Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

Her Ölüm Kader midir?

Her Ölüm Kader midir?
 

Pisipisine ölmenin kader olmadığını bilmem nasıl anlatmalı? Ya böyle bir anlayışın ümmetçi/ feodal topluma ait bir özellik olduğunu ve girmek için can attığımız Batı Avrupa düzeninde böyle bir yaklaşıma yer olmadığını?

Üstelik böyle bir yaklaşımı sorumluluk sahibi en tepedeki makam yapınca iş daha da vahimleşiyor.

Aslında her türlü kazayı, faciayı, kötü olayı kader, nasip, kısmet ile açıklamak bir nevi kolaycılık olmuyor mu? Kendi sorumluluğunuzu asla görülemeyecek ve karşı gelinemeyecek uhrevi makamlara havale etmek işin içinden sıyrılmanın en basit yolu değil mi?

Kaza veya faciaya uğramış kişilerin geride kalanlarının böyle yaklaşımlar karşısında acılarının daha da arttığını bilmem söylememe gerek var mı? Bunu anlamak için akademik düzeyde bir psikoloji bilgisine de gerek yok üstelik.

Aslında bu durum aklı ve bilimi baş tacı etmiş modern toplum yapısından ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor. Olaylara yaklaşım hala ümmet toplumu veya feodal toplum anlayışı ile yapılıyor. Çünkü devrim yıllarından gele gele bu anlayışa geldi toplum veya getirildi.

Rahmetli Attila İlhan da ilk kalp krizini geçirdiği 5 Mart 1985 sabahı bunu düşünüyormuş. İsterseniz kendi ifadesinden okuyalım: “ Benim enfarktüs, o 5 Mart sabahı, Harbiye kavşağında pusuya yatmış, yolumu gözlerken; ben ‘ kemafissâbık’ Nişantaşı istikametinden, hangi düşünceye takılmış geliyordum, hadi bilin bakalım: Akılcı (rasyonalist )düşünce yapısına sahip olmamış toplumlarda, eleştirinin (tenkit), gerçek yerinde ve anlamında, bir işlerlik kazanamayacağı düşüncesine!..

Acı macı, ne de olsa kafa dağılıyor; işi ancak ambulans, trafiğe sıkışıp, cankurtaranlıktan çıkınca toparlayabildim; ‘yoğun bakım’a çıkarken, mesele tamamdı: Ümmet toplumu, ( feodal ) dogmatik bir toplum; o toplumda bilinç değil inanç geçerli; yani değerlendirme ( eleştiri ) inanca uygunluk kriterlerine – kitaba – göre yapılıyor: İnancın mayasıysa akıl değil duygu, bu yüzden de eleştiri ana avrat sövmekle, göklere çıkarmak arasında gidip geliyor. Bu satırları hastanede yazıyor olmasam, size kimbilir Nef’i Efendi’nin o zehir zıkkım hicivlerinden ne ‘ acılar ‘ tattırırdım!..” (Attila İlhan, Ulusal Kültür Savaşı, Özgür Yayın Dağıtım, İstanbul, 1986, s. 70.)

Aslında her şeyi ne kadar da güzel açıklamış rahmetli İlhan. Üzerine söyleyecek başka bir söz var mı Allah aşkına?

İşte o yüzdendir ki memleketimizde pek dillendirilmez bu “ kader “ kazalarının neden çoğunlukla ülkemizde olduğu veya maden işçilerinin kaderinin gerçekten bu olup olmadığı? Birkaç küçük ama maddi harcama gerektiren önlemle güvence altına alınabilecek hayatların erkenden neden toprağa gömüldüğü? Ve bir karşılaştırma yapılmış mıdır acaba Türkiye’deki maden ve kömür işçileri ile Avrupa’daki veya dünyanın gelişmiş bölgelerindeki meslektaşlarının kaza oranları ve ortalama yaşam süreleri üzerine?

Ümmetçi/ feodal toplum yapısıyla muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkabilmiş bir toplum olmadığını söylememe bilmem gerek var mı?

 
Toplam blog
: 1042
: 299
Kayıt tarihi
: 02.03.08
 
 

Yazmak benim için bir tutku, bir yaşam kaynağı. Sadece basit bir hobi olarak açıklanamaz yani. Be..