- Kategori
- Psikoloji
Hüzün sokağı sakini
Kimi zaman dalıp gideriz uzaklara. Bazen bir vapur tepesinde, bazende küçük bir pencerenin köşesinde. Dalıp gittiğimiz zamanlar sersemlemekten öte büyütür bizleri. Nasıl mı? İşte:
Hüzün sokağı sakiniyim bir yıldan beri. Umut penceresinde çay buğusu, tütsü kokularındayım. Kırık kalpler avcısıda derler bana. İçilmeyi unutulmuş sigaranın bitmeyen dumanıyım. Ama yıllardan beri hüzün sokağındayım. Terlemiş tenlerin kokusu var dışarıda. Geçip gitmişlerin hayalleri taşların arasında.. Önde hızlı adımlarla yürüyen adamın pabuçları altında gidiyordu yüreğim başka sokaklara; ama ruhum hep hüzün sokağında. Nasil anlatılır bilmem ki; bir çocuk yüreğini büyüttü, anne oldu, baba oldu yarım yarım. Burada hiç yetim kalmadım ben. Penceremden amcalarım geçti, teyzelerim oldu...
Siyah saçlı, siyah gözlü, ay rengindeydi tenim. Bir umut çocuk canımla, hüzün sokağında, yarın adına bugünün savaşıyla, elleri terlemiş saçları taralı... Her sabah başka biryerlere gidiyorum ayak tabanlarında. Ne çok yer gezdim hiç yorulmadan, hiç usanmadan, terlemeden her yere.. Ellerim terlerdi sadece. Yalnız değildim amcalar geçerdi. Pencere önünde, her yerdeydim ben...
Sanırım bazen bakmak yetmiyor görmek için.