- Kategori
- Bilim
Higgs Ozonu Tanrı parçacığı mı?

İnsanoğlu tanrıyı hep bildiklerinin, anladıklarının ötesinde aradı.
İlk çağlardan beri insanlar kendi güçlerinin üstünde bir gücün varlığını aradı durdu. Çünkü doğada hep kendi gücünün üstünde bir güçle karşılaştı. Aşamadıkça bu tanrısal olsa gerek diyerek boyun eğdi.
Tapılanlar insanoğlu geliştikçe şekil değiştirip durdu. Bunlar rüzgar, ateş, güneş gibi sürekli birbirinin üstündeki güçlere doğru gelişim gösterdi. Zamanla bu taptıklarının birer sonuç olduğunu gören insanoğlu, kendisine bunlardan daha üstün ve bunları koordine eden bir varlık buldu.
Aslında bu varlığı kafasında tasavvur dahi edemedi ama kesin evrenin koordinasyonunu sağlayan ve bu dünyaya insanları gönderen bir güç var diye düşündü. Bunu da ancak böyle bir güç yapabilirdi.
Evrende kuralların bu kadar muntazam olması insanların anlamakta zorluk çektiği bir olaydı.
İşte bu kuralları koyan kimdi? Bu güç kimde veya nede olabilirdi ki? Bu soruların cevabı bulundu: Bu olsa olsa günümüzdeki gibi düşündüğümüz evrenin sahibi ve kurcusu olan ve tek olan o yüce güç : Tanrı’dır, Allah’tır.
İnsanoğlu sonuçta, asla anlayamayacakları ve üzerinde hiçbir fikir yürütemeyecekleri bir kavrama tapmıştı.
Varlıkla ve yokluğun arasındaki bu kavrama ne yakın ne de uzaktılar.
Her yönde ve her yerde olan ve uzayda hiçbir boşluk doldurmayan bu kavram, bir nesnel özelliğe sahip değildi. Bu kavram ruhaniydi ama her şeye gücü yetiyordu. Bu insanları ruh kavramını düşünmeye sevk etti. İnsan bedenindeki ruh gibi bu kavram yer kaplamazdı.
Boş bir bardak düşünelim. Aslında onun içi boş değildir. Bardağın içinde hava vardır. İçine su koyduğumuzda hava bardaktan taşar ve yerini su alır.
İşi biraz daha ileri götürürsek o bardağın içinde aynı zamanda tanrının bir parçası da vardır. İçine su koyunca da bardağı terk etmeyen bir ruhani varlık. Çünkü tanrı her yerdedir.
Tanrının bu ruhani yapısının evrende her yeri sardığı kabul edilmiş bir hipotezdir. O bardağa boşaltılan kapta da aynı şekilde bu ruh vardı zaten. Yer değiştiren suyla beraber bu ruh nakil olmadı. Sadece bu ruhun içinden su aktı ve yer değiştirdi. Boş bardakta havanın moleküler yapısının hareketlerini organize bu ruh şimdi suyun moleküler yapısındaki atom hareketlerini organize eder hale geldi. Demek ki evrende tanrısal ruh sabit durmaktadır. Cisimler onun içinden geçmektedir. Cisimlerin içindeki moleküler hareketler de tanrısal olarak organize edilmektedir.
“ Hepiniz bir gün bana döndürüleceksiniz” ayetini baz alırsak. O Zaman insanda her yeri kaplayan ve evrende sabit duran tanrı ruhunun içinde ikincil bir ruh daha vardır mı diyeceğiz?
Bu durumda insanların içinde varsayılan ruh insanla beraber hareket etmektedir. Ama ne olursa olsun bu ruh tanrı ruhuyla hep birlikte hareket etmektedir. Çünkü her gittiği yerde tanrısal ruh zaten vardır.
İnsana özel bu ruh parçası, insan bedeniyle birlikte canlı olduğu sürece gezmektedir. Sonuçta tanrı evrende belli bir noktada olmadığına göre bu ruh bedenden ayrılınca tanrının ruhuna dahil olmaktadır. Döndürülme de bu olsa gerek. Bu bağlamda insanların içinde tanrıdan hep bir parça vardır. Sonuç olarak bu büyük ruha katılmaktadır. Bu mantık tanrı mantığına ters düşmektedir. Eğer ruh varsa bu da tanrısal ruhtur ve bu her yerdedir. Bütün canlı ve cansız ortamda bulunan ruhtur. İnsan da özel olarak bir ruh yoktur. Başka bir deyişle zaten insan ve bütün evren sürekli olarak tanrının ruhunun içindedir. Ya da tanrının ruhu evrenin her yerindedir. Bu bağlamda evrende boşluk diye bir kavramdan söz edilemez.
Bu yaklaşımı bugünlerde .Cenevre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinde yapılan denemeyle çakıştırırsak ortaya ilginç bir tablo çıkmaktadır.
Dünyanın en büyük atom altı parçacık çarpıştırıcısı olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısında iki proton ışını rekor hıza ulaştırılarak çarpıştırıldı. Bugüne kadarki en büyük enerji açığa çıkarıldı.Cenevre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinde (CERN), yerin 100 metre altındaki 27 kilometrelik oval tünelde iki proton huzmesi 3, 5 Tera elektron volt enerjiyle, ışık hızına (saniyede 300 bin kilometre) çok yakın bir hızla çarpıştırıldı. Bu bugüne kadar ki en yüksek enerji elde ediliş şeklidir.
İskoç bilimci Peter Higgs'in ortaya attığı, maddeye kütlesini verdiği varsayılan Higgs bozonunun(Tanrı parçacığı) varlığı belirlenmeye çalışılan bu deneyde, uzak galaksilerdeki ışık bükülmesi ve olduğu varsayılan kayıp kütleyi açıklamak amacıyla kuramsallaştırılan karanlık maddenin, galaksilerin daha hızlı dönmesini sağladığına inanılıyor.
Ancak yüzde 4'ü görünebilir maddeden oluşan evrenin geriye kalan "karanlık enerji" adı verilen farklı bir oluşumun ise uzay ve zaman arasında eşit olarak dağılmış boşlukla ilişkili olduğu düşünülüyor.
1-2 yıl içinde de asıl hedef olan 14 Tev Bilim adamları, "büyük patlama" deneyinde kozmosun doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor. Bir mikro saniye sürecek çarpışmada, temel element parçacıkları, atom çekirdeklerini oluşturmak için birleşmeye başlamadan önce meydana gelen "büyük patlama" anındaki koşulların oluşturulması öngörülüyor. Uzmanlar, çarpışma sırasında, özellikle teorik fizikteki kütle kavramının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığının (Tanrı parçacığı) kanıtını göreceklerini umuyor. Karanlık maddeyle karanlık enerji, evrenin yüzde 95'ini oluşturuyor. gücündeki en büyük çarpıştırma için hazırlık yapılacak.
İnsanoğlu tanrının temel elementine/ büyük gücün kaynağına mı ulaştı acaba? .