- Kategori
- Güncel
Hizmetlerin için teşekkür ederim.. Güle güle..

Çağırdı teşekkür etti, yolladı..
PKK-Hükümet görüşmelerinden, sonra gündemi uzun süre işgal eden “Hükümet değil devlet görüştü.. Devlet görüşür, bu işi hükümet görüştü diye açıklamak büyük bir iftiradır.” kıvırmalarını biliyorsunuz. Bu kez devlet veya hükümet görüşmüştür tartışmalarına meydan bırakmayacak kadar açık bir görüşme yapıldı.
Taraflar, Eşbaşkan RTE ve dünyada terörle istediği gibi oynayan, gerektiğinde kendi ülkesini bile vurmaktan çekinmeyen, ve elinin altındaki ülkelerle Eşbaşkanlık anlaşmaları yaparak onları hain ve kirli emellerine alet eden Obama..
Görüşme sonrası yapılan ilk açıklamalara bakılırsa, Obama’nın RTE’yi “Afganistan, Libya ve Füze Kalkanı projelerindeki ‘fedakar’ çalışmalarından dolayı teşekkür etmek için” çağırdığı sonucu çıkıyor. Tabi, adettendir hesabı, son terör saldırılarından duyulan üzüntü de vurgulanmış. “Kahramanımızın” ayak ayak üstüne atma "efelenmesi" görünmesin diye, ön tarafları bir masa ile kamufle edilmiş.
RTE hükümeti ne zaman terörden bunalsa, ya gündem değiştirecek bir bahane buluyor, ya PKK ve Öcalan’la görüşüyor, ya Suriye, Mısır, Libya örneklerinde görüldüğü gibi, ucuz kahramanlıklar ile halkın gazının alınması yoluna gidiyor ya da soluğu ABD’de alıyor. Ama hiç bir zaman bu terör belası ile doğru dürüst bir mücadele seçeneği sunmuyor sunamıyor. Hatırlayın 30-35 şehidin verildiği bir saldırı sonunda “yarın ABD’ye gidiyorum, Başkan Bush ile görüştükten sonra bu konudaki yolumuzu belirleyeceğiz.” anlamında laflar etmişti.
Terörle mücadeleyi BOP planından ayrı tutarak, bu belayı def etmenin yolunun olmadığını ama BOP planına karşı direk cephe almanında Eşbaşkanlık görevi ile çeliştiğini ve böyle bir şey olamayacağını kendisi de çok iyi anladığından, “terör’ün bitmesi konusunda iyimser değilim” diyor. Yani kötümserim, terör bitmez..
Ülkemizin baş belası olan terör’ün bitirilmesi için, “iyi niyetli, bölgede hain emelleri olmayan bir ABD” ya da ABD’nin bölgede hiç bir şeye karışmaması durumunda bu iş kaç gün sürer?. En fazla bir hafta değilmi ?.. Bu ABD’nin PKK ile mücadeleyi engellemesi ve PKK’nında “haklı” gerekçeleri olabileceğini en azından bölgede PKK’ya arka çıkması ile hissettirmesi, ABD’nin bal gibi, bölgede PKK hamiliğine soyunduğunu göstermiyor mu?
O zaman RTE’nin özel temsilcileri aracılığı ile bizzat kendisinin PKK üst yönetimi ile pazarlığa girmesi ile Obama’nın önünde bu tür “pazarlıklar” yapmasının ne farkı var?..
RTE çaresizdir, yakayı kaptırmıştır. Bu işi gönüllü veya gönülsüz, bilerek veya bilmeyerek ABD ve bölgedeki maşası PKK ile görüşmeler yoluyla “çözüleceği” gerçeğine kendisini ve halkımızı angaje etmeye çalışmaktadır. Boşa çabalamadır, ihanettir, kandırılma ve kandırmadır..
Yandaş medyanın, işi gereği RTE’nin bu tür uğraşlarını şişirilmiş bir şekilde halka pompalamasından, RTE-Obama görüşmesinde başka sorunların olduğunuda öğreniyoruz. Boş kahramanlık ve gündem değiştirme çabalarının doldurulduğu RTE çantasında; Suriye, Libya, Mısır, Kıbrıs Rum yönetimi, İsrail, Füze kalkanı, İnsansız hava aracı (Preditör) gibi açıkladıkları, açıklamaktan çekinip gizli tuttukları İran’a karşı ortak tavır ve Libya petrollerinden pay alma gibi sorunlar olduğuda güçlü bir ihtimal.
Bakalım Obama'ya halletmesi için "ricacı olduğumuz" çantadaki konulara;
Suriye’de Esat’ın devrilmesi için olmadık numaralar çevirdiler, silah verdiler para verdiler, estiler coştular, “demokrasi” dediler. Ne oldu ?. Bakın İsrail, Suriye’de olası bir rejim değişikliğinde başa geçme ihtimali yüksek olan Müslüman kardeşlerden rahatsız ve böyle bir Suriye’nin kendisi için daha fazla tehdit oluşturabileceğini düşünüyor. O yüzden Esat yönetimini “Ehven-i Şer” görüyor. Bu ne demektir? Suriye’de Esat yönetimi devam edecek.. Yani Suriye konusunda yanlış ata oynayan ve kılavuzu karga olan bir dış politika çaresizliği.
