Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '11

 
Kategori
Spor
 

Hiddink nasıl yanlış bir tercihe dönüştü?

Hiddink nasıl yanlış bir tercihe dönüştü?
 

Belçika ile 3 Haziran günü oynayacağımız Avrupa Şampiyonası öncesinde gündemi teknik direktör Hiddink’le devam edilip edilmeyeceği ya da Hollandalı teknik adamın Chelsea’nin teklifini kabul edip etmeyeceği yönündeki tartışmalar belirlemektedir.

Bundan yaklaşık 16 ay önce Hiddink’in göreve getirileceği artık belli olduğu sıralarda 24 Şubat 2010 tarihli “Hiddink nasıl doğru tercihe dönüşür?” başlıklı köşe yazımda şu notu düşmüştüm.

Şu çok net olarak bilinmelidir ki; Hiddink kafası çok fazla yerde olan, kuşkusuz birçok kişinin de ilgi alanında olan bir teknik adamdır ve onun tam zamanlı bir mesai yapmasını beklememeliyiz. Açıkçası Hiddink isminin çatısı altında çok bileşenli bir organizasyonunun geleceğe dönük bir takım planlamalarını yapması çok daha rasyoneldir; kalıcıdır.

Hiddink nasıl Rusya milli takımını bırakıp bizi tercih ettiyse iki sene sonra ilgi alanı değişecektir. İstatistik veriler her iki senede bir takım değiştirdiğini sayısal olarak gösteriyor.

Chelsea gibi bir devi çalıştırmak yerine Rusya’yı tercih etmesinin geri planında yatan kısa vadeli yatırımlar yaptığı yönündeki gerçekliktir. Chelsea’ye bir FA Kupası kazandırmak onu tatmin etmektedir. Orada bırakabilmektedir.

Bu nedenle Hiddink’ten birkaç dönemlik devamlılık beklemek fazla iyimserlik olur diye tahmin ediyorum.

Burada spor ve futbol kamuoyunun onun ismi altında toplanmış isimlere konsantre olmasıdır.

Hooijdonk fantastik olabilir ancak Oğuz Çetin neden onun bıraktığı yerden devam etmesin, değil mi?

Geldiğimiz nokta işin başında altını çizmeye çalıştığımız yerdir. Hiddink iki senelik ortalama çalışma süresini de tamamlamadan ülkemizden ayrılmak istemektedir.

Bu durumun Hiddink’in kişilik yapısından kaynaklandığını düşünüyorum. Farklı iş kollarında da benzer iş anlayışına sahip, mesleki anlamda çok bilgili, yetenekli ancak hiçbir işin sonunu getirmeyi başaramayan birçok örnek bulabilirsiniz çevrenizde. Yakın çevremden bir iki isim sayabilirim.

Yine aynı yazıdan bir not daha eklemek istiyorum.

“Fenerbahçe’nin başına geçtiğinde henüz sekiz senelik bir tecrübesi olan teknik adamdı ve sadece iki kulüp çalıştırmıştı. Fenerbahçe’den sonraysa çok hızlı bir trafiği olmuş; yirmi sene içinde beşi milli takım düzeyinde olmak üzere tam dokuz takım çalıştırma başarısı göstermiş, özellikle milli takımlar seviyesinde çalıştırdığı takımları finallere taşımakla ün yapmış bir teknik adam olarak tanınıyor.

Kulüpler düzeyinde göze çarpan tek başarısını UEFA Kupası ile PSV’nin başındayken gerçekleştirmiş. Kıtalararası Kupası’nı bu klasmanın dışında tutuyorum.

Hala ilişiğini kesemediği Rusya’yı bu sene Güney Afrika’da yapılacak Dünya Kupası finallerine götürme başarısı gösterememiş olması da çok önemli bir detaydır.”

Hiddink’in kariyer kronolojisi bize kim olduğunu çok net olarak ortaya koyuyor. Federasyonumuzun bu tercihi kullanırken kafasında nasıl bir plan ve program olduğunu bilmiyoruz, sadece öğrenmek istiyoruz. Ancak böylesi bir sonla karşılaşmayı sürpriz saymamak gerekiyor.

İşin ilginç tarafı Chelsea gibi bir Premier Lig takımının Hiddink tercihini kullanıyor olmasıdır. Ancak bu bir anlayış, düşünce, istikrar konusudur. Chelsea’yi diğer Premier Ligi takımlarından ayıran özelliği de burada açığa çıkıyor. Hiç kuşku yok ki kulübün sahibinin bu noktada belirleyici olduğunu biliyoruz. Yine tam da bu çizgide Sn. Abramovich’in kafasındaki dünyanın farklılığı gerçeği belirginleşiyor. Bu bizim sorunumuz olmadığı gibi muhtemelen Premier Lig’in de değil.

Ancak Hiddink tercihini kullanma ve fiilen geldiğimiz yer bizim temel konumuzdur.

Avrupa Şampiyonası ile ilgili grup maçları içinde bulunduğumuz yılın sonbaharında tamamlanıyor ve 2012’de yapılacak turnuvaya gidecek takımlar belirlenmiş oluyor. Umarım yanılıyorumdur, ancak teknik direktörün ağzından dökülen mesajlar bize bunu düşündürüyor; muhtemelen milli takımımızın Belçika maçından sonra bir teknik adam sorunu olacaktır ve Eylül ayında başlayacak kalan maçlarımızda takımın başında kim olacağı sorusu önümüzdeki günlerde gündemdeki yerini alacaktır.

Milli Takımımızın gruplardaki maçlarını tamamlayıp başarısız olması başka bir şeydir; teknik kadrodan kaynaklanan kaos yüzünden bu finallere gidemiyor olmak bambaşka bir şeydir.

Bu durum genel kurul öncesinde federasyonun başını oldukça ağrıtabilir.

Hiç kuşkumuz yoktur ki Milli Takımın idaresini ele alacak önemli isimler bulunmaktadır. Ancak kimi bu takımın başına getirirseniz getirin sürekli tartışılır olacak ve grup maçlarının önüne geçecektir.

2012’ye gidemiyor olmak temel sorunumuz değildir. Ancak 2014 Dünya Kupası’na gidecek teknik kadro ve takımın omurgasını hala oluşturamamış olmak ve bir kere daha baştan başlamak can sıkıcıdır.

Bir sene önce Hiddink’in nasıl doğru tercihe dönüşeceğini konuşmaya başlamışken onun bir yanlışa dönüşmesini öngörmememiz sürekli yinelenen zaman kaybından başka bir şey değildir.

Umarım bu yazıdaki konuştuğumuz şeyler bizim kuruntumuzdur Hiddink kalır da boş laf kalabalığı yapmış oluruz.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

http://www.milliyet.com.tr/2010/02/24/spor/

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..