- Kategori
- Psikoloji
Heyy, senn ordaki! baksana bakiim buraya biraz
Böyle seslenmişti karşısındaki kalabalığa. Bunu söylerken doğrudan birini hedefte almamıştı üstelik. Çağrının uyandıracağı tepkiye bakarak aralarından birini seçecek ve işi ona yaptıracaktı.
Oraya, buraya rast gele dağılarak dinlenmeye çalışan topluluk arasında küçük bir hareketlenme oldu. Öğle arasında yorgunluk atmaya çalıştıkları bir anda bu türden beklenmedik işlerin çıkmasından pek hoşnut değillerdi. Öyle ya, üç kuruş yevmiye için sabahtan akşama kadar her tür işi hiç ara vermeden durmaksızın yapar, üstelik çalışmaları takdir edilecekken azar işitirlerdi. Kazanacakları bir lokma ekmek uğruna ne de çok alın teri dökmek zorunda kalıyorlardı böyle. Ama susmak zorundaydılar. Azımsadıkları rızk ellerinden gidebilirdi. Ustabaşının çağrısını kulak ardı edemezlerdi. İsteksizce de olsa aralarından bir kaçı öne çıkarak;
— Yine ne var? Dediler.
Ustabaşı bu ses tonunu beğenmemiş fazlaca cüretkâr bulmuştu. Kin dolu bakışlarını onlardan kaçırarak;
— Sizi kast etmedim. Dedi
Aralarında yürümeye başladı. Her bir adımında işçiler toparlanıyor, meraklı bakışlarını üzerine çeviriyorlardı. Bu arada işçilerin dış görünüşüne bakarak yaptıracağı işe uygun olanını bulmaya çalışıyordu. Şu genç olan çok çelimsizdi. O’nun hemen yanındaki sarı benizli ise hastalıklı olmalıydı. “Bunlar yapacağı işi eline yüzüne bulaştırırlar” diye söylendi usulca. Sonra bakışları; yaşı biraz geçkince gibi gösterse de hâla güçlü kuvvetli olan adama kilitlendi. Aradığı adam buydu işte. Sesini yükselterek O’na;
—Deminden beri niye cevap vermiyorsun bakim sen!” diye çıkıştı.