Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '12

 
Kategori
Deneme
 

Hikaye yazmak ve okumak

Edebiyatımızda hikayenin ve hikayeciliğin çok önemli yeri vardır. Uzun yazıları okumak istemeyen ve okuyamayan insanlar için koskoca romanların anlatmak istediği ana fikirleri ve düşünceleri sadece birkaç sayfada güzel üslupla ve okuyanı aydınlatacak, onun ders almasını, ama doğru ders almasını sağlayacak kadar yazmak zor iştir. Ömer Seyfettin hikayelerinin okunması yüzyıla yakın zaman geçmesine rağmen halen de okunması bunun ispatı değil mi?

Bu yüzden, edebiyatımızda çok sevilen, okunan ve kuşaktan kuşlağa ilgi ile okunup hatırlanan hikayecimiz romancımıza göre azdır.

Hikaye ya da öykü başkaları tarafından başka tanımlanabilir . Biz hikayeyi ise şöyle anlıyoruz : 1. Belli bir yer ve zamanda geçmiş olayların anlatıldığı romandan daha küçük edebi tür. 2. Boş gerçek dışı söz (Büyük Türkçe Sözlük)

Buradan görüldüğü gibi hikayeden insan güzel dersler çıkarabildiği gibi bazen de okuyarak anlamayan veya anlamak istemeyen” bunlar boş şeyler, hikaye anlatmış ne de olsa adam” diyerek hikayeleri küçümseriz.

Halbuki hikayeler insanlara güzel dersler verir. Bazen sayfalarca yazıp da anlatamadığımız ana fikri hikayeyi yazan insanın üslubu güzelse uzun yazılarla yazamadığımız şeyler kısa hikayelerle hemen anlaşılır.

Bazen konferanslara gideriz. Konuşmacı güzel konuşuyorsa ve konuşmasını da kısa ve çarpıcı hikayeler ve fıkralarla süslüyorsa o konferanstan 1 saatte öğrendiklerimiz çok etkili olur. bugün bazı hatiplerin bu özellikleri sayesinde geniş çevre edinmeleri sözün ve hikaye anlatmanın insanlar üzerine etkisine en güzel örnektir.

Diyeceksiniz ki “Konuşan çok ama etkili olan yok” Bu da doğru. Bu dinleyenlerin niyetine ve konuşmacının konuşma üslubu ile olacak bir şey. Bu yüzden insanlar konuşmada etkili olmak istiyorlarsa kendileri güzel konuşma yazıları okumalı, güzel konuşan insanlar ile her zaman muhatap olarak, onlarla arkadaşlıklar kurarak hem konuşmalarını etkili hale getirirler hem de belki de güzel dostlar kazanmanın sevincini yaşarlar. Ama bizde, özellikle gençlerde güzel yazan ve güzel konuşan insanların yanında sıkılır ve onlardan uzaklaşmaya bizim gibi aynı şeyleri düşünen ve konuşan insanlar ile daha çok haşır neşir olmaya bakarız. Bu da insanın güzel konuşmasının, güzel yazmasının önünü tıkar.

Bu nedenle ben hikaye okumayı da zaman zaman insanlara ders versin diye kısa hikayeler yazmaktan zevk alırım.

Hikayelerimi hayattan alarak, hayattan aldığım hikayelere biraz da kurgu kattığımdan insanlar bu hikayelerden alınganlık göstererek “bizi anlatmış da bizi küçümsemiş” sonucunu çıkarabilirler. Halbuki hikayenin amacı kimseyi karalamak, küçümsemek veya kötülemek olamaz. Sadece kötü yaşantılardan dersler alınarak daha iyi bir yaşama geçmemiz için dersler verebilir. Bu düşünce ile hikaye okuyan insanlar gerçek manada hikayelerden faydalanarak, güzel düşünceler ile bu hikayeleri başkalarına tavsiye ettikleri zaman onlarında faydalanmasını sağlarlar. Kötü düşünceler ile hikayeyi okuyarak “acaba bunda kötü bir şey mi anlatmış” diye düşünerek çevreye de olumsuzluklarını aşılayan insanlardan korkulur.

Edebiyat edepten gelir biliyoruz ki. Edebiyatı edepli yazmak kadar olumlu düşünceler ile edepli okuyarak, ideolojik düşüncelerden sıyrılarak sadece edebi yönüne odaklanarak yazarının kişiliklerine fazla takılmayarak sadece o hikayeden, alacağımız ana fikri alarak okumak bize çok şey kazandırır. Okumak edebiyatın amacına uygun okuma olursa topluma çok şey kazandırır.

Yazmak da aynen böyle olabilir adaba aykırı kelimeler kullanmadan, “yazdığım bu hikaye inanlara faydalı olsun“ düşüncesi ile yazılan hikayeleri yanlış anlayan olsa da doğru anlayan da olur. Hatta sakin kafa ile okuyanlar sinirli olarak okudukları zaman okuyup doğru anlamadıkları hikayeleri sakin ve olumlu düşüncelerin olduğu zamanda okurlarsa o hikayelerden güzel dersler çıkarırlar.

Yukardaki tanımlara göre hikaye anlatmayıp (boş şeyler anlamında) güzel hikaye okursak ve dinlersek hikayeler hayatımıza artı değerler katarlar.

Hikayeleri sakin zamanlarımızda yavaş yavaş ve anlayarak okumak dileğiyle

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..