Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '09

 
Kategori
Futbol
 

Herkes kaderine razı olacak

Herkes kaderine razı olacak
 

Fenerbahçe, ilk saniyeden itibaren sahanın tamamına oyununu yaydı. Özellikle sol kanattan hızlı akınlarla, tehlikeli ataklar geliştiriyor. Henüz 5.dakikada Alex'in kullandığı serbest vuruşta, Vederson'un çizgiden çevirdiği ve hakemin çizgiyi geçti kararı verdiği pozisyonda kaleye giden top gol olarak geçerlilik kazanmadı.

Yine sol kanattan kesilen bir topta, Carlos topun üzerinden atladı ve kaptana topu ağlara göndermek kaldı. Kadıköy yine tarihe tanıklık mı edecek? Şimdilik Fenerbahçe 1 adım önde görünüyor. Futbol adına yapması gereken herşeyi yapıyor. Açıkçası uzun zamandır bir derbi maçında bu kadar mücadele ettiğini görmedim.

İlk 25 dakika Fenerbahçe'nin istediği gibi geçti. Erken gelen golün de verdiği moralle maçı biraz rolantiye almak isteğiyle geri çekildiler. Ancak pres bitmek bilmiyor. Bu dakikalarda Galatasaray biraz daha baskın oynuyor. Solda Arda, sağda Keita'nın çabaları organize Fenerbahçe defansında son buluyor.

İlk yarıda Galatasaray adına 1 net pozisyon varken, Fenerbahçe'de tam 4 net pozisyon ve bir o kadar da tehlikeli atak vardı. Özellikle 45. dakikada 2 net pozisyon vardı ki, biri Franko'nun hatasıyla Alex'in değerlendiremediği, diğeri ise Lugano'nun kafa vuruşunda top üst direkten döndü.

Bu maçta Fenerbahçe adına söylenecek çok şey var, ancak ilk yarıda maçın 1-0 galibi olduğu için değil, takım olarak herkes elinden geleni yapıyor, mücadele ediyor, pres yapıyor, rakibe göz açtırmıyor. Bu arada Kazım'dan da çok deli bir forvet çıkmış. Bir adam rakip defansı bu kadar rahatsız, bu kadar demoralize etmez sanırım. Şimdiden Gökhan ve Servet'i yaşlandırdı. Fizik gücü de buna gayet müsait ama yaptığı müdehaleler biraz daha oyun içinde olsa daha yararlı olacaktır. Vücut baskısı da olsa yaptığı hareketler faulle kesiliyor. Gökhan ve Servet bir hata yapsalar eminim ki Kazım bunu affetmeyecektir.

İkinci yarı, pres yapmaktan yorulan Fenerbahçe, oyunu bir süre ortada kabul etti, ancak karşısında atak yapma ya da berbaberliği yakalama çabasında olan bir rakip yoktu. Sağdan soldan geliştirilen cılız ataklar Fenerbahçe stoperlerinde sona eriyordu. Dakika 53'te Franko'nun maçın başından bu yana birkaç defa tekrarladığı hatasında topla buluşan ve kaleciyi geçmek isteyen Alex, aldığı hafif darbeyle kendini yere bıraktı ve Bünyamin Gezer penaltı noktasını gösterdi. Aslında Alex'in ayakta kalmasıyla topu ağlara göndermesi daha kolay olurdu ki penaltı kararı bence doğru değildi.

Galatasaray, köşe vuruşundan yarattığı pozisyonda, kale önünde oluşan karambolden gol çıkararak farkı bire indirdiler. Bu moralle rakibinin biraz daha üstüne gitmek isteseler de pek başarılı oldukları söylenemez. Maç başından itibaren gizliden gizliye kendini gösteren gerginlik, daha doğrusu Fenerbahçe'li bazı oyuncuların, oyun kuralları içersinde yaptığı sinirlendirme taktiği Keita'nın kırmızı kart görmesine neden oldu. Beklendiği gibi yine Kadıköy'de kaybeden öfkesine hakim olamayan oldu. Son dakikada Mehmet'in asistine topuk hareketi ile cevap veren Güiza, skora son noktayı koydu.

Maçta değinilmesi gereken bir kaç nokta; Kadıköy'de son zamanlardaki derbi maçlarında, genelde oyuna ağırlığını koyan Galatasaray, kazanan ise Fenerbahçe olurdu. Ancak bu akşam Galatasaray'dan eser yoktu. Eğer ki Kazım ve Güiza, son vuruşlarda biraz daha etkili olabilseler, Dos Santos da son dakikalardaki pozisyonda becerikli olabilse oyunun rengi farka dönebilirdi. Özellikle Kazım'ın bir çok şutu tribünlere kadar gitti. Yine bir çok pozisyon çabaları da yan hakemlerin hatalı ofsayt kararlarına takıldı.

Sonuçta maçı hakeden kazandı ama yine dostluk kaybetti. 1 hafta boyunca hepimiz aşırı derecede bu maça şartlanmışken kıvılcım çıkması kaçınılmaz oluyor maalesef, ancak bu kıvılcımlar oyunculara yakışmadı, yakışmıyor. Bizdeki eski aktörler Emre ve Lugano artık tövbekar, bulaşmıyorlar kimseye, yeni aktörlerimiz ise Christian ve Bilica. Galatasaray'da ise Sabri hariç, roller hep aynı.

Kadıköy'de 10 yıllık gelenek bozulmadı. Galatasaray buraya bizi yenmek için gelmeye devam ederlerse bu gelenek 10 yıl daha devam eder. Tıpkı bizim Türkiye Kupası geleneğimiz gibi. Koşmak için önce yere basmak lazım.

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 296
: 6335
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

Bankacılığın stres ve yoğunluğundan fırsat buldukça, okumaya ve düşüncelerimi burada paylaşmaya ç..