Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '07

 
Kategori
Tarih
 

HZ.Âdem (A.S) için bilimsel açıklamalar.

HZ.Âdem (A.S) için bilimsel açıklamalar.
 

O çok esrarengiz bir şey gördü. İnsanoğlunun bilmediği çok şeyi o öğrendi ve insanlara o öğretti.


Gerçekleri Yazamayan Tarih Utansın!

KUR’AN-I KERİM’DE, Bakara Suresi 30–38. ayetlerde, İlk İnsan Hazret-i ÂDEM’İN Cennet olarak vasıflandırılan bildiğimiz boyutların ötesi bir mekânda, Kâinatın Yaratıcısı tarafından topraktan yaratıldıktan sonra Dünya’ya indirildiği detaylı bir biçimde zikredilmektedir. Ahmet Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiya’sında Hazret-i Âdem’in, Seylan Adasına, Havva Validemizin de Arap Yarımadasında, Kızıl Deniz kenarında Cidde havalisindeki bir yere indirildikleri belirtiliyor. Acaba bu hâdise hangi tarihte vuku buldu? Mil ad’dan önce hangi tarihte insanoğlu Dünya’ya ayak bastı?

Yapılan incelemeler insan cinsinin yeryüzüne ayak basış hâdisesinin son 35 bin sene içinde vuku bulduğunu ortaya koymaktadır. 1 Amerika kıta’sında yapılan uzun araştırmalar da bu görüşü doğrulamakta ve bu kıtada insan varlığı, son 28 bin seneden öncesine gitmemektedir.

Dünya’da son 30 milyon sene içinde insan ve maymuna benzeyen daha birçok mahlûk yaşamıştır. Bunların fosilleri veya iskeletleri müzeleri süslemektedir. Fakat bu mahlûkların hiçbirine (insan) demek, ilmen mümkün değildir. Bunlara insandır diyen bilim adamları ‘Genotipi’ ile ‘Senotipi’ olayını birbirine karıştırmışlardır. Ayrıca Darvinci bilim adamlarının ara geçiş fosilini bulana( 10 Milyon) gibi bir meblağı ödül olarak vereceklerini söylemelerinde ki amaçları da; gereksizce tartışmalar yaratmak ve insanları olmayan bir fosilin peşine, maceraya sürüklemekten başka bir şey değildir.

Milâd’dan 7 asır önce Babil Kralı Assur Banipal’ın ve bilahare yeğeni Kral Sanheribs’in inşa ettirdikleri kütüphanelerde bulunan 2 tabletlerden Hazret-i Âdem hakkında bilgiler elde edilmiştir. Bu belgelerden Nuh Tufanı’nın Milâddan önce 4000 ilâ5000 seneleri arasında vuku bulduğu anlaşılmıştır.  Günümüz Irak sınırları içinde bulunan, Ur şehrinde yapılan arkeolojik kazılar, Tufan’ın yerini ve yaşını tespit etmiştir. O halde Hazreti Âdem ile Hazreti Nuh arasında yaklaşık olarak 25 bin senelik bir zaman dilimi bulunmaktadır. Bu uzun zaman içinde insanoğlu yeryüzünde hangi şartlarda ve ne tarzda bir hayat sürmüştür?

İlk insan ve ilk peygamber olan Hazreti Âdem’e yeryüzünde yaşayabilmesi için gerekli bütün bilgiler Cenab-ı Hak tarafından verilmiştir. Buna rağmen neden son 10 bin sene içinde insanoğlunun ulaştığı maddî terakki(!) ilk 25 bin sene içinde vuku bulmamıştır?

GILGAMIŞ DESTANI:

Ninova’da ( Yine günümüz Irak sınırları içinde, modernMusul şehri yakınlarında. Dicle Nehri’nin batı kıyısında) Assur Banipal tarafından tesis edilen kütüphanede bulunan destanın 2 tableti Akkadça yazılmış olup, bilahare Hitit ve Mısırlılar tarafından da tercüme edilerek bu dillerde de muhafaza edilmiştir. Kral Assur Banipal, destanın Türkçe çevirisinde diyor ki:

“…Tufan öncesinde taş üzerinde demir çubukla kazılmış esrarengiz kelimeleri anlıyorum.” Aynı tabletlerde yer alan aşağıdaki satırlar, Hazreti Âdem’i tasvir etmiyor mu?

“…O çok esrarengiz bir şey gördü. İnsanoğlunun bilmediği çok şeyi o öğrendi ve insanlara o öğretti.

