Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Şubat '12

 
Kategori
Dünya
 

Her şey bir anda karışabilir

Her şey bir anda karışabilir
 

Dünya haritası (Sanal ortamdan alıntıdır)


Bugün Ankara’da güneşli bir hava vardı.

Yurttaşlarımız yine arabalarda, otobüslerde, kaldırımlarda günlük koşuşturmaları ile göğsümü kabarttı. Her kafada bir dert ya da bin bir tasa olsa bile bahardan bir gün yaşadık.
 
Oysa yatmadan önce okuduğum üç haber beni derinden sarsmaya başladı.
Üç haberin içerikleri konusundaki kısa vurgularımdan sonra ilgili ayrıntıları bilgilerinize sunmak istiyorum.
 
Biriken bazı sorunların ayrıntılarına girmek artık gereksiz.
Kaldı ki benim dikkatimi çeken bu haberler çoğu gazeterde yer almamış bile.
Oysa kendimce görebildiğim kadarı ile her şey bağıra çağıra geliyorum diyordu.
 
‘Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az’ demiş ya atalarımız, işte öyle bir şey. Çok yakında sinemalarda.
 
Şimdi o haberlerin başlıca konuları ile haber ayrıntılarına göz atabiliriz.
 
Birinci konu: Nükleer Güçlü İran İslam Cumhuriyeti zorda
 
İran’ın bir nükleer tesis kurma çabaları yıllardan beri özellikle Batı’da büyük bir tehlike olarak tartışılmaktadır.
Rusya’nın teknik desteği ile kurulduğu bilinen bu gizli tesis ABD uzay araştırmalarınca bulundu.
Bütün uyarılara rağmen İran bu tesisi çalıştırarak bir atom bombası elde etmek yolundaki çabalarını kesmedi.
Bu yüzden aşağıdaki habere göre para muslukları iyice daraltılacak olan İran zorda.
Eğer İran gerekli uzlaşmaya yanaşmaz ise başta ABD olmak üzere Batılı güçler İran’daki nükleer tesisleri vuracak.
Bu durumda önce Türkiye sonra ise Rusya ile Çin ne yapabilecek belli değil.
Geçtiğimiz günlerde BM Genel Kurulu'nda Suriye konusunda bir uzlaşmanın çıkmamış olması da manidar bir direnç göstergesi olsa gerek. Bana göre uluslararası tavır alışlarda belirgin bir gerginlik yaşanıyor.
 
Anladığım kadarı ile artık batılı güçler hiç bir ülkeye girerek kara harekâtı yapmayacak.
Çok üstün savaş uçakları da hiç bir yere bomba yağdırmayacak.
Çünkü artık çağdaş  donanımlar uzaydan her türlü saldırının gerçekleştirilebilmesine izin veriyor.
Kısaca eğer böyle bir karar uygulanacak olursa kimi hava alanları ile pek çok askeri üs de yerle bir olacak.
 
1967 ve 1973 Arap-İsrail Savaşları’nı yaşım gereğince iyi hatırlıyorum.
Altı Gün Savaşları olarak da adlandırılan 1967 Arap-İsrail savaşı sırasında İsrail Hava Kuvvetleri özellikle Mısır Hava Kuvvetlerine karşı izledikleri saldırı taktikleri yönünden üstün bir başarı göstermişlerdir. İsrail bu savaşta özellikle ABD ile İngiltere’nin de desteği ile ‘Ürdün, Suriye ile Irak hava kuvvetlerine benzer saldırılarda’(alıntıdır) bulunarak savaşı kazanmıştı. Bana göre son savaşlarda olduğu gibi artık Batılılar ne hava ne deniz ne de kara saldırıları ile amaçlarına ulaşmak isteyecekler. 'Maşa dururken' ellerini niçin yaksınlar değil mi?
 
Birinci haber:
ABD'den İran'a tokat gibi karar
 
Anadolu Ajansı bildirmiştir:
ABD Başkanı Barack Obama, konuyla ilgili Kongre'ye gönderdiği başkanlık emrinde, İran Merkez Bankası da dahil olmak üzere, İran'a yönelik yeni yaptırımlar getirdiklerini kaydetti.
 
Ayrıntılar burada:
http://www.hurriyet.com.tr/planet/19859034.asp
 
İkinci konu: İstikrarsız Türkiye için çalışan Neocon-Ergenekon Kadrosu belli oldu
 
Türkiye’de ise saptanmış olan bütün Neocon-Ergenocon Kadrosu toplama kamplarına götürülecek.
Söz konusu isimler dökümünde bulunmayanlar şimdilik yaşadı. 
Var olanların ise akla karayı seçmeye başlasınlar bugünden tezi yok. 
Çünkü sanırım her şey bir anda olup bitirilecek. 
 
