Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '06

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Hayvanseverler çatlak mıdır?

Hayvanseverler çatlak mıdır?
 

İtiraf ediyorum. Sizin kadar normal değilim. Doğduğumda böyle değildim hatta annemin dediğine göre çocukken böyle emareler görülmemiş bende. Ama elimden gelen bir şey yok. Herkesin dert etmediğiniz şeylere üzülüp , kafa yoruyorum. İflah olmaz bir duygusalım. İflah olmaz bir hayvansever’im.

Ne zaman bir yere yürüsem. Bir ses gelir kulağıma. Kesik kesik, içli içli. Belki ‘’anne’’ diyor belki’’açım’’ belki başka bir şey ama ben bilirim. Kendi başına hayatla yüzleşmek zorunda kalmış minik bir kedi yavrusudur bu. Sesi arar bulurum. O sırada belki bankaya gidiyorumdur, belki bir fatura meselesi ya da eve marketten bir şey alınacak; hiç fark etmez. Ben o sese doğru yürür giderim.

Akrabalarım, arkadaşlarım, yakın dostlar anlamıyor. Bazıları şaka yapıp sonra gülüyor:’’ kediler Mart’ta çalışıyor, derdi seni buluyor, hihihiohohoho’’ Hiç komik değil aslında gülemiyorum. Şehir beni bile ürkütüyor hayvanlar ne yapsın? Saklandıkları araba hareket etse, yolun karşısına geçmeye kalksalar, kapalı bir garaja girseler.. Gelip buluyor onları ölüm. Hakim amcalar, emekli albaylar, kıçı kırık bilmemkim hepsi nefret ediyor hayvanlardan.

8 senede o kadar ilerledim ki hayvanlar konusunda bazen Veteriner’lerin ya da çevremdekilerin bilgilerini düzeltmek zorunda kalıyorum. Örneğin; kediler sadece yılda bir değil en az 3 kere yavrularlar. Evde beslediğiniz kediniz dışarı çıkmıyor ve çiğ et yemiyorsa her üç ayda bir kist iğnesi olmasına da gerek yoktur. Haa bir de kediler nankör değildir. Veterinerin iyisi de vardır kötüsüde. Hayvan bakmak masraflı bir uğraş değildir. Kedi besleyince koltuklarınız mahvolmaz çünkü onlarda insan gibi eğitilir. Dövmeden, konuşarak hem de!

Çevremde o kadar çok ölen kedi ve köpek gördüm ki.. 7 sene önce kendi kendime ‘’şeref sözü’’ verdim. Günün hangi saati olursa olsun,eğer bir hayvan benim gözümün önünde yardım istiyor ya da bana muhtaç ise ona yardım edeceğim. Bu yeminden sonra günün hangi saati olduğu önemli değildi artık benim için. Çöpe atılmış üç tane gözü açılmamış yavruyu Veteriner veteriner gezdirimiş gecenin dokuzunda eşimle. Gecenin onunda çöpten çıkan yavru kediler. Yol ortasında bulduğumuz yaralı kedileri, flaşörleri yakıp yakalayıp Doktora götürüşümüz . Islak hasta kedileri kliniklere götürüşümüz hep bu yemin yüzünden. Kapalı garajda kapan kurup arabada beklerken ''Deli'' damgası yemeyi göze alışım ve umursamayışım hep bu yüzden.

Hayvanlarla yakınlaşırken hayvanseverler’le iç içe olup, onların maillerine dahil olup, o gruplara yardım etmeye çalışırken yeni bir Dünya’ya da girmiş olmuşluğumuz vardır. Kimi kendi kedisinden başka bir hayvanı dert etmez, kimi kulağa hoş geldiği için hayvanseverim der şunu yapalım deyince cevap vermez , kimisi ‘’çok özel tür’’ hayvanlar olursa bakmak ister. Birbirleriyle anlaşamayan, başkan seçilmediği için küsen. Herkesten 20 YTL yardım istenince ortadan kaybolan, beni unutun diyen. Evine 100 kedi almış olanı, yirmi köpekle küçücük evde yaşayanı. Çeşit çeşit boy boy ne arasanız vardır.

Bunun yanında gerçekten gözün görmeye, gönülün derdine katlanamadığı içler acısı işlerle uğraşan, yağmur kar demeden kendini oradan oraya savuran, elindeki üç kuruşu kendi aç kalıp hayvanlara harcayan, hayvanları katleden Sapık Belediyelerle mücadele eden , barınaklarda kuru ekmek bile olmadığı vakitlerde pirinç çuvalını sırtlayıp giden, Dünya güzeli kadınların olduğunu da gene bu sayede öğrendim.

Ben mi neyim? Kendi adıma bulduğum annesiz her hayvana yer aramayı dert etmiş bir fakirim. Bilirim ki sokakta en fazla iki yıl yaşayan bir hayvan sıcak bir yuvada 17-18 yıl yaşar. Bilinenin aksine kısırlaştırılan hayvanların ömür kalitesi ve sağlığı çok daha iyi olur. Yoksa içgüdüyle eş arayan hayvan otoyollarda, caddelerde, damlardan atlarken ölür de olur. Kendi çevremde ve iş yerimde bulunan hayvanları kısırlaştırmakta ikinci vazifem. Hepsi sağlıklı(maşallah) ve huzurlu bir hayat sürüyor. Çalışma arkadaşlarım ve ekibimde bana yardımcı oluyor tabii her zaman. Belirlediğimiz çöp ve bölgelere haftada 2 kez mama koymakta vazifemizdir.

