Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Aralık '11

 
Kategori
Eğitim
 

Hedeflerimizi belirlerken

Değerli okurlar bazen düşünüyorum hedeflerimiz ve onlarla olan ilişkilerimiz var. Hedef belirlerken o kadar arada kaldığımız olur ki! Kendimiz, farklı isteklerimiz ve başkaları arasında gidip geliriz. Hedef belirlerken bu üçgen bizi döndürür durur.
 
Kendimizi dinlediğimizde özümüz bize yapabileceklerimizi, sınırlarımızı fısıldar esasında ama ya diğer taraflarımızın fısıldadıkları! Bu da yönümüzü değiştirmemize neden olabiliyor. Nasıl mı? Bunu açıklayalım ve tüm boyutlarıyla ele alalım.
 
Örneğin, duygusal bir yapınız varsa, kişilik olarak hassas, kırılgan, alıngan özellikler taşıyorsanız bu hayatınızı etkileyecektir doğal olarak. Hayatınız da yapacağınız her şeyden oluştuğuna göre hedeflerinizi de içeriyor. İşte bu döngüde kararlar almak çok önemli. Çok duygusal bir insanın hedef belirlerken kendi mizacını göz önüne alması gerekiyor. Çünkü her yolun bir düzeni var, gidişat onu yıpratacak, hatta yok edecek gibiyse bu onun gerçek hedefi olamaz. Ama aynı yol bir başkasının gerçek yolu olabilir. Bunu ayırmak en önemli unsurdur. Hedef belirledikten sonra onu gerçekleştirmek için çalışmalarınıza başlarsınız ve bu sırada aşmanız gereken bir çok durumla karşılaşırsınız. Bunu kaldırabilecek olmanız gerekiyor. Örneğin; üniversite sınavına girmek ve yüksek bir puan alıp tıp doktorluğu okumak gibi bir hedefiniz varsa, çok dikkatli olmalı, sıkı çalışmalı, sistemli bir hayatı benimsemiş olmalısınız. Çalışma düzeniniz, saatleriniz, hayatınızın tüm planları ve en önemlisi duygusal  yapınız bunu taşıyabilmeli. Herkes tıp doktoru olamaz. Çünkü tıp doktoru olmak için çıkılan yoldaki tüm gereklilikleri yapabilmekte bir mizaç gerektirir.
 
İstikrarlı, sabırlı, çalışkan, sebatlı gibi bir çok özelliği olmalı ki insanın doktorluk hedefine ulaşabilsin. Ama kişi rahatsa, çok çalışmak değil de onun kaldırabileceği kadar çalışıp, kalan zamanını farklı yönlerini beslemek için kullanacak bir yapıya sahipse, heyecanları, farklı yetenekleri, enerjisi onu  farklı yöne götürüyorsa o kişi farklı alanlarda nefes alır ve kendini besler, yaşar.. İşte o da onun yolunu oluşturur.
 
Bu aşamada hedef belirlerken kendimizi çok iyi tanımalıyız.
Diğer boyutu ise, bir alanın çok rağbet görmesi bizim onu hedef olarak belirlememizi gerektirmez. Bunu çok basit bir örnekle açıklayacağım. Zamanımız ailelerin yaptığı en büyük yanlış. Çocukların üzerindeki hedef belirleme çabası. Yön göstermek önemlidir ama yanlış hedef göstermek hayat çalmaktır. Anne baba olsanız da çocuğunuzun hayatını çalamazsınız! Popüler olduğu için futbol kurslarına gönderilen  ve aslında çok iyi bir mühendis olabilecek gençler var. Aynı zamanda eşsiz bir sanatkar olabilecek yetenekleri zorla, mizacıyla savaştıra savaştıra ve bağırta bağırta teknik alanlara yönlendirmeleri! işte bu da toplumun birbirine en kötü hediyesi. Herkes aynı hedefi belirlememeli. Popüler olması sizi mutlu etmeyecektir. Çünkü o hedef sizin değil dış etkilerin hazlarıdır. Hatta sesiniz çok güzeldir ama çıkıp sahnelerde şarkı söylemek istemeyebilirsiniz. Bu da mizacınızın tercihidir. Ama diğer taraftan dünya starı da olabilirsiniz işte bu da mizacınızın sonucudur. O size yolunuzu, durmanız gereken yeri, nerede, nasıl, ne kadarıyla yetinmeniz gerektiğini fısıldayacaktır. Yeter ki kulaklarınızı iyi açın yüreğinize! Olması gereken, herkesin ön planda veya arka taraflarda olması değil! Herkesin aslında olması gereken yerde olması önemlidir.Ön taraf,arka taraf diye bir kavram da  yoktur ayrıca.Herkesin durabileceği bir nokta, taşıyabileceği, kapasitesi, sınırı vardır. Bu sınır o kişinin yetersizliği, engeli değil kişiliğidir sadece, mizacıdır ve siz ona aykırı davranırsanız sonuçları yıkıcı olacaktır. Bunu bilmeli ve rahat olmalısınız. Durduğunuz yeri siz özünüze göre belirlemeli, kendiniz olarak yaşamalısınız.
 
İşte hedef belirlerken geçici hazların etkisiyle, dış çevrenin baskısı, toplumun parmağının ucunda olma arzusu şehvetiyle hedef belirlememelisiniz. Kendinizi iyi tanımalı, sınırlarınızı ve size en uygun hedefleri belirlemelisiniz. Ve bu hayatınızın her alanında bunu bu şekildedir.
Çalışma hayatınızda da ,özel yaşantınızda da size uygun insanlarla olabilir size uygun kişilerle beraberlikler yaşarsınız, arkadaşlıklar kurarsınız. Bu diğerlerinin kötü farklı olduğu anlamına gelmez, sadece siz ve size yapısal olarak uygun olmadıkları anlamına gelir ve onların da kendi alanları, kendi özellikleri ile kurdukları sistemleri vardır.
 
Kısacası hedeflerimizi belirlerken, kendimizle çatışmamalı, sınırımızı bilmeli, birilerine ispat çabasına girmeye gerek duymamalı, toplumun önünde olmak için değil, biz istediğimiz için o hedefi belirlemeliyiz. Yalan hayatlara karşı çıkmalı sadece kendi sesimizi dinlemeliyiz. Çünkü sesimiz bize yaşamamız gereken hayatı fısıldayacaktır. Ve biz de buna uygun, özümüze uygun hedefler belirleyeceğiz.
Hedef belirleme aşamasından sonra kalan tek şey onu hayata geçirmek için eyleme geçmektir. Çalışmak, çalışmak, çalışmak…
 
Kim olursanız olun ve ne hedef belirliyor olursanız olun, sonuca ulaşmak için harekete geçmek ve çaba harcama gerekliliğiniz vardır  ve bu seve seve yapılacak bir gerekliliktir.
Kendinize uygun hedefler seçip hayata geçirmeniz dileğiyle…
 
Sevgiyle dolu günleriniz olsun…
 

 

 
Toplam blog
: 5
: 397
Kayıt tarihi
: 19.10.11
 
 

Merhaba, Ben Duygu Özlem Demir. Ankara Üniversitesi Bilişim Teknolojileri 2006 yılı mezunuyum..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara