- Kategori
- Tarih
Homeros: Bir bilmece...

Bu arada Homeros’un kim olduğu, nerede doğup nerede yaşadığının tam olarak açıklığa kavuşmadığını belirtelim. Çünkü İlkçağ Yunan inanışının ve efsanesinin temelini oluşturan, daha sonra da Yunan eğitiminin ve kültürünün başlıca kaynakları haline gelen İlyada ve Odysseia destanlarının yaratıcısı kabul edilen ozanın kimliği de ilkçağdan bu yana tartışılıyor.
İ.Ö. 7. yüzyıldan beri çeşitli Yunan bilgin, düşünür ve tarihçilerinin eserlerinde adı geçen Homeros’un, İsa’dan önce 9. yüzyılda yaşadığı sanılıyor. İ.Ö. 450 yıllarında yaşayan ünlü tarihçi Heredotos da bunu doğruluyor. Heredotos, ünlü ozanın kendisinden 400 yıl kadar önce yaşadığını ve çağdaşı Heseidos’la birlikte Yunan dininin ve efsanesinin yaratıcısı olduğunu söylüyor.
Homeros üzerine çalışan araştırmacılar arasında, ozanın kimliğiyle ilgili muammayı açıklığa kavuşturmaya çalışanlar olmuş.
Doğuştan kör olduğu yolundaki iddialar da bu tür bir akıl yürütmeden kaynaklanmakta.
Buna göre Homeros, Aiol lehçesindeki ‘gözü görmeyen’ anlamına gelen bir sözcükten türemiş ve bu ad O’na kör olduğu için verilmiş. Ancak eserlerini inceleyen çoğu araştırmacı, bu iddiayı akıl dışı buluyor. Bu araştırmacılara göre İlyada ile Odysseia gibi iki büyük eserin gözleri görmeyen biri tarafından yaratılmış olması imkansız.
Dünyada Homeros’un yurdu olmakla övünen başlıca yedi kent var. Bunlardan beşi Anadolu’da ya da adalarda, ikisiyse Yunanistan’da. Ancak güvenilir kaynakların çoğu, Homeros’un İzmir’de doğmuş olan İoanyalı bir yazar olduğu konusunda hemfikir.
Her iki destanı şair A. Kadir ile birlikte çeviren ve Homeros’la ilgili bilimsel tartışmaları yakından takip eden Azra Erhat, İlyada çevirisine yazdığı önsözde Homeros’un eserlerini okuyan herkesin kendine ait bir izlenim edineceğini söylüyor. Kendi izleniminden yola çıkarak Homeros’un, İ.Ö. 9. yüzyılda yaşamış, İzmir’de doğmuş, kendinden önce gelişmiş sözlü destan geleneğini sürdürmüş, Anadolulu bir ozan olduğunu söylüyor.
Azra Erhat, destanların gerçekten Homeros’un olup olmadığı, ne kadarının sonradan eklendiği, İlyada’ya konu olan Truva Savaşı’nın gerçekten yaşanıp yaşanmadığı ve Homeros’un destanda Truvalılar’dan mı yoksa Akhalar’dan yana mı olduğuyla ilgili onca tartışmadan sonra içinden çıkılmaz bir hal alan ‘Homeros sorunu’nu ise ‘bilimin şişirdiği yersiz bir çıkmaz’ olarak görüyor! İşte bu yüzden O’na göre Homeros’u anlamanın en iyi yolu, eserleri üzerine yazılmış binlerce cilt kitabı bir kenara koyup yalnızca İlyada ve Odysseia’yı okumak...
Biz de şiirlerinde yalın, lirik bir yaşama sevincini bize ulaştıran Mehmet Başaran’ın O Dizelerde adlı şiirini okuyalım:
O dizelerde kimi zaman
Gözlerine dokunulur Kör Ozan’ın
Kara taşın altında kara
Karıncayı gören gözlerine
Tuz kokan büyük geceye
Kendisi yaratmıştır yıldızlarını
Dibinden söylence ırmağının
Parmaklarıyla yoklayıp bulduğu
Sözcüklerle yazar şiirini
Sözcükler ki yaşamın yüreği
O dizelerde kimi zaman
Altından geçilir gökkuşağının
Varılır gölgeler ülkesine
Ayakları altında Tahta At’ın
Troya ezilmiş şiir
Çökmüş bir taşa Kaz Dağı’nda Sarıkız
İnsanlara acı çektiren
Düzmece tanrıları düşünür
Sorar yaşlı çamlar bilge zeytinler
‘‘Düzenli İlyon’’u yok etme hırsı da ne?
O dizelerde kimi zaman
Kral Agamemnon. Aşil, Hektor
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Sanki bin yıl geçmemiştir
Akhalar mı saldıran Fransızlar İngilizler mi
Sırtında 210 okkalık mermi
Manastırlı Koca Seyit Osman
Batınca gemi şaşırdı Poseidon da
Değişti söylence ırmağının sesi
Gül parmaklı şafak Anafartalar
Açıldı Kör Ozan’ın gözleri
Yeniden yazıyor İlyada’yı.