Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mehmet Aksoy'un atölyesinde tatlı bir cumartesi

Mehmet Aksoy'un atölyesinde tatlı bir cumartesi
 

O gün benim için kutsal sayılabilecek cumartesilerimden birini daha yaşayacaktım.

Sabaha karşı 5:30 da yatmadan önce “Yaşasın bugün cumartesi” adlı yazımı yazıp, Ataşehir’in mailine attım. Üç saat kadar uyuyup, sabah kızımla birlikte güzel bir kahvaltı yaptık. Ve bugünü daha da güzel kılan; heykel sanatının büyük ustası Mehmet Aksoy’la görüşmek üzere Cumhuriyet köyündeki atölyesine doğru yola çıktım.

Kadıköy’de martılar denizin üstüne pike yaparken “güzel bir gün olacak” dercesine çığlıklar atıyordu. Oysa gri ve soğuk bir tülün ardına saklanmış olan güneş, önündeki bulutları aralayamıyordu bile! Tıpkı ülkemizin içinde bulunduğu durum gibi!

Kıştan çıkamamış hatta kışa henüz girememiş İstanbul’u her haliyle seviyordum. Senelerdir İstanbul’a şöyle doğru düzgün kar yağmadan nice kışlar devirmiştik. Ve ben sırf kara doyabilmek için Kars’a ya da doğduğum şehir Ağrı’ya yerleşmeyi bile düşünüyordum. Sonuçta ikisini de hiç görmemiştim. Fakat Kars’a sırf uzaktan sempatim ve “insanlık anıtı” heykelini görmek için gidecektim ki; anıtın yıkılması gündeme geldi.

Öncesinde ise; 2008 yılı Tüyap fuarının onur sanatçısı ödülü Mehmet Aksoy’a verilmişti. Kendisini ve eserlerini ilk orada keşfedip, çalışmalarına bayılmıştım. Derken “ucube” yakıştırmaları ile dünyada sanat adına bir yüz karası sayılabilecek yıkım operasyonuna girişildi. Mehmet Aksoy’un değil de sanki benim bir eserim yıkılmışçasına ciğerlerim yandı. Bu kadar üzüldüğüm bir sanat katliamı daha bilmiyorum. (Bir de Can Yücel'in mezar taşına yapılan haksızlık var. Tabii ki bu mezar heykelini de Mehmet Aksoy yapmıştı.)

Bunu hükümetin sanattaki yetersizliğine ve bilinçsizliğine veriyorum elbette.

Sanatı kavrayamamış olmanın verdiği cahil cüretine sahip bu insanlar benim seçimim değillerdi. O yüzden olayı kınayabilir ve onları ucube yerine koyabilir hatta yüzlerine tükürebilirdim. Ama yapmadım. Yapamadık! Hiç kimse kılını kıpırdatamadı. Mehmet Aksoy yalnız bırakıldı. Bu yüzden vicdanım hiçbir zaman rahat değildi!

İşte bu buluşma benim geçmişten gelen saygıma rağmen, sanattaki dik duruş eksikliğimin kurcaladığı vicdanıma bir nebze olsun su serpebilmek içindi.

Mehmet Aksoy, “İnsanlık Anıtı”nın haksızca yıktırılması ile evrene kocaman bir çizik atmıştı. Ve bu unutulmaz çiziğin altında, kendi seçimim olmayan, kabullenemediğim başbakanımızın imzası vardı. O başbakan ki; sanat adına nice çamlar devirmiş ve tüm sanatçılar sessiz kalırken bazı sanatçı müsveddeleri alkış bile tutmuştu. Atatürk Kültür Merkezi’nin atıl bırakılması gibi kara lekeler ne ilk, ne son icraatı olmayacak biliyorum. Tek dileğim “yedi uyuyanlar ülkesi”ne dönmüş halimizden silkelenip kendimize gelebilmemiz..

O gün ise Mehmet Aksoy’a daha çok saygı duydum. Zira bu acıtan olayı yüce gönüllülükle bir kere bile dile getirmedi. Yanıp yıkılan değil, dimdik onurlu duran bir sanatçıydı. Ayrıca o gün oraya gelen Maltepe Belediye Başkanı, eşi ve yardımcısı ile unutulmaz bir gün yaşadık. Sanattan, genel kültürden ve başkanımızın anlattığı karadeniz fıkralarından oluşan dopdolu bir gündü. Maltepe Belediye Başkanımız aslında bir kalp doktoru. Gerek doktorluğunda gerekse Maltepe’de yaptığı projeleri duyunca ona saygı duymamak elde değil.

Üniversiteden arkadaşım Emine ile karşılaşmamız ise günün çok tatlı bir tesadüfü oldu.

Hani bazı günler vardır, öylesine dolu ve içtenlikle yaşanmıştır ki, unutulmaz olur. İşte o gün öyle bir gündü. Ve biz birbirimizi aynı frekansta buluşturan bir ruh sarmalında bulduk.

Merak edenler için http://www.youtube.com/watch?v=ZKO-vBT2-Dc burada fotoğraflarımız var.

Maltepe Belediye başkanımız Mustafa Zengin ile Mehmet Aksoy’un tatlı atışmaları güne noktayı koydu. Bu gün sayesinde Maltepe Belediyesinin neler yaptığını öğrendim.

http://www.maltepe.bel.tr/Default.aspx adresinden sizde takip edebilirsiniz.

Sevgilerimle

Berrin Aksu 

 
Toplam blog
: 171
: 522
Kayıt tarihi
: 18.12.10
 
 

Üniversite mezunuyum. Dekoratörüm. Yazmayı çok seviyorum. 200 kadar şiirim var. Sinema ve tiyatro..