Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '07

 
Kategori
Halkla İlişkiler
 

Her el papaz pilav yemez!

Her el papaz pilav yemez!
 

Kısacık saçları, iri içine çökmüş gözleri, zayıf bedeni ile dikkatimi çekti bankoda ki kişiler içinde adımın söylendiğini duyup bankoya geçtim.
Evrağını uzattı bana, buruşmuş bir mukavele ve üzerinde yarım dolmuş onunla ilgili belgesi. Kalabalığın ruhumu daraltan havası içinde kadına "eksik dolmuş bu lütfen tamamlayıp getirin" dedim.
Bir an duraksadı, benim sesimden sanırım başka bir soruya açık olmadığımı anladı ve bir üst kata çıkarak gözden kayboldu.
Kısa bir süre sonra onu yine gördüm şefimin masasın da ondan yardım alıyordu. İçimden söylendim "mala mülke o kadar para harcarsınız ama bir muhasebeciden yardım almak zor gelir, tabiiii muhasebeci para isteyecek diye o müthiş yorumu yaparak o zalim yanımı çıkardım ortaya.
Sonunda evrak elime ulaştı, işlemin uzun süreceğini düşünerek bayana "oturun isterseniz işlem bitince ben size seslenirim" dedim.
Gözleri doldu
- Oturursam kalkamam kalçamda destekler var, onlar oturup kalkmamı engelliyor

- Ben seni kaldırırım, merak etme. dedim pişmanlıkla.
Elden takip ettim tüm işlemleri, koluna girerek yukarı kata çıkardım, vezne servisine rica ederek öncelikle ödenmesini sağladım. Biraz da sohbet ettik soluklanma anında.
Adı Catharina aslen İskoç imiş ama çok uzun zaman Karadeniz de yaşamış, Türkçeyi mükemmel konuşuyor, kendisi doktormuş aslında şimdi Londra da yaşıyormuş. iki kızı varmış Bir Türkle evlenmiş, sonra bu amansız hastalığa yakalanmış çok acı çekiyordu.
Yardımımdan dolayı çok mutlu oldu dualar etti. Ben utandım ilk baştaki o önyargımdan ötürü. Özür de diledim.
Bodrum merkeze gitmesi gerekiyordu bir dolmuşu durdurup, içinde ki yolculara;

-Lütfen garaja gidince hanımefendinin inmesine yardım edin diye rica ettim.
Yüzüme boş boş bakan insanlar, çıt yok hiçbirinden. Afyon yutmuş gibilerdi inanın.

Dolmuş hareket etti. İçinden bana doğru elini sallayarak hatta kocaman bir gülümseme ile bana veda eden o görüntü inanın kazındı hafızama.

Anadolunun içlerine doğru gittikçe insana verilen değer daha bir başka mı oluyor ne? Yitiriyoruz o güzelim duygularımızı, hastaya, düşküne, yaşlıya ne bileyim ihtiyacı olan herkese yardım etmek bize verdiği o huzuru duymak, inanın çok şeye bedel.
Yine bir gün çalışırken kalp rahatsızlığı nedeniyle fenalaşan bir dedeye yardıma koşmuştum. Onu bir köşeye oturtup, her işini yapmıştım. İlerliyen zamanda baba kız gibi olmuştuk Ali Rıza amcamla...
Hiç unutmam bir gün bir kutu çikolata ile geldi bana, kısıtlı maaşı ile bana çikolata getirmiş, gözlerimi dolu dolu etmişti hain nalçak amcam. Sevgi ile yanaklarından öpüp içinden bir kaç tanesini alıp diğerlerini çocuklarına yollamıştım.
Br kaç sene sonra vefatını duydum... Şimdi onu anımsadım sevgi ile, oonun maviş gözlerinde ki sevgiyi hatırladım. Sen ne sugar adamdın be Ali Rıza amcam nur içinde yat...
Bugun böyle... ne yapalım çocukluğumuz da bir deyim vardı " her el papaz pilav yemez derdik. Her dem güzel olmuyor arkadaşlar bazen bunları da hatırlamalı. sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..