlar. Ancak büyüme sürecinde onlarla aynı sosyal ortamları paylaşan insanlar sizce neler düşünüyor? Evde sınırsız özgürlüğe sahip olan bir çocuğun aynı davranışları okulda da devam edeceğini varsaymak çok da yanlış olmaz. Ancak evin tam tersine okulda mutlaka bazı kurallar var. Sınıfta öğretmen arkadaşlarına kitap okurken susmayan (çünkü canı şarkı söylemek istiyor), arkadaşının elinden boya kalemini gönlü istediğince alan (çünkü o mavi kalemle boyamak istiyor), herkes belli bir aktivite yaparken yerde yatıp tepinen (çünkü aktivite kurallarına uymak ona göre değil), gece keyfine göre bir saatte yattığı için sabah yataktan kalkmak istemeyen, okula gitmek istemeyen ve sırasında uyuklayan, öğle yemeğinde sebze verilince elinin tersiyle itip şeker ve patlamış mısır yemek isteyen özgür çocuğumuz… Sanırım böyle bir çocuğu okula vermeye de gerek yok öyle değil mi? Çünkü çocuk okulda uyumsuz ve mutsuz, çevresindeki arkadaşlar mutsuz, öğretmen şikayetçi… Bu çocuğu okula göndermek yerine evde eğitim vermek daha mantıklı. Sonsuz özgür çocuk yetiştirmek isteyen aileler buna hazır mı?
Şimdi bazı arkadaşlar “Okula gidiyorlar da iyi mi oluyor? Okulda sanki çok ideal bir eğitim mi veriliyor. Çocukları belli bir standarda göre yontup, hayal gücünü öldürüp, tek tip insan yetiştiriyorlar.” diyecekler. Belki de haklısınız. Standart okul sistemini oturup da savunmayacağım kimseye… Zaten bence modern zaman okullarındaki temel sorun eğitim kısmının atlanıp, öğretime yüklenilmesi… Bir başka deyişle insanı insan yapan, terbiye ve güzel kişiliği besleyen eğitimin yok denecek kadar az olması, onun yerine bilgiye dayalı öğretime ağırlık verilmesi. Einstein’ın dediği gibi “Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalandır.”
Bana göre okullarda çocuğun hayal gücünü destekleyen, onu ileride daha başarılı, özgür ve mutlu bir birey haline getirecek pek çok şey öğretilebilir. Mesela basit matematiği herkesin öğrenmesinde yarar var. Matematik doğanın ve evrenin kendisidir. Ancak türevler, integraller gibi ileri matematik konuları yerine insan hakları, sosyal yaşama becerileri, doğaya saygılı yaşam, temel insan psikolojisi çok daha ağırlıklı ve uygulamalı olarak öğretilmeli gelişmekte olan bir çocuğa… (Bu dersler var da kitap ezberlemekten ileri gidiyor mu?) Elbette ileride matematikçi ya da fizikçi olmak isteyen çocuk da türevi, integrali özgürce öğrenebilmeli… Ancak okulun en önemli işlevlerinden biri insan olmak, birey olmak ve toplumla uyumlu bir şekilde yaşamayı öğrenmek olmalı. Kaynakların sınırlı, yaşamın ölümlü olduğu bir dünyada, beğensek de beğenmesek de bazı kurallar var. Hiçbir şey olmasa bizi sınırlayan bir zaman var. Çocuğu sonsuz özgür bırakmak yerine yabancıların deyimiyle “pain in the ass – baş belası” olmadan yaşamayı, başkalarına sıkıntı vermemeyi, özgürlüklerini toplumun dışına itilmeden yaşamayı öğrense çocuklar daha iyi olmaz mı?
Asla hayır denmeyen, her dediği yapılan, her istediği alınan çocukların aile içinde giderek şişen egosu onları küçükken şımarık, büyüdüğünde de herkesin yaka silktiği bir yetişkin olmaya aday hale getiriyor. İleride örneğin iş yaşantısında kendisine hayır denilince, sinirlenen, sonsuz hayal kırıklığı yaşayan, hayırı kabul etmeyi bilmeyen bir yetişkin olmanın kime faydası var?
Asla hayır demediğimizde çocuğumuz sizce özgür mü oluyor yoksa hayır kelimesinin anlamını mı bilmiyor? Her dediğine evet denilen çocuk sizce kendi kendine “Bir yerde durmalıyım, bu isteğim de fazla oldu mu diyor” yoksa daha fazlasını mı istiyor? Kendine güven, kendini sevmek, kendini gerçekleştirmek gibi kavramların fazlasıyla ön planda olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kimileri fiziksel ya da maddi anlamda beğenilmeyi, sosyal ortamlarda beğeni almayı yaşam amacı haline getiriyor. Özgür çocuk yetiştirmek de bazıları için bunun bir uzantısı. Çocuğa hayır demediğimizde kendine güveninin artacağını, istekleri yapıldığı için kendini daha değerli hissedeceğini, kendini harika bir insan olarak görerek (umarız) bir yaratıcılık geleceğini ve büyük işler başaracağını düşünüyoruz.
Ancak çocukluktan itibaren kendini muhteşem ve benzersiz bir insan olarak gören, her dediği yapılan, bir çocuk sizce başkalarının ihtiyaçlarına karşı empati ve şefkat duygularını geliştirmeye fırsat bulabilir mi? Sıkıntı yaşamasın, yüzü düşmesin diye ailede evetlerle büyüyen çocuk hayatın içine girdiğinde hayırla ya da olumsuzlukla karşılaşınca ne olacak?
Özgür çocuk yetiştirme gayesiyle hayır demeden çocuk büyüten ailenin yetiştirdiği çocukla, hayat mücadelesinde çocuğa ayıracak zamanı olmayan (acı ama gerçek), kendi ailesinden gelen duygu eksiğini çocuğunda kapatmaya çalışan, ya da çocukla ilgilenmediği için herşeye evet diyen ailenin yetiştirdiği çocuğun davranışlarının ilerde nasıl farklı olacağını biri bana açıklayabilir mi?
Aile belki hiç hayır demeden çocuk yetiştirmekle gurur duyuyor ancak kabul etseniz de etmeseniz de o çocukları daha sonra topluma uyumlu hale getirmek için okulda öğretmenler, iş yerinde müdür, evlenince eşi uğraşıyor. Yani ailenin vermediği disiplin aile dışında yetişkinler tarafından verilmeye çalışılıyor. Bir de hayır olmayan bir ailedeki disiplin boşluğundan yönelilen alkol, uyuşturucu gibi bağımlılıklar var ki, istatistiklere göre hiç de az değil.
Nasıl Pozitif Bir Şekilde Hayır Denir?
Bazı ebeveynlerin kaçırdığı bir nokta var. Uzmanlar “Çocuğun sağlıklı gelişmesi için çocuğa sık sık hayır demeyin” derken cümlenin devamı da var. “Hayır kelimesini sarf etmeden hayır demenin pozitif ve yaratıcı yollarını bulun” diyor uzmanlar. Bakın Attachment Parenting (Türkçe’ye Doğal Ebeveynlik olarak çevrilmiş ama aslında ebeveynle çocuk arasında bağ kurulması anlamında) kurucusu Dr. Sears “Nasıl Pozitif Bir Şekilde Hayır Denir?” makalesinde neler anlatmış:
- Denge Kurun: Sürekli hayır demek yerine hayır ile evet arasında bir denge kurun.
- Zaman İçinde Hayırı Öğretin: Yeni doğan bir bebeğe hayır diyemezsiniz çünkü bebeğin istekleri (yemek, uyku vs.) aynı zamanda ihtiyaçlarıdır. Çocuk büyüdükçe bazı istekleri artık ihtiyaçtan kaynaklanmaz. Bu isteklerin bazıları sağlıklı ya da güvenli değildir. (Örneğin caddede elini tutmadan yürümek) Artık hayır demeye başlayabilirsiniz. 2 yaşında çocuklar hayırın anlamını öğrenir.
- Yaratıcı Yollar Bulun: Örneğin evde yaramazlıktan kudurup herşeyi dağıtan ve kıran çocuğa sürekli hayır, yapma demek yerine onu parka çıkarın ve enerjisini atmasını sağlayın.
- Duracağı Noktayı Öğretin: Daha bebekten itibaren hayırı sözlü olarak sarfetmeye gerek kalmadan vücut dilinizle, bakışınızla ya da bir sesle (mesela ı-ıh diyerek) çocuğa yaptığının yanlış olduğunu anlatın.
- Hayır Dışında Kelimeler Kullanın: Örneğin çocuk ağzına toprak atmak üzereyken hayır demek yerine, “Seni hasta yapar.”, çocuk sizin içtiğiniz içeceğe uzanıyorsa “Senin için değil bu… Sen sütünü, meyve suyunu içebilirsin.” deyin.
- Başka Şeye Yönlendirin: Örneğin bıçakla oynamak istiyorsa, “Bıçakla oynayamazsın ama kaşıkla oynayabilirsin.” deyin.
- Önceden Bilgilendirin: Çocuğu gün içinde yapacağınız işlerin amacı için önceden bilgilendirin. Mesela çocuğun doğumgünü olan arkadaşına oyuncak almak için mağazaya gidiyorsanız, çocuğun gördüğü her oyuncağı istemesini ve hayır demenizi engellemek için “Bugün arkadaşın Ayşe’ye armağan seçeceğiz. Bana yardımcı olur musun?” diye görev verin.
- Çocuğun da Hayır Demesine Hazırlıklı Olun: Çocuğun sizin olması onun üzerinde kayıtsız egemen olmanız anlamına gelmez. Çocuk hayırın anlamını öğrenince bazen kullanır. Bu durumlarda eğer kabul edilebilecek birşeyse bazen onun da size hayır demesine saygı gösterin ki, hayırda durulacağını anlasın.
- Düşünceli Bir Şekilde Hayır Deyin: Diyelim ki çocuğunuz oynamaması gereken bir şeyle oynuyor. Mesela 3 yaşındaki çocuğunuz un pakedini bulmuş yerlere döküyor. Elinden unu kapıp kızgınca hayır demektense yerdeki unla biraz beraberce oynayın. Sonra yeri beraberce süpürün.
- Hayırı Evete Çevirmeyin: Çocuğa hayır dediğiniz bir şeyi sonra işiniz başından aşkınken, ya da çok ısrar etti diye evete çevirmeyin.
Dr. Sears’ın önerilerine bir ek de benden.
- Tutarlı Olun: Hayır konusunda eşinizle (ya da çocuğunuzun bakımını sağlayan büyükanne, bakıcı gibi yetişkinlerle) söz birliği edin. Çocuk için herhangi bir konuda tutarlı olmayan büyükler kadar kafa karıştırıcı birşey yok. Anne çocuğu 8’de yatağa gönderirken büyükanne 10’a kadar oturmasına izin veriyorsa, o zaman uyku saatinin kişiye göre esnetilebileceği mesajını alıyor çocuk ve annenin söylediği hayırın da bir anlamı kalmıyor. Oysa çocuğun sağlığı ve ailenin düzeni için uykuya gitmesi gereken bir saat olmalı ve o saati belli bir yaşa kadar mutlaka büyükler belirlemeli…
Güncel bir örnek de bizden… Bütün gün okulda yorulan Can, eve gelince acıkmış oluyor. Akşam yemeği hazırlanana kadar kimi zaman dolabı açarak bir parça çikolata yemek isteyebiliyor. Akşam yemeğinin hemen öncesinde yenilen çikolata, bedenine gereksiz yere şeker yüklemesi yaparak sahte bir tokluk hissi yaratacak. Buna “Hayır” demektense, “Elbette çikolata yiyebilirsin ama yemekten sonra…” diyoruz. “Neden?” diyor Can alt dudağını bükerek, “Ben şimdi yemek istiyorum.” O zaman da “Şimdi aç olduğunu biliyorum. Ancak seni çikolata değil, yemeklerin büyütecek ve güçlendirecek. O çikolata dolapta duruyor ve senin. Yemekten sonra yiyebilirsin.” dediğimizde biraz kırgın baksa da mantığını anlıyor ve ısrarından vazgeçiyor. Görüldüğü gibi söylediğimiz hayırın çok da yaratıcı bir yanı yok. Çikolatayı neden yemekten önce yememesi gerektiğinin gerçek nedenini söylemek ve ne zaman yiyebileceği konusunda güvence vermekten ibaret konu. Bunu söylediğim için çocuğumun özgürlük duygularının derinden sarsıldığını düşünmüyorum. Sadece sağlıklı beslenmeyi ve bazı ihtiyaçları karşılamak için beklenebileceğini öğreniyor.
Başkalarının ebeveynliğini eleştirmeyeceğim, sonuçta herkesin özgürlüğü -toplumdaki diğer insanların özgürlüğüyle çakışmadığı sürece- kendine… Kimi çocuğa asla hayır demez, kimi her şeye hayır der, kimi de hayırla evet arasında bir denge kurmaya çalışır. Bana göre hayır demeden sonsuz özgür çocuk yetişeceğini düşünmek büyük bir yanılgı… Sınırlarını bilmemek, hem çocuğun kendisi için, hem de ileride gireceği sosyal ortamlarda karşılaşacağı insanlar için sıkıntı veren bir durum. Hayır demeden çocuk yetiştirmek çocuğa geçici bir süre özgürlük hissi verebilir. Ancak çocuklar sınırlarını bilince kendilerini daha güvende hissediyor. Kendisiyle ilgilenen, sağlıklı kararlar almasına yardımcı olan bir ailesi olduğunu bilmek çocuğa güven veriyor. Dozunda söylenecek hayır ile hem özgür, hem de saygılı bir çocuk yetiştirmek mümkün. Kaldı ki hiçbir kural olmadan sonsuz özgürlükle, bir başka deyişle kaos ortamında yetişen çocuk kendi ailesi için de zaman zaman zor oluyor. Gece geç saatlere kadar oturan bir çocuk uykusunu alamazken, anne/baba da kendilerine özel yetişkin saatinden mahrum kalıyor örneğin. Neden bir aile kendini bu şekilde sıkıntıya sokar, bunu da aklım almıyor.
Ne dersiniz? Sizce hiç hayır demeden özgür çocuklar mı yetiştirmek mi? Yoksa dozunda söylenecek hayır ile hem özgür, hem de uyumlu bir çocuk yetiştirmek mi? Fikirlerinizi aşağıda yorum olarak bırakın…
Sevgiler,