Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

Yazık oluyor ülkeye

M.Ferit KOTAN

Ekonomik krizle ilgili verilerin her gün daha kötüye gitmesi karşısında, yeterli önlemlerin alınmamış olmaması, düşündürücü olmaya başlamıştır. IMF ile anlaşıldı, anlaşılamadı sözleri gazete sütunlarını süslemektedir. TV haberlerinde reel sektörün feryatlarını, buruk bir şekilde izlemekteyiz. Mağazaların kapatılması, büyük alışveriş merkezlerinde incinin top oynaması, çanların kötü çaldığını göstermektedir.

İktidarın önlemler konusunda hareketsizliğini, mahalli seçimler nedeniyle elini kolunu bağlamak istememesinden kaynaklandığını söyleyen yorumcular, çoğalmaya başladı. Mart ayından sonra, ekonomik verilerin daha da kötü olacağını vurgulayanların oranı artmaktadır. Bu gelişmeler, ekonominin siyasetin tutsağı olduğunu göstermektedir.

Amerikada bir finans kuruluşunun yayınladığı raporda; ekonominin en yüksek değerde olduğu dönemde, Amerikan varlıklarının değerinin 50 trilyon dolar, borcunun da 25 trilyon dolar olduğu, krizden sonra %35- 40 değer kaybederek değerinin 30-35 trilyon dolara düştüğü, 25 trilyon dolar borcun 15 trilyon dolara düşürülmediği takdirde ekonominin döndürülemeyeceğini, bu nedenle enflasyon olgusunu yükseltmekten başka çıkar yol olmadığı belirtmişti.(CNBC-E TV haberi)

Haberi dinlerken, doksanlı ve iki binli yıllarda Liberal Demokrat Parti genel başkanı olan Sayın Besim Tubik’in TV deki bir konuşmasını anımsadım. Sayın Besim Tibuk, ” para basın kardeşim para basın. Halkın elinde para olacak ki harcasın. Esnaf mal satabilsin.” diyordu

Hepinizin bildiği gibi, doksanlı yıllarda çok tartışılan konu, enflasyona dayalı büyüme kuramları idi. Enflasyon muhasebesi konulu seminerler, konferanslar düzenlenirdi. Ekonomik krizin önüne geçebilmek için hazine , % 240 faizli üç aylık hazine bonosu bile çıkarmıştı.

Geçmişde yaşananları usumda canlandırdıkça, krizden çıkış yollarında atılan adımları değerlendirdim. Amerika ve Avrupada açılan paketler ve yapılan faiz indirimlerinin yeterli olmadığı görüldü. Bir türlü piyasaya güven gelmedi. Borsa tahterevalliye döndü. Bir gün % 2-3 puan yükseliyor, ertesi gün % 2-3 düşüyor. Yükselme ekonomideki düzelmenin işareti olması gerekirken, ertesi gün bu işaret olumsuz olabiliyor. Çocukların yaz - boz oyunu, dünyanın ekonomik verilerinden daha düzenli.

Düşündürücü olan husus, borsamızın 55 binlere dayandığı zamandaki likidite bolluğu, nereye gitti? Yabancı fonlardaki azalma % 70’ler den % 60’lara geriledi? Hisse senedinden çıkılıp, hazine bonosuna ve gecelik faize dönüşüldüğü şeklinde değerlendirme yapılsa bile, ekonomik hareketliliğin olmaması, sağlıklı değerlendirme yapmayı engellemektedir. Sayın Ferit Şahenk bir konuşmasında, yeterli likiditenin varlığından söz etmişti. Ancak ortada para yoktur.

İhracattaki tıkanmanın nedeni ortadadır. İhracatımızın % 70-80’ni, Amerika ve Avrupa Ülkelerine yapıldığı için, yaşanan krizin etkisi sanayimizin kalbinden vurulmasına neden olmuştur. Halkın alım gücünün zayıflamış olması, yarınından endişe duyması, iç tüketimi etkilemektedir.

Halkın alım gücünün zayıflamasına karşın, yararlandığı hizmetlerin (elektrik, doğalgaz, benzin, sağlık v.b) yıllara ve aylara göre pahalanması, harcamalarını kısmaya yöneltmiştir. İç durgunluğun nedeni, tüketecek halkın yoksullaşmasıdır.

Ekonomi bir an önce siyasetin tutsaklığından kurtarılması gerekmektedir. Hangi paket uygulanacaksa uygulansın, halkın kemer sıkacak halinin kalmadığı ortadadır. Amerikadaki finans kurumunun yaptığı değerlendirme, Sayın Besim Tubik’in yıllar önce yaptığı çağrıyı anımsatıyor. Faizlerin düşürülmesiyle istenilen sonuca gidilemediğine göre, para politikasında dizginleri biraz gevşetmek gerekecek gibi.

 
Toplam blog
: 97
: 463
Kayıt tarihi
: 07.02.09
 
 

1944 yılında Arapgir'de doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Arapgir'de, lise öğrenimini Ankara Gazi Li..