Libya konusunda her türlü numarayı çevirdiler emperyalistlerin oyuncağı oldular, sonuçta Fransa ve İngiltere gelip Libya petrollerinin % 35’erlik paylarına el koydular. Bunlar “bir koyup üç alacağız” derken Libya’ya açıktan götürdükleri ellerindeki 200 milyon dolardan da oldular. Orada kaybolan mütehhitlik hakları vs.de cabası.
Mısır’da zaten Pentagoncu generallerin getirdikleri “demokrasi” var, Mısır niye Türkiye ile herhangi bir çıkar anlaşmasına girsinki ?. ABD’li ağaları zaten kendilerini besliyor ve ne olursa olsun bölgede Türkiye’den daha çok işlerine yarayacak bir Mısır’ı kurdular. RTE hani Gazze’ye gidiyordu ya.. Mısır’dan Gazze iznini bile alamadı da yurda dönüşte “ömrüm oldukça Gazze’ye gitmek için çabalayacağım” diye çark etti.
Önümüzdeki dönem AB’de önemli bir görevi yüklenecek olan Kıbrıs Rum Yönetimi bu harala gürele içinde İsrail’i de arkasına alarak Doğu Akdenizde petrol arama faaliyetlerine başladı. Ne yaptı bizim “kahramanımız” vay efendim nasıl olur “asarız, keseriz, gemilerimiz o bölgede dolaşacak, gerekirse vuracak, yarın bizde aramalara başlayacağız” falan filan.. Boyalı basında, bölgedeki gelişmelere bir kaç it dalaşı senaryosu, sataşma hikayesi hatta savaş mavalları ekleyince al sana bölgede “karizmatik ve kahraman RTE”
Halbuki ABD Dışişleri Bakanı çok açık ve net söylüyor; “Güney Kıbrıs’ın bölgede petrol araması en tabi hakkıdır. Ama bu durum barış görüşmelerini engellememeli.” Yani sana ne kardeşim adamların petrol aramasından sen “barış” görüşmelerini sekteye uğratma, o bölgede gölge etme yeter. Bunu derken de, her ihtimale karşı bölgeye 6.Filoyu’da gönderiyor. 6. Filo her halde Rumlar ve İsrail’e haddini bildirmek için orada değil, kimin ölçüsünü almak için orada olduğunu okuyucular tahmin ediyorlardır eminim. Ayrıca ne diyor Clinton; “İsrail’le ilişkilerin düzelmesi için kapıları açık tutun.” İsrail’le “restleşmeleri” içerde tribün şovuna dönüştüren RTE, dışarda da Füze kalkanı yoluyla bu “düşmanına” en büyük kıyağı yapıyor. Bu Füze kalkanı konusunda hükümetin kıvırma ve dezenfarmasyon çalışmaları ayrı bir yazı konusu olabilir.
Çantasındaki bir başka konuda, insansız casus uçağı Preditör meselesi. Aslında bu konudaki çaresizliği giderken belirtmişti RTE; “İki yıldır istiyoruz vermediler. Şimdi yine isteyeceğiz. Verirlerse alacağız.” Yani bölgede PKK’ya karşı etkili olarak kullanacağın bu uçakları ABD verecek, sende istediğin gibi kullanacaksın, PKK’ya darbe vuracaksın, terörü sonlandıracaksın !!.
Eee niye iki yıldır vermemiş o zaman? Ya da yerine geçebilecek Heron’ları niye “düşmanın” İsrail’den almışsın?...
Neresinden bakarsan bak yanlışlık ve çaresizlik sırıtıyor.
Başta’da söylediğimiz gibi Obama çağırmış, Afganistan, Libya Füze Kalkanı konularındaki üstün hizmetlerinden dolayı teşekkür etmiş, vermiş gazı yollamış. Durum bu..
Filistin konusu BM Güvenlik Konseyinde görüşülecek ve tabiki Filistin aleyhine karar çıkacak. Daha sonra bu sorun BM Genel Kuruluna gidecek ve orada Filistin lehine bir karar çıkacak (salt çoğunluk geçerli olduğu için) Fakat çıkacak bu kararın tamamen sembolik olacağı ve Filistin’e şimdiki statükosundan başka hiç bir yarar sağlayamayacağı malum.. Ama bakın bunlar aynen 2004 yılında AB görüşmeleri için başlangıç tarihi aldıklarında sanki AB’ye girmişiz gibi Kızılay’da gündüz vakti havai fişek gösterilerini nasıl yaptılarsa aynen o sembolik Filistin durumunuda böyle kahramanlık gösterileri ile kutlayacaklar. Kaybolan karizmayı kurtarmanın başka yolu yok..
Yarın öbür gün döner kahramanımız RTE, nasıl karşılanır, nasıl omuzlara alınır, nasıl alkışlanır tahmin edersiniz.
Bu RTE’ye dur diyebilecek ve 1 Mart tezkeresinin geçmeyişinde baş rol oynayan 70-80 tane AKP milletvekili, 70-80 tane yurtsever arıyor gözlerimiz ama ne fayda, bu sefer sıkı tuttu işi, bu sefer çok sadık adamlar seçti. Böyle bir “hataya” düşmez artık meclis.
Hoş meclisi takanda yok ya.. "Aslanlar" gibi, KHK’larla bu memleketi yönetiyorlar..
Saygılar..
21.09.2011