Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '10

 
Kategori
Felsefe
 

Herkes gibi olmak...

Herkes gibi olmak...
 

Sıradan….

Herkes gibi olabiliyormuş, gözümüzde büyüttüğümüz o kocaman sevdaların sahipleri….

Candan can dursalarda sıradan, olabileceği en basit hale gelebiliyorlarmış….

Özel olamamak, iyi ya da kötü herkes gibi. Canından olan biri her gün yolda karşılaştığında farketmediğin, sesinde ki tınıyı kaybetmiş, alalade, bakkalın çırağı, kapıdaki güvenlik, minibüsün şoförü, selam vemek aklına bile gelmeyen herhangi biri, herkes gibi olabiliyormuş

O zaman durup da düşünüyor insan; yokluktan varlığa geçirilen, sıradanlıkta özellikler yüklenen kendi gözümüzde büyüttüğümüz, abartığımız belkide ya da öyle olmasını istediğimiz, dilediğimiz, hayallerimizin mavisinden pembesine her anına verdiğimiz bir çakma kahraman ilan ettiğimiz ki o kahraman fethettiği kalbin ne büyük surlarla çevrili olduğunu farketmeden verdiği savaşı sadece kendinin verdiğini sanan, ondan öncesinde top darbelerinden örselenmiş, yıpranmış o surları aşmasında kolaylık sağlayan önceki kahramancıkların verdiği zarardan fazlasını vererek savaşı kazanacağı anda terkeden çakma kahraman…

Hiçliğe yol olarak seçtiği yolda hiçleşmek için elinden gelen bütün çabayı sarfeden kahraman…. Var olmanın o nefessiz keyfine varamayan, yokluğa savrulurken kaybettiklerinin ve kaybettiklerinin idrakına varamayacak olan, hiç olmayı tüm hayatında değil ama özel olacağı yerde hiç olmayı isteyen bunun için elinden gelen tüm çabayı sarfeden hiçliğiyle, sıradanlığıyla kayıplara yol almakta…

Giderken ardından hoşça kal demekten başka bir kelime dökülmeden dudaklardan, ardından ne varlığına ne de hiçliğine bir kılıf aramadan, sormadan, sorgulamadan, soruların cevapları gizlerde saklıyken kendi kendine bile oluşturulan gizin içinde hapsolmuşken, zindanlara bile atmadan, ses çıkartmadan, boğmadan, boğulmadan silinen, hiçleşen, herkeslesen o kahramana, o sahte kahramana sesinden idam sehpası kurarak, sessiz çığlıklarla o sehpayı iterek ölümüne cılız bir inlemeyle son kez elveda diyerek, o kahramana mühürlenen dudakların sahipsizliği….

Her susuş bir çığlığa gebedir aslında, susarken ardından gelecek çığlıkları bilir insan. Son noktaya geldiğinde dışavuruş böyle böyle dökülür, iç temizliği de denebilir bir nevi….

 
Toplam blog
: 127
: 820
Kayıt tarihi
: 22.09.07
 
 

Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..