Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '10

 
Kategori
Eğitim
 

Nasıl kitap okutabiliriz ?

Nasıl kitap okutabiliriz ?
 

MEB’nda Müsteşarlar toplanmışlar “Gençlere Nasıl Kitap Okutabiliriz?” tartışmasını yapıyorlar. Gençlerin kitap okumamasının bir sürü sebebi var. O sebepleri saptayıp , onları ortadan kaldırabiliyor musunuz, o zaman meselenin bir yönü tamam demektir. Peki gençlerin neden kitap okumasını istiyorsunuz? Onu da çok iyi bilmeniz gerekir.

Şimdi “Neden okumuyorlar”ın nedenlerini analiz etmeye çalışalım.

1.Bir kere tek kitap kültürü olan bir toplumdan geliyoruz. Tek kitap belli bir muhafaza içindedir, duvarda bir yerde asılıdır. İnsanlar (ya da okumasını bilenler) onu indirirler bir iki bölümünü okuduktan sonra yine eski yerine koyarlar. O kitap belki ikiyüz, belki beş yüz kere okunur. Onun yanında başka bir kitabın gerekliliği görülmez.

2.İkinci bir kitap bizim kültürümüzde yararsızdır, hatta zararlıdır. Çünkü ikinci bir kitap olursa birinci kitap’ın okunurluğu azalacaktır. Belki unutulacaktır. Onun için, eve başka kitap sokulmak istenmez. Onun için Türk ailelerinin %90’ninin evinde ikinci bir kitap yoktur. Çünkü gerek yoktur. Çünkü bütün ana bilgilerin Birinci Kitap’da var olduğu farzedilir.
3.Ailelerin bütçeleri, 25 lira 30 lira verip roman , hikaye alacak güce sahip değildir. Bazen sağdan soldan bir kitap eve girmişse, o kitap da yıllarca durduğu yerde durur.

4.Çocuklar genelde okulda da tek kitap üzerinde öğretim görmeye alışmışlardır. O kitap ezberlenir ve o tek kitaptan hazırlanan sınavlara girilir. Başarılı olunca, o kitap dönem sonunda bitince, kitap alayu vala ile bahçede yakılır. Bu kitap bitirmenin şanındandır!

Oysa modern bilim çok kitaplı, kütüphaneli, karşılaştırmalı bir eğitimin yapılmasını öngörür. Bunu bir türlü kafamız almaz. Araştırma herkesin dilindedir, fakat gönlünde değildir. Sınıflar genelde kalabalıktır, öğretmenler araştırma teknikleriyle donanık değildirler Ve biz aslında araştırmaya inanmayız. Çünkü her türlü gerçeğin bulunduğuna ve onun “Bizim Kitab”ımızda saklı olduğuna inanırız. O zaman başka kitaba, yada kitaplara ne lüzum var ki?

5. Çok kitaplılık demek kütüphane demektir. Kütüphane demek, para, malzeme, yetişmiş insangücü demektir. Oysa Baştakilerin bir de bu fasıla fazla para harcamaya hiç de gönülleri yoktur. En işe yaramaz öğretmeni, veya kenarda köşede kalmış silik bir memuru kütüphanenin başına getirirler. Onlar da orasını öğrencilere cehenneme çevirmek için ellerinden geleni yaparlar.

6.Okuldaki kütüphane ve kentteki kütüphane göstermeliktir. Doğru dürüst bilim kitapları bulunmaz, bilimsel dergiler bulunmaz. Gerçekte ise bazı belli cemiyetlerin öngördüğü (zararsız gördüğü ) kitaplar yer alır . Kütüphaneler, kitaplar aslında zararlı maddelerdir. Onun için sürekli bazı çevrelerce yakından kontrol edilirler. Yararlı olacak kitaplar kütüphaneye genellikle sokulmaz.

7.Türk toplumunda okuyan insan sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Okuyan insanlar da korkarak okurlar. Çünkü onlar eninde sonunda (tehlikeli insan sınıfı)na gireceklerini bilirler. Bizim kültürümüzde “Çok bilen çok yanılır” Onun için insanlar ne kadar az bilirse; kendisine öğretilenleri ezberlerse o kadar iyidir. Bilinenler de çok çabuk unutulmalıdır. Öyle fizik, kimya, matematik çarşı pazarda yararlı olmaz..Tek kitabın dışına çıkmak zararlıdır. Tehlikelidir.

8. İnsanların az kitap okuması için kitap pahalı tutulur. Bir ara MEB’nın çok kitap okunması için yapılan ucuz kitap basma kampanyası da iflas etmiştir. Kitap almaya ancak zenginlerin ve biraz ahmak olanların para ayıracağı bellidir.

9. Aslında okulda kitap okumaya gerek yoktur. Öğretmen anlatır, siz de not tutarsınız. Olur biter. Çünkü öğretmen her şeyi bilir!

10. Kütüphaneler mevcutsa bile, oraya yeni kitap almaya gerek görülmez, elli altmış yıllık kitaplar rafları doldurur, bir türlü değişmezler. Gerek de duyulmaz. Çünkü artık kitabın modası zaten geçmiştir. Her şey internette var! Acaba var mı , diye kimse merak etmez. İnternette başka neler var?

Şimdi yukarda saydığımız hususlar çevresinde insanlar niye kitap alsınlar, niye
okusunlar. Zaten kitapları MEB’nın kendisi vermektedir. Her şeyi Bakanlık daha iyi bilir. Bütün ilim, oradadır. Öyleyse başka kitaba ne lüzum var. Zaten kitap sayısı artırılacak olursa, testlerde sorulacak bilgi miktarı da artacaktır, bunu da dersaneciler istemez; hiç kimse istemez. Bir kitap yeter. Öyle fazla kafayı karıştırmaya gerek yoktur.

Öyle çok kitaba, kütüphanelere, yayımcılara, kitapçılara filan gerek yok. Tek kitapla biz bir yüzyıl daha idare ederiz. Atı alan Üsküdar’ı geçer, seyrederiz.Ne lüzum var.

Oysa gelişmiş ülkelerde kütüphaneler kültürün de, bilginin de, eğitimin de can damarıdır.Kütüphane, bilim ve bilginin kaçınılmaz evidir. Buralarda bilgili, yetkili insanlar çalıştırılır. Her bir kütüphane diğeriyle ilişki kurmuştur. Bir bilgi bulunamadığı zaman, diğerlerinden yardım istenilir. İstenilen kitap üç gün içinde getirtilir. Genellikle kütüphanelerde hoş vakit geçirmek için eğlence salonları, videolar, CD’ler vardır. İstenilen bilgi yazılı ve görsel dolarak en kısa zamanda temin edilir.

Bir de bizim kütüphanelere bakın Allahaşkına. Mostralık.. Eler işte görsün. Ondan sonra ; biz şöyleyiz, biz böyleyiz diye övünüyoruz. Kütüphaneleriniz ne ise eğitiminiz de o kadardır… İşte o kadar.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..