Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '16

 
Kategori
Futbol
 

Her başarısızlıkta Aziz Yıldırım'dan beklenen...

Çarşambadan çarşambaya...

Geçen çarşamba “yok”lar çoktu. Öne çıkartılan, Saracoğlu tribünlerinde resmi bir Avrupa maçında alışık olunmayan boşlukların olmasıydı. Bu, “Stat boştu”yla haberleştirildi. Kimileri faturayı Aziz Yıldırım’a kesti. Taraftarın mutsuzluğu ve umutsuzluğu ayrı, kimi taraftarlar, stadın dolup dolmamasını kendilerine bağladılar.

Kendine bağlamayı slogan türü cümleye dönüştürürsek, şöyle düşünüyor olmalılar:

Stat, biz gittik doldu; biz gitmedik dolmadı!

Ya da...

Biz gidersek stat dolar, gitmezsek böyle boş kalır!

*****

Çarşambadan çarşambaya...

Geçen çarşamba “yok”lar çoktu, ama “var”lar değerliydi.

”Yok”lardan, rakibini ıslıklar misali futbolcusunu ıslıklayanlar iyi ki yoktu. Olsaydı, ıslıklamalardan en çok etkilenecek olan Emenike olacaktı. Çünkü Emenike maçın başında uygun pozisyonları harcamıştı. O durumda tribünler de onu harcayacaktı!.

Emenike, “yok”ların var olduğu yerde yok olmadı. Hele, attığı ikinci golden sonra, tribünler, eski günleri özleten bir sesle/ görüntüyle uyandı, ayaklandı, coştu.

Uyanma, ayaklanma, coşma, kısa sürse de güzeldi.

(Doğru dürüst hazırlık maçı oynamamış, cezalısı, sakatı; yeni geleni çok olan takım nasıl oynayacaktı? Stada giden gitmeyen herkesin kafasında soru işaretleri vardı. Stada gidenler, farklı bir yüzle, duyguyla stattan çıkıyordu. "Haftaya ne olur?" sorusunun yanıtını vermek yine de zordu. Yeniler, umut vermişti; yeni sayılacak eskilerden Emenike, Salih Uçan da öyle...)

*****

Çarşambadan çarşambaya...

Ya bu çarşamba?

Geçen çarşambanın “yok”larına taraflar yokluğu da eklendi.

“Var”lar mı?

Hakemler farklı da olsa, kararlarında ortaklık/ benzerlik vardı. Özellikle ilkyarıda ve 3-1 geriye düştükten sonra, sahada ne yaptığını bilmeyen, doğru yönetilemeyen bir Fenerbahçe vardı.

Birinci ve üçüncü gollere bakınca, savunmanın sadece adı vardı.

Geçen haftanın atak takımı Fenerbahçe’nin yerini, ilk 18 dakikada 2 gol bulan Monaco almıştı.

Fenerbahçe, ikinci yarı başlayınca, geçen çarşambayı anımsattı.

Sahnede yine Emenike vardı. Bir güzel şutu direkte patladı; sonra golü geldi. Gol, bir umuttu. Umut, tam yeşerecekti, hakem engeline takıldı. Monaco'ya penaltı için düdüğü rahat çalan hakem, 40 saniye içinde önce, Van Der Wiel'in şutunda elle kesilen topu, ardından Van Der Wiel'e ayakla müdahaleyi es geçti.

Skor, 2-2 olsaydı; Monaco’ya iki gol gerekecekti.

Pereira, maç boyunca gerekeni yapamadı; dağınık oyun, hüsranla bitti. UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hasreti uzadı; daha ilk maçta “havlu” atıldı.

(Şimdi ne olacak?

Bütün gözler, Aziz Yıldırım’ın ne karar vereceğine çevrili. O kadar zorluğu geride bırakan Aziz Yıldırım, bakalım, nasıl bir yol izleyecek?)

*****

“Son söz”den önce:

Olağanüstü durum/ koşullar, “olmaz”ları “olur” yapar.

Rüyamda görsem inanmam denir ya, işte ona benzer bir durum, bu pazar İstanbul Yenikapı’da, siyasal tarihimizin bir “ilk”i olarak tarihe geçecek.

15 Temmuz darbe girişimine tepki mitingine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın dışında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de partililerle katılacak.

Bu, her başarısızlıkta eylem ve söylemlerini Aziz Yıldırım’ın gitmesi üzerine kuran, başkalarına hizmet ediyor gözükenlere bir örnek olamaz mı?

Bir “tutum değişikliği”, Aziz Yıldırım’ın da “zeytin dalı” uzatmasının yolunu açamaz mı?

(15 Temmuz darbe girişimi, Aziz Yıldırım’ın nasıl öngörülü olduğunu gösterdi. 3 Temmuz günlerinin yeline kendini kaptıranlardan kimileri Aziz Yıldırım’a hak vermeye, “sözde şike”nin bir FETÖ operasyonu olduğunu söylemeye başladılar. Bu, olumsuzluktan beslenenler için bir “uyarıcı” olmalı...)

Son söz:

Olumsuzluklara karşın, kombine almakta, maça gitmekte inat edenler, övgüyü hak ediyorlar; onları üzmemek gerekir.

 

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..