Söz konusu kadrolaşma içinde BTÖ ile KCK yapılanmaları da dahil olunmaya başlandığına göre Türkiye Cumhuriyetini parçalamak isteyen bu tür gizli oluşumların nasıl ortadan kaldırılacağı da büyük bir merak konusu. Belirlenen istikrarsızlık kadrosunun on iki kişi olarak açıklanmış olması bu konuda geniş çaplı hazırlıkların yapılmakta olduğunu da gösteriyor.
 
İkinci haber: 
Neocon-Ergenekon kadrosu
 
Anadolu Ajansı bildirmiştir:
'Neocon-Ergenekon kadrosu Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya çalışıyor' diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, Türkiye'ye istikrarsızlık getirmek isteyen unsurların bir takım gibi görev paylaşımı yaptıklarını belirtti ve on iki (12) isim saydı.
 
Ayrıntılar aşağıda:
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19855976.asp
 
Üçüncü konu: Türkiye için Egemen Bağış İsviçre'de yargılanmalıdır
 
Bilindiği gibi 1915 yılındaki Ermeni Tehcirinin artık Ermeni Soykırımı olarak da tartışılması yıldan yıla büyüyor.
Bazı okumalarıma göre söz konusu sorunun temelinde Osmanlı devletimizi parçalamak için Batılı Güçlerin 1860’larda başlayan kimi çalışmaları ile 1878 Berlin Antlaşması’na göre bazı dayatmaları var.
 
Son yıllarda bu konuda Osmanlı’dan yana karar bildirenler önce İttihat ve Terakki Partili sonra ise Ergonokoncu olarak nitelenegelmektedir. Batılı kimi devletlerin aba altından sopa gösterme çabalarına karşı Hükümet de bu konuda mümkün olduğunca dik durmaktadır. Ne ki önce İsviçre sonra da Fransa parlamentolarının almış oldukları kararlar Türkiye’yi zora sokmaya başlamıştır.
 
Türk Hükümetine göre İsviçre ile Fransa'da uygulamaya konulan Ermeni Soykırımını İnkâr Yasaları 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 10.'ncu maddesine aykırı olduğunu savunmaktadır. Ancak yasanın ilgili maddesinin 2. bendinde 'kullanılması görev ve sorumluluklar yükleyen bu özgürlükler' gerektiğinde 'başkalarının şöhret ve haklarının korunmasında  veya yargının gücünün ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.' Bugüne kadar ne İsviçre ne Fransa ne de AİHM'de her hangi bir karar verilmiş değildir.
 
İşte bu çerçevede AB Bakanı Egemen BAĞIŞ da eğer tutuklanabilir ise İsviçre’de yargılanacakmış.
Söz konusu İsviçre yasası gereğince bilindiği gibi TTK Başkanı iken Prof. Dr. Halaçoğlu da yargılanmamak için İsviçre’ye gitmekten çekinmişti.
 
Bana göre Osmanlı Türkiyesinin içten parçalanmasına yönelik her türlü çatışmanın ön görüldüğü Türk - Ermeni çatışması zorunlu göç (tehcir) uygulaması uğruna Bakan Bağış İsviçre'ye giderek yargılanmalıdır. Böyle bir çıkış Türkiye'nin haklarını savunmak ve açılması gerektiği söylenen bazı arşivlerin de gündeme getirilmesi bakımından dünya kamuoyunu bilgilendirmek için bulunmaz bir fırsattır. Bildiğimiz gibi söz konusu İsviçre kararına göre Lozan Mahkemesi 2005'te 'soykırım yoktur' diyen İçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek için 'doksan (90) gün tescilli hapis cezası ve on altı bin (16.000) İsviçre Frangı para cezasına çarptırılmış' bulunuyor.
 
Üçüncü haber:
Bağış'a 'soykırım' soruşturmasına Türkiye'den anında yanıt
 
Doğan Haber Ajansı ile Anadolu Ajansı’dan derlenen bilgilere göre:
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Zürih'te söylediği 'Ermeni soykırımı yoktur. Gelsin beni tutuklasınlar' sözleri üzerine ön soruşturma başlatıldı. Hemen harekete geçen Dışişleri Bakanlığı İsviçre'nin Ankara Büyükelçisi'nden izahat istedi.
 
Haberin ayrıntıları burada:
http://www.hurriyet.com.tr/planet/19856927.asp
 
Bence her şey bir anda karışabilir.
Bakalım ak ile kara nasıl ayrılabilecek birbirinden bu kargaşada.
 
Görelim Mevlâm neyler!
 
 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara