Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Eylül '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Hoşçakal...

Aslında dün gece yüzüne karşı söylemek istediklerimi görüşemememiz nedeniyle mail olarak iletmek istedim sana.. Ve belki de böyle daha kolay olacak..

Yalnız yaşamaya fazlasıyla alıştım sanırım. Böyle yaşamanın güzel yanlarını hayatımın ortasına oturttum. Birçok insan arasında yalnız olmanın dünyadaki en kötü his olduğunu düşünürken, şimdi bunun ne kadar harika bir duygu olduğunu anlamaya başladım.

Kendime zaman ayırmayı, bisiklet sürmeyi, resim yapıp rahatlamayı, herhangi bir çalgı aletine sarıp yarıda bırakmayı, evimle ilgilenmeyi, gün geçtikçe işimi sevmeyi, kitap okumayı, yemek yapmayı, film izlemeyi ve türetebileceğim bunlara benzer bir sürü şeyi tek başıma ne kadar güzel, mutlu ve huzurlu yapabildiğimi gördükçe insanlar benim için amaç olmaktan çıkıp araç olmaya başladılar.

Eğer yapmaktan hoşlandığım şeyleri bir insanla daha keyifli hale getirebiliyorsam o insan hayatıma giriyor. Tam tersiyse sıyrılıp gidiyor.

Hayatın insana getirip, insandan götürdükleri inanılmaz. Beni nasıl değiştirdiğini gördükçe şaşırıp kalıyorum. Memnuniyetsiz, huzursuz, depresif bir insanın hayata bu kadar pozitif bakabildiğini görmek. Kendi kendimi izlemek,tartmak, anlamaya çalışmak yalnızken en keyif aldığım uğraşılarımdan biri oldu sanırım.. çünkü bunları yaptıkça ne kadar güçlü olduğumu görüyorum.. dolayısıyla kendime güvenim bir kat daha artıyor. Konudan uzaklaşmaya başladım.. dönüyorum; hayatımdaki birkaç insan dışındakileri bir yerlere oturtmaya çalışmıyorum. Onlara kalıcı yerler ayırmıyorum.

Hayatın getirdikleri dedim ya.. fazla değer verip acı çekmek de bana bunu getirdi işte.. Yalnızlıktan zevk almak. İnsanları yavaş yavaş tanımak, sevmek, değer vermek ve kalıcı yerlere oturtmak.

Geçen gece bana ‘seni tanıyorum’ dedin. Beni hiç tanımıyorsun. Ben de seni tanımıyorum. Ve bu şekilde giderse birbirimizi tanıyabileceğimizi de zannetmiyorum. Sanki ilişki anlayışlarımız, beklenti ve isteklerimiz farklı. Seni tanımak isterdim, senin de beni tanımanı ama bir şeyler yanlış gelişti. Benim için bir şeylerin büyüsü kaçtı. İki gündür senin için de böyle olduğunu düşünmeye başladım.

Sana her şeyin yavaş ilerlemesini istiyorum dediğimde, ‘benim için hızlı yada yavaş yaşanmasının bir önemi yok’ dedin. Belki gerçektende bir önemi yoktur. Ama ben yavaş olmasını istedim. Sanırım problem senin bu isteğimi pek anlayamaman. Yada benim anlatamamam. Yada yanlış anlaşılmam. Birbirimizin evlerine rahatça gidebilmemiz sana farklı şeyler düşündürttü belki yada ben dışarıdan çok rahat görünüyorum, yada başka bir şeyler bilemiyorum. Ama problem yaşadığım kesin..

Birinin birini sevdiğinde, görmek istediğinde her sorunu aşabildiğini gördüm. Ama senin için park yeri bulamamak, yorgun olmak görüşememe sebebi olabiliyor.. garipsiyorum..

Biriyle ilişki yaşayabilmem için, belki saatlerce yüzüne bakıp konuşabilmeliyim, anlatabilmeliyim içimdekileri, dinleyebilmeliyim yada suskunluk olduğunda sıkılmamalıyım, o andan da zevk almalıyım, tanımalıyım, tanınmalıyım, istemediğim herhangi bir şeyi yaşamamalıyım ve bunları anlatmak zorunda bile kalmamalıyım.. çünkü karşımda ki de aynı şeyleri istemeli.

Diyeceğim şudur ki; bir şeyler tükendi bile. Bu yazdıklarım düşünüldü belki yine de tam olarak anlatılamadı ama anlaşılması umut edildi.

Beni yanlış anlamanı istemem; sana kızgın, kırgın, dargın değilim. Sadece bir şeyler oturmadı içimde belki senin içinde de.. Seninle mutlaka karşılaşacağız. Ben dans etmeyi seviyorum Saygımızı kaybetmek istemiyorum. Ama sevgili olmak da istemiyorum artık..

Hoşça kal...Hoşça kal ümitlerim…

 
Toplam blog
: 115
: 1244
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Tek düşüncem yaşadığım dünyayı nasıl yorumladığımı başkalarının bilmesidir. Aslında yorumun özünde t..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara