Her deneyimin bir yapısı vardır

Her bireyin düşünce ve duygularının kendine özgü birtakım kalıplaşmış temelleri vardır. Bu kalıpların değişmesi durumunda yaşantısal deneyimlerimizde de birtakım farklılıklar görülecektir. Örneğin, havanın güneşli ya da bulutlu olması kişiden kişiye farklı şekillerde algılanabilir. Güneşli bir hava birçok insan için iç açıcı ve gezmek için elverişli olarak algılanabildiği gibi, diğer bir grup insan için, güneş altında gezmek sağlık açısından sakıncalı, sıcak ve bunaltıcı olarak görülebilir. Aynı şekilde bulutlu ve soluk bir hava kimi insan için, iç karartıcı olmakla birlikte, diğer kişiler için romantik bir hazan mevsimini çağrıştırabilir. Sabah kalktığımızda, o gün yapmak istemediğimiz bir işi, yorum şeklimize göre ya yaparız ya da yapmayız. Ya da yaparken krizler geçirebilir veya sabır ederek yaparız, ya da işi farklı bir şekilde, olumluya doğru yorumlayarak da yapabiliriz. Her bireyin iç temsilleri farklı bir şekilde çalışabilmekte…

Kimi, görsel, kimi, işitsel, kimi duygusal, dokunsal olarak iç temsillerini güçlendirmiştir. Bu yüzden farklı mutsuz anlar, pekâlâ benzer bir yapıya sahip olabilir. Hepimiz, olayları nasıl algılıyorsak öyle yorumlarız. Ve bu yorumlar, gerçek deneyimlerimiz olarak yaşantılarımıza yansır. Kişinin gerçekliği dünyayı algılama şekline göre tanımlanır. Dolayısıyla sergilenen bir davranış bireyin kendi gerçekliğine göre uygundur. Sadece “bir şeyi farklı açıdan görmek”, düşünce yapımızı değiştirebilir ve farklı deneyimler yaşayabiliriz