Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '08

 
Kategori
Dostluk
 

Hiç sevişmedik seninle...

Hiç sevişmedik seninle...
 

Sen ve ben :)) Canım kocaman sevgilerimle...


*Biri beyaz biri kara iki kedi..
birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak,
birbirlerine dayanarak yola çıkmışlar.
Gölgeler akşamüstünü söylüyor.
Yorgun bir günün sonunda eve dönüyorlarmış gibi.
Yüzlerini görmüyoruz ama eminim mırıl mırıl konuşuyorlardır. Belli sınanmış, denenmiş bir dostluk bu,
uzun yolları da göze alabilen bir dostluk

Nerede başladı bu iki kedinin hikayesi bizim için. Biri siyah diğeri beyaz tıpkı bütün cinslerimiz gibi. Aslında bizi birbirimize bağlayan şeyi uzun zamanlara karşın ne sen ne de ben bilebildik. Ne olursa olsun biz sevişmeden de sevebildik.

İkimizde güzeldik, çekici, ilgi duyulan, istenen. Birbirimize iltifatlar eden, el ele tutuşan, aynı yatakta uyuyan, aynı evi paylaşan iki kediydik. Kendimizin bile anlamadığı bir bağ vardı aramızda ama bunun adının "aşk" olmadığı kesindi. Nedenine gelince aşk bizim hissettiklerimiz ve yaşadıklarımız için fazlasıyla eksik bir ifadeydi. Bir felsefeci "dostluk" için şöyle demiş; "arkadaşlığın bir üstü, sevgilinin bir altı". Bende senin için şöyle derim; "sevgilinin bir üstü, ailenin bir altı".

Kıskanılan şeylere olan özentimiz belkide bu kadar kıskanılabilecek bir şeyler yaşattı bize. Kulaktan kulağa yapılan fısıltılarda, aynı kedilerin yaptığı konuşmalarda hep sessiz kalma hakkımızı kullandık oysa. Kendi kendimize gülerek aslında birazda alay ederek baktık aslında bizlerle aynı renkten olan kedilere. "İki ayrı renk kedi dost olamaz", "bak kalıbımı basarım o siyah kedi senden hoşlanıyor", "hey dostum beyaz kedilerden dost olmaz baksana hem ne kadarda yakışıyorsunuz", "bence sen kıskanıyorsun" ....Ne çok duyduk ne çok işittik bu klişeleşmiş cümleleri.

Birbirimizin hayatlarındaki diğer aynı renk kedilerle ilgilendik bazen, bazen başka ayrı kediler girdi hayatlarımıza. Hep birbirimizle paylaştık bir sokak kapısı önünde mırıl mırıl hislerimizi. Seni bir sevgili kıskançlığı ile dinlemedim hiç bir zaman yada güldüğünde içi parlayan o zümrüt yeşili gözlerine bakarken hiç sevişmek isteği duymadım. Ellerini saatlerce tutup yürüyebildim ama hiç bir cinsel duygu almadım. Aldığım, tattığım, yaşadığım, hissettiğim hiç bir şeyi bu şeyle kıyaslayamadım. Bir diğer kediye en gizli sırları anlatırken ve onun en gizli sırlarını dinlerken, onun koynunda yatarken, ona sarılırken ve onunla konuşurken hiç bir zaman bu kadar haz ve keyif almadık. Biz beynimizle yaşadığımız orgazmı vücudumuzla yaşama gereği hiç duymadık.

Şimdi bunları birilerine anlatmanın ve yaşamanın ne kadar zor olduğu geliyor aklıma. Seninle uzaklı, yakınlı geçirilen on yılın ardından. Oysa dün gibi aklımda beyaz boğazlı kazağın, selopetin, sarı renkli botlarınla bir Mart akşamı kapıdan içeri girişin, bana ukala bir tavırla "merhaba" deyişin. O merhabanın seni hayatımda gerçekten özel bir siyah kedi yapabileceği hiç aklıma gelmemişti. Sabaha karşı aramaların, bana yaptığın nazların, hastalanmalarının, beyaz kedi diğer arkadaşlarından ettiğin dedikoduların, siyah kediler hakkında verdiğin demeçlerin, sevişmelerin, isteklerin....Ne kadar fazla şey...Hiç bir zaman tanınamaz denilen bir başka cinsi bu kadar iyi tanımak ne yalan söyleyeyim bazen korkuturdu beni.

Aşkkuşum benim. Sen benim hayatıma giren en harkulade siyah kedisin. Kim ne derse desin sen benim için en iyi beyaz kediyle kıyaslanmayacak kadar sadece kendi renginde olan bir başka kedi ile karşılaştırılacak kadar değerlisin. Hayatımda bana öğretilen en güzel şey "dostluk". Siyah kedilerden dost edinmem için bana destek veren ailem...biliyorum anne oğlunu sende çok seviyorsun o da Hatize teyzesini...Getireceğim en kısa zamanda yanınıza o da özlemiş sizleri. Siyah kedilerin dostlukları az bulunur ama çok değerlidir. Beyazlar arasında kendimi siyahlar kadar, siyahların dünyasında ise beyazlar kadar güvende hissetmemin tek sebebi...

Sana uzun gecelerde terlemeli sevişmeler vadetmiyorum, dudaklarımızın birbirine deymesi de mümkün değil yada ellerimizin okşaması mahrem yerlerimizi, bedenlerimizin birleşmesi... Seninle tensel bir orgazm yaşamamız mümkün değil kısacası. Ama sende biliyorsun benim bildiği mi ve sadece siyah-beyaz dostluklar biliyor ruhumuzla yaşadığımız hazzı diğeri ile değişmeyeceğimizi. Seni paylaşamam, kıyamam, kıskanırım...Sana "Aşk"ım demem çünkü sen "Aşkkuş"sun. Benim siyah yanımsın sen, sen bulunabilecek dostların en mükemmelisin. İyi ki tanıdım seni, iyi ki sen de tüm ruhunla kabul ettin beni... Bu "İbiş" seni çok ama çok seviyor hiç bir siyah kediyi sevmediği gibi. Hadi ya gel artık bak bir sürü dedikodu birikti, akıl danışılacak sorular var yine cinslerinle ilgili, hem ruhumun sevişme vakti geldi...

*Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir
kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak.
Bazılarının gelecekte sandıkları 'bir gün' geçmişte kalmıştır oysa;
hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığınız,
omzunun üzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip
'Nasıl olsa ilerde bir gün tekrar karşıma çıkar.' dediğinizdir.
Oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir O,
boş yere bu sokaklarda aranırsınız...

*Şiir: Murathan Mungan; "İnan batmış şehirler gibi onarılmaz anılar"

 
Toplam blog
: 61
: 1378
Kayıt tarihi
: 13.07.07
 
 

Sadece yazmayı seviyorum hepsi bu. ..