Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her Şeyin Başı Sevgidir.

Her Şeyin Başı Sevgidir.
 

Bartın, Irmak kıyısı.


 

 

 

          Kendisi, ilk’lerin yaratıcısı, ve uygulayıcısı olarak tanınıyor Bartın’da. İsmi Ziya Erdem. Uzun yıllar Avrupa’da çalıştı. Bartın’ın ana caddesinde bir dükkan açtı hem kitabevi, hem pasta. İkisine birden Bartın’lılar alışamadı. O da kapattı.

          Derken kıymetli  eşi Kıymet Hanım hastalanıverdi. Ailenin dünyası karardı. Soluğu Doğu Karadeniz’de aldılar. Ve ondan sonra Ziya Bey, alnından öpülesi adam oldu. Neden oldu? Uzun hikaye. Eşi Kıymet Hanım, tehlikeli yerden beyininden ameliyat oldu. Televizyondaki yarışma programını sunan Kenan Işık’ın hastalığından.

         Eşi, Ziya Bey, bir terapist oldu. Bir doktor oldu bir danışman oldu bir sevgili oldu. Önünde arkasında döndü sevgili eşinin ve uzun müddet, bıkmadan usanmadan, yılmadan, eşinin her dakika yanı başında oldu. Ona desteğini verirken, yeni bir balayı yaşadılar.

          Karadenizin yeşilliklerinde çocuklar gibi boğuştular, alt alta, üst üste. icabında. Seviçlerini kahkahalarla saldılar gökyüzüne kötü ruhları başlarından dağıttılar.

         Zaman geçti epey. Yavaş yavaş facebook’ta, yaşanan maceraya resimlerle tanık oluyordum onları seven bir dost olarak. Gördükçe resimleri uzun uzun bakıyordum. Yavaş yavaş eski neşesine kavuşuyordu Kıymet Hanım. Saçları da gittikçe uzuyordu.

         Bekledim uzun uzun. Aylar boyunca Bartın’a dönsünler, hayatlarına kaldığı yerden devam etsinler diye.

          Son kitap Fuarına Bartın’a gittiğimde, ilk işim onları sormak üzere  elime telefonu aldığım zaman bana arkadan bir ses bağırmaz mı? “ Bartınımızın yazarı Muzaffer Cellek, hoş geldin” diye. Sesi, çın çın ötüyordu. Hızla dönüp baktım ki, o!  Sevinçten uçtum, uçtum. Sarıldık birbirimize o hızla, dakikalarca. O beni Bartın’da herkese böyle tanırdı zaten. Aklımda o kalmış.

          Bu sefer o açtı kocasına telefon. ” Bil bakalım ben kiminleyim?” dedi ve arkasından hızlı hızlı saydı. “ Şu anda eski sevgilimleyim. Diz dize oturmuşuz. Elleri elimde sohbet ediyoruz” demez mi? Sonra kimliğimi söyledi peşinden. Kapatırken telefonu “ Nasıl cevap verdi, ne dedi?” diye sordum. Gülerek, senin ismini işitince, ” Ziyanı yok, olsun varsın. Başkası olmasın da ” demiş. İlahi  Ziya Bey.

          Sonra hep birlikte gittik yeni açtıkları içkisiz balık evi ve et mangal dükkanına. Epey sohbet ettik.  Ziya Bey, sıkılmasın diye ona Karadeniz’in köşelerini anımsatan yeşilliklerle bezemiş. Eski kitapçılığını da unutmamış, bir köşe ayırıp koymuş.. Şirin bir dükkan olmuş. Bartın’ın tek kaliteli mangalı oluyor burası.

         Zaten karşılaşır karşılaşmaz, alnından öpülecek bu adamı, Nihat Beyi öpmesine öptüm zaten.

          Yaşadıkları ilahi bir aşktı. Ve bu aşkı, geçirilen bir hastalık perçinlemiş oldu. Sevgili dostumuz Kıymet Hanımı dipdiri görünce dünyaları bir daha paylaştık üçümüz.

Yaşanılan olay, azmin zaferiydi. Ümitlerin kesilmesiyle birlikte yürekleri dağlayan o hicran, az daha yara olacaktı. Acıların acısı yaşanacaktı. Bir yudum sevgiyi eşine deryalarla sunan Ziya Bey, büyüklüğünü bu olayla ispatlamıştı. Ve eşler, mutluluk içinde yüzüyorlardı. Ve her şeyin başı sevgiydi.

         Ne anlamlı birliktelikti  o. Ne coşku dolu bir erdemlikti o.

YİNE ESKİ GÜNLERİNE DÖNDÜLER ERDEM ÇİFTİ

ESKİSİ  GİBİ, KÜTÜPHANELERİNDEN DE VAZGEÇMEDİLER YENİ AÇTIKLARI İŞYERİNDE.

ZİYA BEY HER TÜRLÜ ÖVGÜYE LAYIK. EŞİNİN KARADENİZ HAVASINI, YENİ AÇTIKLARI DÜKKANDA DA DEKEORLA AYNI YEŞİLLİĞİYLE YAŞATIYOR.

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..