Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Ekim '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Herkes üniversite okuyacak diye bir kaide yok!!!!!!

Herkes üniversite okuyacak diye bir kaide yok!!!!!!
 

Son günlerde, üniversite mezunlarının iş bulma tartışmaları üniversitelerin önemi ve misyonunu doğru bir şekilde ortaya konulmasını zorunla hale getirmiştir. Herkesin kendine göre haklı yorumlar yaptığı bu konuyu reel anlamda kavramların doğru tanımlanması ile açıklığa kavuşturmak mümkündür. Üniversite nedir? Üniversitelerin temel işlevleri nelerdir? Meslek edinmede üniversitelerin rolü nedir? Ülkemiz üniversitelerinde durum nedir?

Üniversite, bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu olarak tanımlanır (TDK). Özgür ve felsefi tartışma ortamında fikirlerin akıl süzgecinden geçirilerek olgunlaştığı ve olguların farkına varıldığı yerlerdir. Evrensel kurumlar olarak kabul edilen üniversitelerin yapısı ve işleyiş şekli ise bulunduğu ülkenin sosyal yapısı ve gelişmişliğine bağlı olarak birtakım farklılıklar göstermektedir.

Üniversitelerin temel işlevi genel olarak eğitim-öğretim, araştırma ve kamu hizmeti olarak sıralanır. Gelişmiş ülkelerde üniversitelerin bir kısmı işlevlerine göre farklı statülere ayrıldığı görülmektedir. Ülkemizde ise özellikle son yıllarda yeni açılan birçok üniversitede olduğu gibi altyapı ve öğretim elemanı yetersizlik sorunları bunları sadece kitlesel öğretim veren okullar haline getirmiştir.

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerini belirlemede kullanılan ölçütlerinden biri de üniversite çıktılarının (araştırma sonuçları, mezun öğrenci nicelik ve niteliği, teknolojik yenilikler vb) topluma sağladığı yararlardır. Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda elde edilen her türlü bilgi ve teknolojik yeniliklerin kamu refahı ve kalkınması için kullanılması ve pozitif bilim ışığında kaliteli eğitim ve öğretim ile nitelikli insan gücü yetiştirmek üniversitelerin temel görevleri arasındadır. Üniversiteler ayrıca toplumsal, sosyal ve kültürel anlamda da topluma önderlik etmekle yükümlü, evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunan kurumlardır. Üniversitelerin başarı ölçütü ise yüklendiği misyonu layıkıyla yerine getirebilme düzeyi ile ölçülebilir. Ürettiği bilimsel araştırma çıktılarının toplum tarafından kullanılması, her alanda alternatif çözüm önerileri üreterek karşılaşılan sorunların giderilmesi bu başarı ölçütlerinin etkinliğini gösterir. Ayrıca yetiştirdiği nitelikli meslek insanı ve bunların istihdamı ise toplumun bütün kesimi tarafından en kolay şekilde gözlemlenebilen bir başarı ölçütüdür.

Ülkemiz üniversitelerinin en önemli çıktısı olarak görülen üniversite mezunlarının iş bulamaması sadece eğitim ve öğretim verir birer okul haline getirilmiş olan üniversitemizin varlığını ister istemez tartışılır hale getirmektedir. Durum böyleyken gerekli altyapı ve diğer gerekli donanıma bakılmaksızın yeni üniversitelerin açılması ise bir haklı çelişki yaratmaktadır. <ı>“Üniversiteyi bitiren herkes iş bulacak diye bir kaide yok” söylemi ise aslında söz konusu bu çelişkinin tipik bir sonudur. Üniversite okumayı gelecek için tek umut olarak gören gençlerin karamsarlığa düşüren bu yaklaşım geleceğe yönelik bütün yatırımlarını çocuklarının eğitimine adayan ailelerde haklı kaygılara yol açmaktadır. Üniversitelerin sadece eğitim veren kurumlar olmadığını sürekli tekrarlıyoruz. Ancak, meslek eğitiminin değerler yaratarak verimli hale gelmesi, bilgi ve becerinin geliştirilmesi ve sürdürülmesinin ancak kaliteli bir üniversite eğitimiyle sağlanabileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir.

Aslında temel sorun birazda “olmuş”, veya “yapmış” gibi görünmekten kaynaklanıyor. Çocukluğumda hatırlarım herkesi okuryazar yapacaklar diye köyün bütün yaşlılarını akşam saatlerinde köy odalarında toplayarak köyün öğretmeni tarafından bunlara okuma yazma kursu verilirdi. Yaklaşık bir aylık gibi kısa bir sürede kursa katılan herkese kursu başarıyla bitirdiklerine dair belge verilirdi. Kursa katılanlar ise üzerinde ne yazıldığını bilmedikleri bu belgeleri önemli evrakların bulunduğu sandığa bir daha açılmamak üzere koyarlardı. Bu kurslar sayesinde ülkemiz okur-yazar oranını çok hızlı bir şekilde artırmış ve gelişmiş medeniyetlerdeki yerini almıştı!

Üniversite mezunlarının durumu da “miş veya muş olmak” olarak benimsenen bu benzer politikanın devamı niteliğindedir. Yani herkesi üniversite mezunuymuş gibi yapmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Durum böyle olunca da böyle bir eğitim sisteminin mezunlarının da iş bulacak diye bir kaidesi haliyle olması beklenmeyecektir. Bu söylemin zamanla yerini <ı>“Herkes üniversiteyi okuyacak diye bir kaide yoktur” bırakması da sürpriz olmayacaktır.

Gerek yönetimsel ve işlevsel ve gerekse de altyapı olarak ciddi eksikleri bulunan bu kurumlara yapılacak köklü yapısal bir reform onları hak ettikleri çağdaş ve gelişmiş bir konuma getirecek ve gelişmiş ülkelerdeki benzerleri gibi gerçek misyonuna kavuşturarak işlevsel hale getirecektir.

Not: Adıyamanda Bugün Gazetesi (7.10.2009)

http://www.adiyamanhaber.com/

 
Toplam blog
: 87
: 2735
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden 1997’de mezun oldum. Aynı Üniversitede yüksek lisans ve..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara