Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '15

 
Kategori
Seçim
 

HDP, gerçekten bir "Türkiye Partisi" olmak istiyorsa, AKP ile birlikte hareket etmek zorundadır...

HDP, gerçekten bir "Türkiye Partisi" olmak istiyorsa, AKP ile birlikte hareket etmek zorundadır...
 

Bu resimde Davutoğlu yok; olsa da olur; olmasa da...(!?)


ÇÖZÜM SÜRECİNİN BAŞARISINI, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A VE  AKP'YE BIRAKMAK İSTEMİYORSA BUNA MECBURDUR...

Bu kanıya varmak için, seçim propagandalarının başladığı günden bu yana hem siyasilerin  hem de medyanın --yanlı yansız yaptığı-- değerlendirmeleri göz önüne alarak bir "durum muhakemesi" yapmak mümkündür; doğru ya da yanlış...

BENİM "DURUM MUHAKEMEM"...

Ben de böyle bir çalışma ile  bir "durum muhakemesi" yaptım. Yaptığım bu "durum muhakemesinin" sonucunu da, bloğumun "ana" ve "alt" başlıklarında zaten belirttim. Şimdi, vardığım bu "sonucun"   nedenlerini açıklamaya çalışacağım...

Daha önce yazdığım bir blogda, "çözüm süreci"nin, HDP politikasına uygun olduğunu ve bu nedenle de, seçim propagandalarının başlamasıyla birlikte sık sık gündeme getirdiği "etnik parti" ya da "bölge partisi" olmaktan çıkıp "Türkiye Partisi" olmak isteğini olumlu bulmuştum...

Ancak, "seçim süreci" konusunda en ileri adımlar atmış ve süreci bir yerlere kadar taşımış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklenmesini de doğru bulmamış ve hatta şaşırmıştım bile...

Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halktan aldığı desteği, HDP'yi Meclis'e taşımak için az bulmuş olmalı ki, bana göre, CHP'ye ve "paralel yapıya" ya da "cemaate" göz kırparak ilave bir destek arama yolunu seçmiştir.

Belki bu nedenledir ki, "CHP'den HDP'ye oy kaymaları olabilir" söylentileri dolaşmaktadır etrafta.

Bence, HDP ve AKP arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Öcalan'ın bilgisi ve oluru ile bir düzen kurulmuş olabilir. Seçim propagandaları başladığından bu yana, Demirtaş'ın, çözüm sürecini engelleyici bütün sert söylemlerine; hatta Erdoğan'ın "ülkede Kürt sorunu yoktur" demesine rağmen Öcalan'dan hiç ses çıkmamıştır...İmralı'nın bu sessizliği, bana bu düzenin bir parçası gibi geldi. Ancak, Demirtaş, bu konuda o kadar abarttı ki, sanki Meclis'e "girmek için değil de, girmemek için" çalışıyor izlenimi yarattı .

Demirtaş'ın, bir ara, AKP iktidarını değil de, olası bir "CHP+MHP koalisyonuna" destek vereceğini söylemesi de bu düzenin bir ara oyunudur. Bu oyunun amacı da, bazı CHP ve MHP seçmenlerinin vereceği katkı oyları ile HDP'nin  Meclis'e  girmesini  kolaylaştıracaktır.

Aslında, AKP için endişe edilecek fazla bir şey yoktur...Diyelim ki, HDP, seçin barajını aşarak Meclise girdi; AKP de, oyları biraz düşse de birinci parti oldu. Bu durumda, AKP, iktidarını devam ettirmek, başlattığı "çözüm süreci" ve "yeni bir anayasa" için hangi parti ile ortaklık kurar? Baştan beri "çözüm süreci"nin ve "yeni bir anayasanın" dışında kalmış CHP ve MHP ile mi, yoksa, bu iki ana konuya destek vermesi daha olası olan HDP ile mi?

Aslında, İmralı'dan daha çok Kandil'e yönelik olan bir kısım fanatikleri dışında Kürt halkının genelinin isteği ve çıkarları, "çözüm süreci"nin başarıya ulaşmasında ve bunu sağlayacak "yeni bir anayasa"dadır.

Bu nedenle de, HDP için en doğru hareket AKP ile işbirliği yapmaktır. Ayrıca, HDP'nin, AKP ile birlikte çalışması, onun, gerçekten bir "Türkiye Partisi" olmasına büyük yararı olacaktır.

HDP'nin, Meclis'e "girememesi halinde ne olur?" diye sorulursa; bunun yanıtı "hiçbir şey olmaz"dır. Çünkü bu durumda, AKP'nin Meclis'e sokacağı milletvekili daha da artıracak ve tek başına iktidarını sürdürecektir...Bu durumda da, HDP, bir sonraki seçimde --bu erken bir seçim de olabilir-- Meclis'e girmek için, AKP'nin devam ettireceği  "çözüm süreci"ne duyarsız kalamaz ve destek verir...Destek vermemesi, Demirtaş'ı, Diyarbakır'da açacağı avukatlık bürosuna kapatır...

Bazılarınca dillendirilen "AKP+CHP" ya da "AKP+MHP" ortaklığı ise, bana göre yalnızca bir fanteziden ibarettir.  Bu ortaklıklarda,  "çözüm süreci" ortada kalır; "yeni bir anayasa" ise  hayal olur...

SONUÇ :

Bana göre en iyi seçim sonucu, AKP'nin birinci parti olması ve HDP'nin de seçim barajını geçerek Meclis'e girmesidir...HDP'nin, AKP'nin başlattığı Çözüm Sürecine ortak olmasının tek çıkar yolu budur...

Bu durunda CHP ve MHP ne yapar? Ne yapacaklar; her seçimden sonra yaptıkları gibi "bu seçimin esas galibi biziz" deyip, seçim propagandası nedeniyle uzak kaldıkları için özledikleri koltuklarına oturup bir sonraki  seçimi  bekleyeceklerdir...

x       x      x

Siyaset bu... Ne olur, ne olmaz hiç belli olmaz... Geçmişte, birbirleri ile kanlı bıçaklı olan siyasetçilerin, çıkarları için nasıl kucaklaşarak sarmaş dolaş olduklarını gördük... Tersini de...

Siyasetçilerimizin bu farklı davranışlarını "mubah" kılan da, bir devlet büyüğümüzün açtığı şemsiyedir...

"DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUHÜNDÜR"

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..