- Kategori
- Kültür - Sanat
Hıdır Çulha, barıştan yana

Barıştan Yana
Hıdır Çulha’yı Ankara’ya geldiğimden beri tanırım. Divriği Derneğinde tanışmıştık, bana şiir kitabını ve kasetini armağan etmişti. Ayrıca bazı yeni şiirlerini de vermişti. Süreçte çeşitli etkinliklerde görüşmelerimiz oldu. Divriği Derneği, Ozan-Der etkinliklerinde ve diğer etkinliklerde birlikte bulunduk.
Hıdır Çulha
1960 yılında Sivas’ın Divriği ilçesine bağlı Güneş Köyü’nde doğdu. Fatma ve Yusuf Çulha çiftinin altı kızının ortancası, tek oğludur.
İlkokulu köyünde okudu. İlkokulu bitirdikten sonra 14 yaşında tren kazası sonucu engelli sorunu yaşamaya başladı. O yılların verdiği acı ve zorluklar sonucu şiir yazmaya başladı. Şiirlerinde önce “Dertli Hıdır”, sonra “Garip Hıdır” mahlasını kullanmaya başladı.
Ailede müzik eğiliminin güçlü oluşu, ablalarının türkü söylemesi gibi etmenlerle daha dört yaşında iken ateş maşasını bağlama yapıp türkü söylerdi. Bağlama edindi ve kısa sürede öğrendi ve kendisini geliştirdi. Bu süreçte Ali Çulha, Muharrem Çulha, Musa Sercan gibi yakın çevresinden bağlama ile ilgilenen kişilerin desteğini gördü. Feyzullah Çınar, Âşık Ali Metin, Mahmut Erdal, Mehmet Ali Karababa, Rıza Aslandoğan, Ali Kızıltuğ gibi ozanlardan etkilendi.
Yıllar sonra liseyi dışarıdan bitirdi. Sivas’ta yirmi yıl devlet memurlu yaptı. Bu süre içinde müzikten ayrı kaldı. Emekli olup Ankara’ya yerleşince hem şiir hem de müzik çalışmalarına yeniden başladı. Çeşitli etkinliklerde şiirlerini okudu, çalıp söyledi,
Üç çocuğu var. Üçü de baba izinde. Oğlu Ali Rıza kabak kemane, mey ve bağlama çalıp söylüyor, kızı Damla bir yandan tıp öğrenimini sürdürürken bir yandan da okulunun sanat müziği korosuna devam ediyor. Küçük kızı Handan bağlama eşliğinde o güzel sesiyle türküler söylüyor.
“Ozan dediğin gerçekçi olmalıdır, şiire ve müziğe yüreğini koymalıdır” diye düşünüyor.
600 dolayında şiiri olduğunu, bunlardan 120 kadarını bestelediğini belirtiyor.
“Ne Deyim” adlı türküsü Hüseyin Karakoç, “Bu Nasıl Yaşamak” adlı türküsünü ise “Gökhan adlı sanatçı tarafından okundu. Şiirleri çeşitli dergi ve antolojilerde yayınlandı.
Bağ Çiçekleri adlı şiir kitabını ve kasetini 2002, Barıştan Yana şiir kitabını ise 2011 yılında çıkardı.
Barıştan Yana
13 Şubat 2013 günü yine Ozan-De’de tüketici hakları ile ilgili konferansta karşılaştık, yeni şiir kitabını armağan etti. “Barıştan Yana” adını verdiği şiiri kitabının arka kapağına ad olan şiir koymuş.
Toparla kendini aç gözlerini
Dön de bir katkı koy barıştan yana
Tüm dünyaya haykır de sözlerini
Günde bir katkı koy barıştan yana
Özgürce özünü bağla barışa
Laik ol sen de gel laik görüşe
Barış için katıl her bir yarışa
Önde bir katkı koy barıştan yana
İnsanlık erdemi sen yapar seni
Yarına kucak aç gözetme dünü
Yüreğinde kokan nefreti kini
Yen de bir katkı koy barıştan yana
Hiç kimse ırkını üstün sanmasın
Asılmasın suçsuz insan yanmasın
Aydınlık yolundan geri dönmesin
Yönde bir katkı koy barıştan yana
Garip Hıdır sevgi dokuyan Çulha
Savaşa hayır der sarılır sulha
Eğri durma gardaş yürekli ol ha
Sen de bir katkı koy barıştan yana
“Garip Hıdır” ana başlığı altında “Şiir”, “Müziğe Nasıl Başladım, “Faaliyetlerim” alt başlıklarıyla kendisini anlatmış. “Ezen Bozuk, Düzen Bozuk Ne Deyim…” Şair, araştırmacı, yazar Ahmet Gökçe bu başlık altıdaki yazısında Hıdır Çulha’dan söz etmiş. Aslında kitaptan yaşamöyküsünü düzenli bir biçimde olmasını isterdim.
“Yaşayan Halk Ozanları” (Ürün, Yayınları, Ankara 2008, s. 126) adlı fotoğraf ağırlıklı çalışmadan yaşamöyküsünü okudum. Burada da düzenli bir biçim göremedim. Üstelik “Aruz ölçüsünde; doğa konulu, sosyal içerikli şiirler yazıyor ”gibi bir de değerlendirme var. Yüz yıl sonra bu kitabı okuyan, Garip Hıdır’ı aruz ile yazan bir ozan sanacak. Ancak durum böyle değil elbette. Garip Hıdır hep hece ölçüsü ile yazan bir ozan. 248 sayfalık kitapta 220 kadar şiiri yer almış. 220 şiirden üçü yedi heceli, on dördü sekiz heceli, diğerleri ise on bir hecelidir.
23 Şubat 2013, Ankara