Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

Hesaplaşma

Hesaplaşma
 

Geçmişten günümüze değin üzerinde yaşadığımız dünya üzerinde hiç bitmeyecek olan planların yapıldığı aksi belirtilmeyecek bir gerçek. Kimi buna “cihan hâkimiyeti”, kimi “demokrasi”, kimi “özgürlük”, kimi “hak ve hukuk”, kimisi de “adalet” diyerekten hep bu söylediklerinin tam tersini yapmışlardır. Söylemler ve yapılanlar arasındaki çarpıklık sonucu gelinen nokta maalesef ortada. 

Gündemin çokça değiştiği ve de bir sonraki adımda ne olacağının pek de kestirilemediği ülkemizde gün geçmiyor ki acı veren bir olayla karşılaşmayalım. Son zamanlarda hemen yanı başımızda bulunan Suriye’de silahların sıkılıp, bombaların patlaması sonucu yaşanan can kayıpları günümüzde insanlığın hangi aşamaya geldiğini gözler önüne sermekte. Gaziantep’te Karşıyaka Polis Karakolu civarında bomba yüklü bir aracın infilak etmesi sonucu 9 kişi hayatını kaybetti ve 66 kişi de yaralandı. Ülkemiz insanının yaşamış olduğu acılardan en taze olanı ve bu sadece onlardan biri. İnsanlığın hak etmediği bu ve benzeri olaylar gün geçtikçe artmakta ve yaşanan acılara her gün bir yenisi eklenmekte. Güneş, adeta acı üzerine doğmakta ve karanlığı kovacakken aydınlık üzerine kara elbiseler giyilmekte.   

Yaşanan bu acı olay sonrasında Galatasaray-Kasımpaşa maçı sonucunda basın toplantısına katılmayacağını belirten Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim: “Sorularınıza cevap vermek için yayınınıza geldim. Ama Gaziantep’teki olayları öğrendim. İçimden konuşmak gelmiyor. Antep’te olanları duyunca, bir yere ateş düşmüş, kardeş kardeşi vurmuş, burada iyi oynadık, üç puan aldık demeye utanıyorum. Yazıklar olsun! Türk insanının ne örfünde ne ananesinde böyle bir şey yoktur. Bu kadar ana-baba evladına yazıktır. Çok asabım bozuk, çok sinirim bozuk. Konuşasım yok. Kusura bakmayın özür diliyorum. Benden lütfen bu akşam hiçbir şey beklemeyin. Hakikaten çok sinirliyim.” diyerekten gelinmiş olan noktanın vahametini ortaya koymakta ve artık bu ve benzeri olaylara insanımızın tahammülünün kalmadığını göstermekte. 

* * *

İtiraflarım adlı kitabında “Sonunda ölüm olan bir hayatın anlamsız olduğunu fakat hayatın bu anlamsızlığına rağmen insanların bunu umursamadan yaşadığını düşünen Tolstoy, bunun nedeni insanların inançlarıdır.” der. İnsanlar inançları olduğu sürece yaşadığı hayata anlam katabilir. Yaşamaya olan inanç kaybedildiğinde ise anlamsızlıklar doğrultusunda bir hayat bu kadar ucuz olabilir. Günümüz insanı inancını yitirmiş olacak ki, insan insana bu denli ciddi zararlar vermeyi göze alabilmekte. Çünkü inancı olan bir insan bir başkasına ve/veya başkalarına bu denli ciddi zararlar vermez ve bunu göze dahi alamaz.  

Bir beden, bir hayatta kaç kez ölebilir ve bir kalp, kaç mezara ev sahipliği yapabilir? Hangi hesaplaşma bir cana kıyacak kadar mühim olabilir?

Cevaplanması belki de zor bir soru bu, fakat çözümü belki de sandığımız kadar zor değildir. “Büyük sorunları onları yaratan düşünce sistemiyle çözemezsiniz.” der Albert Einstein. Yıllardır çözmeye çalıştığımız sorunlarımızı maalesef ki hep sorunları yarattığımız düşünce sistemiyle çözmeye çalıştığımız için hep başka sorunlar yaratıp durduk. Ve bu yüzdendir ki, ulaşmak istediğimiz çözüme bir türlü kavuşamadık. Altında gizli hesaplaşmaların yaşandığı bu durumlarda, sistemin boyunduruğu altında hareket edip çözüm odaklı düşünülmediği sürece beklenen sonuç belki de bir insanlığın göremeyeceği kadar çok uzak olacak. Eğer ki, bu sorunlar ciddi manada çözüme kavuşturulmak isteniyorsa yapılması gereken bu hesaplaşmaların dışına çıkılıp insanın kendi vicdanıyla hesaplaşmaya başlamasıdır. Yalanlar üzerine kurulan bu dünyada, gerçekleri tüm çıplaklığıyla yaşamaya çalışmaktır belki de tek çözüm. Ve bilinmelidir ki, hiçbir yalan gerçeklerin üzerini ört(e)meyecektir ve her yalan, gün gelecek gerçekler karşısında eriyip gidecektir…

 
Toplam blog
: 102
: 1428
Kayıt tarihi
: 24.06.11
 
 

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü mezunuyum. 8 Nisan 1987 doğumluyum ve Adana'da Seyhan ilçesin..