Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '10

 
Kategori
Eğitim
 

Heybeden bilgisayara kod adı Fatih

Heybeden bilgisayara kod adı Fatih
 

benden


Eğitim ve öğretimde devrim özelliğinde bir tasarı açıklandı. Tasarının adı “Fatih” konmuş. Yakışmış bence, çünkü Fatih Sultan Mehmet çok okumuş, iyi eğitimli, bilimsel ve kültürel konularda çok bilen bir padişahtır. Bilgisayar ona yakışır.

3 yıl içinde bitirilmesi hedeflenen tasarıma göre öğrenciler okula sadece bir diz üstü ya da tablet bilgisayarla gelecekler; kitap defter ve kalem getirme ve kullanma zorunda olmayacaklar. Belki de ileride sadece bir cep bilgisayarıyla okula gidecekler. Bu da onları daha küçük yaşta her gün iki kez taşıdıkları eğitim araç gereçlerinin ağırlığından kurtaracak. Omuzları okul çantasının ağırlığıyla daha çocuk yaşta çökmeyecek.

Her öğrenci oturduğu sıranın ya da masanın üstünde sadece bilgisayarını açarak derse katılacak. Tebeşirli karatahta ya da özel kalemli cam-tahta indirilecek yerine sayısal sinyalleri algılayabilen akıllı tahta asılacak. Öğrenci öğretmenin anlatımını not etmek endişesi taşımayacak; dersteki anlatımı tüm akıl melekeleriyle kavrayabilmek için dinleyip gözleyecektir. Çünkü öğretmenin akıllı tahtaya düştüğü anlatım notları öğrencinin bilgisayarına E-Posta ile gidecek. Öğrenci yazma ve hatta okuma telaşına kapılmadan öğretmenle birlikte dersin konusuna girebilecek. Dersin konusu ders saatinde öğrenilmiş olacaktır. Öğretim amaçlı sınavlar bu sistemle çok çabuk ve sıklıkla yapılabilecektir. Öğretmenin sorduğu bir veya birkaç soruya öğrenci kendi bilgisayarı üzerinden yanıtını anında gönderebilecektir. Hatalı yanıtlar derste sıcağı sıcağına işlenerek yanlış algılamanın önüne geçilebilir. Ancak sınıf geçme notu alacak olan sınavlar için özel bir güvenlik sistemi kurulmalıdır. Örneğin öğretmenin komutuyla öğrenci bilgisayarlarında sınav dosyası dışındaki tüm dosya ve klasörleri kapatabilen bir program yapılabilir. Yapılamazsa karne notu olacak sınavlar eskisi gibi kâğıt ve kalemle yapılmaya devam edilir.

Bu sistem sayesinde ders kitapları da müzeye kaldırılacaktır. Kitaplar öğrencilerin bilgisayarlarına internet üzerinden yüklenecektir. Böylece ders kitabı yazımı, basımı ve güncellemesi masraflı bir iş olmaktan da çıkacaktır. (Bu aynı zamanda tasarının olumlu bir çevre etkisi yapacağı bilgisidir). Çalışkan öğrenci dersin konusunu evinde bilgisayarını açarak gözden geçirecektir. Bir de derste öğretmeninden dinleyip gözleyince zaten bilgiyi kapmış olacaktır. Ders notlarını gözden geçirmesi ve bilgisayarındaki sınav hazırlık sorularını yanıtlamaya çalışması onun öğrenme işlemini kısa sürede tamamlamış olacaktır. Öğrenme işlemi daha kısa zamanda yapılabilir olunca geriye eğitim için daha çok zaman kalacaktır. Okulların kendilerini öğretim kadar eğitim çalışmalarına uygun yapılandırmaları gerekecek. Okul içinde ve dışında öğrencinin ilgi ve hevesini çekebilecek toplu ve bireysel etkinlik kollarının öğrenci ve öğretmen katılımıyla işlevsel çekiciliğe getirilmesi daha çok önem kazanacaktır. Böylece okulların öğrenciyi eğitme görevini hakkını verir biçimde yerine getirmesi beklenebilecektir.

Nereden nereye! Ben ilkokula tahtadan bavul çanta ile giderdim. Benden öncekiler okul malzemelerini çuha heybelerine koyarmış. Ben orta öğrenimdeyken deri ve muşamba çantalar yaygınlaşmaya başladı. Benim çocuklar okullarına sırt çantalarıyla gittiler. Torunlar sadece bir ince bilgisayar çantasıyla gidecekler. 2000 yılında bilgisayar kullanmayı kendi kendimle öğrenirken benzer bir tasarımı hayal edebilmiştim. İnternet (genel ağ) bağlantısı sayesinde okulların kaldırılabileceğini, öğrencinin evinde öğrenim ve eğitim alabileceğini düşünmüştüm. Şimdi düşünüyorum da okulları kaldırmak o kadar da iyi bir tasarı değil. Bu gittikçe bireysel takılmaya başlayan insanı hepten tekilleştirip yalnızlaştırabilir. Hatta sayısal kimlik özelliğinden ibaret bir kişiliğe indirgenebiliriz. Oysa en üst düzeyde mutlu ve keyifli bir yaşam için başka insanlarla sanal olmayan, gerçekliği dokunulabilir olan duygusal ilişki içinde olmanın gereğine hâlâ daha tüm aklım ve kalbimle inanmaktayım. Okullar eğitim ve öğretim yerleşkesi olarak kalmalı; bilgisayar okulun sadece öğretim görevi emrine sunulmuş bir ileri teknoloji unsuru yapılmalıdır. Öğrencinin toplumsal yaşam eğitimi doğrudan insan ilişkileriyle oluşturulan etkinliklerle yapılmalıdır.

Bu sistem eğitim ve öğretim kolaylığı yanında zamana insanı bireyselleştiren bir ivme de katacaktır. Gerçi bunun insan mutluluğu için iyi mi kötü mü olacağını kestiremiyorum; ancak kaçınılmaz biçimde insan uygarlığının bireyi sürü toplumu olmaktan kendi varlığının bilincinde bireysel çıkarımlı bir örgütsel toplum olmaya doğru itelediğini görebiliyorum. Sanal âlemin kıyameti olan genel ağda çok takılan kişilerin kolayca depresyona girdikleri söylenir. Ancak bilmeliyiz ki depresyon genel ağdan (internetten) önce de vardı. Kolay depresyona giren kişileri kurtarmak için sanal bir kıyamet (zamanın dirilip aynı ortamda toplanması) olan interneti kapatmak artık olası değildir; ayrıca olası olsa bile gerekli değildir. Bilgisayar ve genel ağ (internet) gerçekliğini mutluluk yapmak için kullanmayı öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Okullar insana zamanın ruhuyla dans edebileceği donanımları kazandırmak için vardır…

Hayırlı olsun.
Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..