Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Kasım '19

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Herkesin Fikrine İlaveler

  Ekonomiye Dair Tavsiyeler

- Kasım  20, 2019 ANKARA


Girenler-Çıkanlar= Kâr veya Zarar
 
              Ekonomist değilim ancak tavuk yumurtlar bilirim çünkü bizim de vardı. Çünkü ben bir köylü çocuğuyum. Tavukların yumurtlaması için yem vermek şart tabi. Hiçbir tavuk sen ona vermeden bir şey vermez.
 
                Köyde tavuk, inek, öküz, at, koyun hatta mandalarımız vardı. Buna rağmen bizler nadiren yumurta yerdik, nadiren et yiyebilirdik. Çünkü canın et istediği zaman öyle ineği kesemezsin, tavuğu da kesemezsin, kestiğinde bir kez yersin sonra ne olacak?
 
                Son yıllarda özellikle ciddi bir tüketim kültürü ve lüks sarmalında yaşadığımız aşikâr. Bu durum sürdürülebilir bir durum değildi, bunun etkilerinin olacağı kaçınılmazdı.
 
                Hayaller güzeldi ve Türkiye’de hemen herkes çok hızlı köşeyi dönme meraklısı oldu. Bu son yılların değil yüzlerce yıllık bir kültürün etkisiyle, sanki parası olunca adam ya hiç ölmeyecekmiş gibi bir hisse ya da Türkiye’de bazıları yarı-insan yarı başka bir şey olacağını ve sınıf atlayacağını düşünüyor. Bunda haksız da değiller çünkü toplum içinde bir şekilde kim olduğunuza bakmıyor kimse bindiğiniz arabalara, oturduğunuz evlere bakıyor. Bu değirmenin suyu nereden gelir elbette emekten, çalışmaktan, alın terinden bir şekilde üretimden gelmesi lazım ama bu nedense bizde hızla ucuzlayan kredilerle oldu.
 
                Borçla finanse edilen hemen her zincirde elbette aracılar, parayı verenler diğer etkenler eklenince tüketim arzusunu frenleyemeyen hemen herkes, bir birimlik fayda sağlayacak bir ürüne ya da hizmete iki birim ödediler. Sağ olsun "üretim" değil de nedense "tüketim" toplumun öz kültürü oldu. Millet üretmekten, çalışmaktan çok oturup yönetmeyi kendine yakıştırır olduğundan çalışanlar yıllardır aşağılandı. Öyle ki, insanlarımız çocuklarının gözlerini korkutmak için seni sanayiye veririm tehdidini yıllarca kullandılar ve kullanmaya devam ediyorlar.
 
                Bizim bir arkadaşımız teknik öğretmen ve branşı tesisat; bu ailenin doğalgaz tesisat işleri yapan bir firmaları ve birkaç markanın da bayilikleri var. Ankara’da iyi bir muhitte son derece hareketli bir bölgede işletmeleri gayet iyi bir konumda. Uzatmayayım, bizim arkadaş bir eve gidiyor tesisat işleri yapacak, işe başlıyor. Bir ara evin hanımı arkadaşı göstererek, "bak okumazsan abi gibi ustalık yapar, sürünürsün." Arkadaş dayanamıyor; "abla ya kusura bakmayın ama ben öğretmenim ve üniversite mezunuyum" dediğinde tabi kadın renkten renge giriyor. Toplumun emeğiyle iş yapanlara bakışı ne yazık ki yaklaşık olarak tam da bu şekilde. Hâlbuki arkadaşların aile şirketi ve cadde üzerinde apartmanları var. 
 
          Çalışmadan kazanmak ne zaman moda edildi, övünülesi bir durum oldu, bilmiyorum ama millete ciddi bir kazık atıkları kesin. "Alın teri kutsaldır."
     
          Toplumda arızalı olan bakış açıları ne yazık ki devam ediyor ve bu bitmediği sürece birçok sorun çözülmeyecek.

Çalışmak iş ne olursa olsun, alın teri verilerek yapılan legal bir işse kimse o meslek dalını hakir görmemeyi öğrenecek.

Herkesin çocuğu var ve illa ki birileri tamirci, çöpçü, boyacı olurken birilerinin çocukları da mühendis olacak. Burada devlete düşen görev fırsat hakkı sağlama adına doğru adımlar atmasıdır.

Fakirlik değil, namussuzca kazanç edinmek utanılacak bir durumdur. Hiçbir fakirin durumundan utanmaması ancak zengin gibi yaşamak adına küçük birikimlerini heba etmemesi gerekir. Fakirlik yüz kızartıcı bir suç değildir…

Hayat bir toplama işidir. Halkın tüketimden ziyade tasarruf etmeye yöneltilmesi gerekir. Ancak tüketim herkesin işine gelir. Burada kişinin kendine çeki düzen vermesi şarttır. Olmadığı gibi görünmeye çalışmak ancak aşağılık kompleksini ifade eder. Kimsenin sizin zengin ya da fakir olduğunuzla ilgilenmesini beklemeyin.

Az tüketin, hatta kısın, biriktirin. Kötü günler için her kuruşun önemi vardır.

İyice araştırmadan, bu şey benim ihtiyacım mıdır diye düşünmeden asla satın almayın,

Dünyada ekonomi tarih boyunca asla iyi gitmemiştir. Her on yılda bir kıtlık, sel, deprem gibi felaketler olmamışsa, savaşlar olmuştur ve tüm planlar altüst olmuş, ailelerin sağlıklı bireyleri savaşlarda ölmüştür. Örnek Suriye, Irak, Libya gibi. Eskiden hükümdarların bolluk zamanı hazineyi doldurduklarını, kıtlık zamanı ise dağıttıklarını unutmayın. Eskiden hükümdarlar yaparlardı doğrudur, ama bilindiği gibi krallıklar fiilen 1798 Fransız devrimi ile 1. Dünya Savaşı ile tamamen dünyada ortadan kalktı. Şu andaki krallıklar sembolik olanlar ve sembolik olanların uhdesinde olanlar olmak üzere ayrılabilir. Etkileri bu denlidir yani.

Hemen her konuda uzun vadeli planlar yapın, öbür türlüsü toplumsal yapıyı da çökertir.

İki kere iki dört eder, bilemedin beş eder ama kim on beş eder diyorsa yalandır.  Yani matematik öğrenin.

Nakit alışveriş yapın.

Armutla umutları, rüyayla bulutlar, hayalle gerçekleri, somunla soyutları takas etmeyin, zira; bu tür takaslar millete pahalıya mal oldu. İster tutun, ister unutun

Öğrenmenin en mantıklısı başkalarının tecrübelerinden ders alarak olur, her şeyi yeniden tecrübe etmek son derece pahalı ve insanı iflasa sürükleyecek bir öğrenme şekli olur.

Anlaşmalarınızı soyut değil somut yapın,

Fakirlikten utanmayın.

Zenginlere sözüm yok; helal ve vergilendirilmiş kazançları daim olsun.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara