Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '16

 
Kategori
Felsefe
 

Hiç

Hiç
 

Hiç


Bir garip insanoğlu. Kendini hep bir şeylerin merkezinde görüverir nedense...

Eskiden Dünya’yı evrenin merkezinde görürdük ve buna “geosentrik dünya modeli” adını verdik. Daha sonra 1543’te Kopernik’in “heliosentrik dünya modeli” ile Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve Güneş’imiz çevresinde döndüğünü kabul etsek bile, bu sefer de kendi güneşimizi evrenin merkezine koyduk.

Egomuzdan mıdır veyahut cehaletimizden midir bilmem ama bir şekilde kendimizi merkeze koymayı seviyoruz.

Haydi gelin Dünyamızın evrendeki yerine dair kısa bir gezintiye çıkalım.

Dünyamızın çevresinde döndüğü güneşimiz, evrendeki trilyonlarca yıldızdan sadece bir tanesi. Hem en büyük olanı da değil.

Güneşimizin içinde bulunduğu Samanyolu, çapı 100 bin ışık yılını bulan büyük bir galaksi. Ve bizler galaksimizin merkezinden 28 bin ışık yılı uzaklıkta bulunuyoruz. Bizim galaksimizde 300 milyar yıldız olduğu tahmin ediliyor. Yani Samanyolu’nda güneşimiz gibi 300 milyar yıldız var.

Samanyolu evrendeki tek galaksi değil elbet. Evrende 100 milyar galaksi var diyor bugün bilim insanları.

Düşünsenize bizim güneş sistemimizin içinde yer aldığı Samanyolu gibi 100 milyar tane galaksi var evrende. Ne muazzam ve devasa bir büyüklük ve azamettir bu?

İlginçtir ki insan bedenindeki nöronların sayısı da 100 milyar. Hayatın nükteli bir tesadüfü olabilir...

Şimdi kısa bir hesap yapalım...

Tüm evrende 100 milyar galaksi ve her bir galakside 300-400 milyar yıldız ve her yıldız çevresinde 5-10 tane gezegen olsa; varın siz hesaplayın evrendeki gezegenlerin sayısını.

İnsan aklını zorlayan bu muazzam büyüklük içinde, 7 milyar insana küçük gelen, kıt kaynakları için mücadele ettiğimiz bu güzel mavi dünyamız, tüm evren içinde bir kum tanesinden bile küçük.

Diyorlar ki bilim insanları. Tüm Dünya’daki kumları toplasak, hala evrendeki gezegenlerin sayısına erişemezmişiz.

Güç peşinde paylaşamadığımız mavi Dünyamız evrende bir kum tanesi bile değil.

Hele bir de bilim insanlarının “paralel evrenler” veyahut “çoklu evrenler” diye tanımladıkları teoriler gerçek ise, o zaman bu evren bile bir kum tanesi belki de. Paralel evrenler teorisini kabul eden bilim insanlarının bir tahminine göre 10 üzeri 50 tane evren olabilir.

Bu durumda evrende zaten kum tanesinden bile küçük olan Dünyamız ve bizlerin yaşadığı gerçeklik çok bir hiçliğe denk geliyor.

Hal böyle ise, yapılması gereken şey sanırım hiçliğimizi bilip, içimizdeki ilahi potansiyelle elimizden gelenin en iyisini kibir, öfke, kıskançlık, husumet olmadan yapmak olsa gerek...

Kendimiz bilmek; ama haddimizi, aczimizi, fakrımızı da bilerek elimizden gelenin en iyisini iyi, doğru, güzel, adil ve zarif bir şekilde yaparak kendimizi ve ruhumuzu geliştirmek gerek.

Peki bunun tersini yapınca ne oluyor ki?

Egonun hakimiyeti ile kendini her şeyin merkezine koyan insanlar, kendilerine bahşedilen ilahi kıvılcımı unutup gelip geçici olan dünyanın maddeselliğine takılıyorlar. Dünyasal olanı put edip, maddeye obsese oluyorlar.

Dilerim ki, Mevlana’nın şu sözlerini hatırlar ve nefsimizden sıyrılarak O’nun varlığında bir hiç olarak eriyebiliriz.

“Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?

Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte.

Ne diye bu direnme böyle, ne diye?

Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?

Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?

Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye?

İkisi de senin elin, ikisi de, peki, kutlu ne, kutsuz ne?

Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. başımız da tek, aklımız da tek.

Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm gök kubbenin altında, ne diye?

Sen habire gevele dur bakalım, habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, sonu nereye varır bunun, nereye?”

 

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

Bağlantılı yazılarım...

8 saniye mi, hiçlik mi? http://blog.milliyet.com.tr/8-saniye-mi--hiclik-mi-/Blog/?BlogNo=494308

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..