- Kategori
- Özel Günler
Hüzünlü kasım
O, on iki ayın en hüzünlüsü, en gamlısıydı. O, acısı tarifsiz, sızısı yüreklere işlemiş sonbaharın son demi Kasım ayının , 10'uydu.
O acı günden sonra yağmurlarla ağlamış, rüzgarlarla kolkola girmiş , sararmış solmuştu Sonbaharın bu acılı neferi ; artık, kendi getirdiği güzellikleri göremez olmuştu. Yağmurlarla yıkanmış camlar, sokaklar; yerlere halı olmuş , sararmış yapraklar; rüzgarın sarartıp da kızarttığı ağaçlar gibi utangaç yanaklı aşıklar... O , getirdiği güzelliklere kör kalmış, kendisine yapılan o güzelim iltifatlara sağır olmuştu.
Çok acılıydı. "neden ben "diyordu. "On bir aydan biri değil de neden ben. Bu onurlu milletin, gururlu mavi gözlü dahisinin acısı, yürekleri her yıl bir kez daha yakarken; bu ulu milletin göğsünü yakan acı neden bende yaşandı. "demekten kendini alamıyordu. Yası bitmeyecekti.Acısı dinmeyecekti.Yılın her ayı yaşanan bu acı, onunla 12'ye katlanacaktı.
Bitmesini istemediğimiz, molalar vererek , kısa soluklanmalarla sonsuza yürümek istedeğimiz bu yoldaki her yolcunun mutlak varacağı son, öylesine kaçınılmaz bir gerçek. Düşündü ki;dayanması güç bu acının, zamanla, asla hafiflemeyip, daha da arttığı 10 Kasım gününde; o eşssiz insanı anma şerefini bu büyük millete yaşatmanın ve onları yalnız bırakmamanın onurunu duymalıydı. Atamızın zekasına hayran olan dünyaya;arkasından gelen , bağımsız bir bütünün parçası, bu aziz milletin, onun dahiyane , şanlı neferine, sevgili atamıza, duyduğu saygıyı , sevgiyi ve özlemi bir kez daha tüm canlılığıyla gösterebildiği gün olmak , hem onların yanında yer almanın hem de onlara ev sahipliği yapıyor olmanın gururunu duymak... Artık daha iyiydi.O da artık ; anıtkabirinde yatan , bıraktığı mirasının idaresini oradan izleyen , gökyüzü gibi mavi , gözleri daima üzerimizde , gelecek bakışlı atamızın korkusuz neferi, eserlerinin bekçisiydi.
O gözlerinde yaşlarla, dimdik durup, onurla her yıl gelen Kasım'dı. 10 Kasım'dı.
Sen rahat uyu büyük atamız ; çünkü emanetlerin emanetçide değil, emanet ettiklerindedir.