Şimdiye kadar elliye yakın kediye yer bulmuşuz. Bu en zoru inanın. Herkesten borç istemekle aynı. O kapı sonsuza kadar size kapanıyor. Bir hayvanı sıcak bir gönüle yerleştirmek sanıldığı gibi kolay değil. Kimisi alır ertesi gün arar ''vazgeçtim'' diye. Kimisi hayvanın tuvaletini kitler sonra yere yaptı çişini diye arar.(senin tuvaletini kitleseler nereye yaparsın ?)Öyle ya da böyle ;’’ tüyü koltuklara geçer, ben kimseye katlanamam, kedi nankördür, hayvanları sevmem, koltukları tırmalar ‘’diye başlayan cümlelere gülümsemeyi öğrendim artık. ‘’Karşılıksız sevmek boynunuzu yerde tutmayı’’ öğretiyor insana. Kediler sevinince ‘’mırrr mırrrr’’ diye ses çıkarır. Bir eve kedi yerleştirmiştik. Ramazan vakti taa Erenköy’den kalkıp Bakırköy’e gitmiştik. Sepeti, maması, oyuncakları her şeyiyle ücretsiz verdik bayana. Üç gün sonra arayıp geri vermeye kalktı’’horluyor bu kedi’’ diye.

Çocuğum olana kadar arkadaşlarım söylemediler. Çevremdekiler beni çocuğum olmadığı için hayvanlarla kafayı bozdum zannediyormuş!! Şimdi bir kızım var ve tempom daha da artmış gibi üstelik.

Oturduğum sitenin kapalı garajına kediler güvenli ve sıcak diye yavruluyorlar. Fakat komşularımı snob burunlarıyla güvenliğe bağırırken yakalıyorum sürekli’’ bu kediler atılacak lan atılacak anladın mı, garajda kedi mi beslenir?’’ ve ilk taşındığımda daha durumu anlayamadan atılan bir anne ile beş yavrusuna hala yanarım. Sonra ne mi oldu? Bir tekine bile dokunamadılar.Hayvanların niye orada doğurduğunu anlamıyorda bana garajda kedi besliyor muamelesi yapıyor yurdum insanı!

Niye mi dokunamadılar bir daha hiçbirine?Çünkü anneleriyle beraber kafesle yakalayıp önce bir Veteriner’e sonra da bir eve yerleştirdim onları. Şanslı olanlar bahçeli villalara az şanslı olanlar oraya buraya ama sıcak bir yuvaya kavuştular. Bulduğunuzda ölmek üzere olan, gözleri küçülmüş, burnu yırtık, pireli hayvanlar 1 ay bakımdan sonra Dünya’nın en güzel kedisi olurlar.

Sakın çocuklarınıza pet shop’lardan hayvan almayın. Sorunun ana kaynağı ülkede parayla hayvan satılmasıdır. Üstelik çoğu bavullara konup, iğrenç şartlarda getirilmiş sağlıksız hayvanların ölmesi de ayrı bir üzüntü vesilesi.

Size kendimi anlatmak için yazmadım bu yazıyı. Annelerine araba çarpmış ve bir araba altında bütün gün vıyaklayan iki yavru kediye bakıyorum 1.5 aydır çalıştığım işyerinde. Bir tanesi siyah-beyaz erkek. Adı üzüm. Dünya tatlısı, şımarık bir kerata. Islak burnunu size sürüp teşekkür etme delisi. Diğeri daha küçük kaplan yavrusuna benzeyen güzel mi güzel bir dişi. Güvenmedğim kimselere vermedim şimdiye kadar. Tıpkı kızına kıyamayıp evde bırakan analar gibi. Ama sıcak bir yuva bulmaları lazım. Vakit geldi bir eve yerleşmeleri lazım.

Burada yazan çizen güzel insanlar. Sizden birisi çıkıp alırsa bu aslan yavrularını o zaman keyiften zıplarım. Güzel düşünen güzel görür, güzel gören güzel söyler. Yok mu şöyle; soğuk bir kış akşamında evine gelip, zırhını çıkarıp, kalkanını yere bırakıp, ıslak bir burnun elinize sürünüşünü ve günlük yaralarınızı iyi etmesini seyretmek isteyen. Siz gülünce gülen, siz ağlayınca ağlayan. Size içten ve gönülden’’aşkım’’ diyecek bir gönül dostu arayan yok mu? Sizi birgün satmayacak, arkanızdan konuşmayacak, sizi üzmeyip hep sevecek bir Dost fikri güzel değilmi?

Ben hayvanlarla tanışınca önyargılarımı öldürdüm. Önyargılar ölünce tüm kapılar açılıyor size . Hayatta şansı yakalamak için ille de piyango mu vurması lazım insana canım? Vira Vira rast gele.

HAMİŞ: Resimdeki siyah-beyaz erkek ''ÜZÜM'' Ofiste şekerleme yapıyor. Kızların peşinden koşmaktan yorulmuş dinleniyor haspa!

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..