Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hepimiz suçluyuz...

Türkülerimizle ilgili şimdiye kadar çok şey söylenmiştir. Misal, 'türküler sevdamız', 'türküler yanmaz', 'türküler susmaz' deriz. Bunları her yerde her koşulda dile getirip dururuz. 

Dogrudur. Türküler yasamımızda moral ve direnç kaynağımızdır. En zor zamanlarımızda ve anlarımızda onları yanıbaşımızda hissederiz. Tarihin sayfalarını karıştıracak olursak bunu çok daha rahat görürüz. Örnegin, hangimiz sevdalandığımızda sevgilimize türkü yakmadık ki? Hatta cezaevinde iken bile dört duvar arasında türkülerin direncine sarılmadık mı? Yine hangi kavgada türküler bizim moral kaynağımız olmadı ki? 

Hatta büyük ozanımız Nazım Hikmet, bir şiirinde “Türkülerimiz bizden önce düşmana saldırmalıdır” derken haksız mıydı? 

Ancak son zamanlarda Türkiye'de kadınlara karşı girişilen saldırılar ve kadın cinayetleri artınca, aklıma türkülerimizdeki kadına yönelik şiddeti teşvik eden feodal anlayış geldi. Yazmadan edemedim… 

Öyleyse gelin birlikte söz konusu türkülerimizden birkaç örneğe bir göz atalım… 

Ilk olarak Asık Fakir´den alınan şu türküye bakalım: 

Merhamet et karşısından bıkmadan
Hatırını gönlünü yıkmadan
Çabuk getir can bedenden çıkmadan
Fakirin derdine dermanı getir
Git ara bul getir saçlarını yol getir
 

Yoksulun derdine dermanı getir
Git ara bul getir saçlarını yol getir
Benden bu ömrümü çalanı getir
Git ara bul getir saçlarını yol getir


Türküde seven erkek, sevdiği kadına önce deger vermekten söz ederken, diğer yandan da erkek egemenliğini ifade eden sözlerle, bal gibi kadına yönelik şiddeti ve zorla da olsa sahip olmayı çağrıştırmıyor mu? 

Yine türkücü İbrahim Tatlıses´in söylediği bir türkü var ki sözleri ibretlik; 

Bıktım nazlarından bıktım
Yeter zıvanadan çıktım
Aşkın duvarını yıktım
Gelmezsen gelme
 

Eski resimlere baktım
Daldım bi cigara yaktım
Resmine bir mermi çaktım
Gelmezsen gelme
 

Iste görüyorsunuz, nasıl bir sevgi ve nasıl bir duygu bu bir düşünün. Bir yandan sevdiğine aşkı anlatırken, bir yandan da yine erkek şiddetini sergileyen bir anlayış var ortada... Bırakın kadının kendisini, resmine bile tahammül etmeyerek, 'resmini kurşunladım' diyerek, kadin cinayetlerine davetiye çıkarılmıyor mu? 

Yine Trabzon dolaylarindan ve sanatçı Fuat Saka´nın da söylediği bir türkü var sözleri şöyle:

Yol geçenin başına
Evin başı yol olsun
Çağır beni sevgilim
Gelmeyen gavur olsun

Armudu budaladım
Dallarını sakladım
Anasının yanında
Kızını kucakladım


Bu sözlerin neresinde sevgi var? Türkülerde bile kadının kaderi hep erkek şiddeti midir? 

Son dönemlerde aslı astarı olmayan nitelemeler ve suçlamalarla kadınlara karşı girişilen cinayet ve saldırılarda türkülerin bile suçu var bence... 

Onun icin, hepimiz suçluyuz diyorum ben. Bunu kabul etmemiz lazım başta, yoksa bu işin içinden çıkamayız ve kadına yönelik şiddetin önüne geçemeyiz.... 

 
Toplam blog
: 9
: 218
Kayıt tarihi
: 08.05.11
 
 

1960 Kahraman Maraş Elbistan doğumluyum. Eskişehir Anadolu Üniverrsitesi Halkla İlişkiler Batı Avrup..