Hatta o insanlar için haber getirdi-kitap ( Sahife) getirdi. Tufan öncesi zamanlardan O, çok uzaklara seyahat etti. Zahmet ve zorluklar çekti. Geri dönünce taş sütunlara yazılar yazdı.”  Sümerlerdeki  bilinen ilk İnsanın adı da ’’ADAPA’’dır. (Belge:1) (Sümer Mitolojik Semineri ‘’Gılgameş Destanı’’ Dönem ödevimden bir bölüm, 2009, İstanbul.)

 

BUZ ÇAĞI:

35.000 sene evvel Dünya’da Buz Çağı hüküm sürüyordu. Amerika Kıta’sında Kanada, Asya’da Sibirya, Avrupa’da İskandinavya buzlarla kaplı idi. Buzlar, Avrupa’da Alplere kadar uzanıyordu. Afrika’da Büyük Sahra, Asya’da Gobi ve Taklamakan çölleri çöl değil, üzerinde bin bir çeşit hayvanın yaşadığı, yemyeşil cennet gibi yerlerdi. İşte İlk İnsan Hazret-i Âdem, bu şartlara sahip olan bir dünyaya ayakbastı.

İnsanoğlu Dünya’da süratle çoğalmağa başladı. Dünyanın dört bucağına yayıldı. Dünya’da mevcut suyun büyük bir kısmı kutup bölgelerinde toplandığı için, Amerika ve Asya arasında bulunan Bering Boğazı da gayet sığ idi. İnsanoğlu Bering Boğazı’ndan geçerek Amerika’ya ulaştı. Yine aynı sebeplerle Pasifik Okyanusunda bugünkünün birkaç misli miktarda ada bulunduğundan, adadan adaya ulaşan İnsanoğlu, Güney Amerika’da Peru’ya ayakbastı. İki koldan bütün Amerika Kıta’sı insanla doldu.

İnsanoğlu 25 bin sene fazla çalışmağa gerek kalmadan avcı ve toplayıcı olarak Dünya’da yaşadı. Buz Çağı sona erinceye kadar...

Buz Çağının sona ermesi ile birlikte Dünya’da büyük değişiklikler meydana geldi. Denizlerde su seviyesi yükseldi. Amerika ile irtibat kesildi. Münbit Büyük Sahra. Arap Yarımadası, Orta Asya çöl haline geldi. İnsanoğlu akarsulara doğru göçe başladı. Avcılık ve toplayıcılık terk edilerek ziraat devri başladı. Bunun neticesinde insanî münasebetler gelişti. Karşılıklı yardımlaşma ve birlikte yaşama, ihtiyaç haline geldi. Köyler kuruldu. Büyüyen köyler kasaba ve şehir, şehirler devlet hâline geldi.

Devlet reisleri halk üzerindeki hâkimiyetlerini pekiştirmek için kendilerine ihtişamlı mabetler, heykeller ve mezarlar inşa ettirdiler. Maddî terak-ki’nin ilk 25 bin sene içinde vuku bulmamasının başlıca sebeplerinden biride budur, maddi gelişmenin geri kalmasındaki diğer önemli bir etken ise. Günümüz Bilim insanlarının atladığı nokta; Nuh Tufan’ıdır.  Çünkü tufanla birlikte birçok şey su altında kalmıştır ve insanlar gelişme olarak yeniden başlangıca dönmüşlerdir.

İnsanlar Nuh aleyhisselamın 3 oğlu HAM, SAM ve YAFES’ ten türedikleri için Hz. Nuh. a.s için 2. Adem’de denir. Ham’dan Kuzey Afrikalılar, Sam’dan, Sami ırkı yani Araplar ve İbraniler ve yine biz Türklerinde soyunun Hz. Nuh’un; Cesur, mert, savaşçı ve devlet yönetimi gibi kabiliyeti olan; Oğlu Yafes’ten geldiği rivayet edilmektedir.  Yafes’in bir oğlunun adının ‘’turk’’ olması, ayrıca Hıristiyanlıktan önce, bundan 4000 yıl önce Orta Asya’daki Türklerin Gök Tanrı inancıyla, Allahın tek olduğuna inanması ve haram-helalde yaşantılarının İslam Dini hükümlerine birebir benzemesi Türklerin inancının Bozkıra daha önce gönderilen bir peygamber tarafından şekillendirildiğinin de büyük bir kanıtıdır bu.  Mantıksal görüşüme göre Nuh kelimesi zamanla Hun’a döndü. Daha sonrada Han’a dönüşerek kurulan Türk devletlerinin adlarında kullanıldı. Kazan Hanlığı, Gence Hanlığı örneklerinde olduğu gibi.  Zaten Türklerin soyundan 10 kuşak yukarıya çıkıldığında, ilk insan Hz. Âdem babamıza geliriz. (Bu konularda  kaynak isteyenler:  Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat kendi tezi olan ‘’Atatürk ve Kayıp Kıta MU’’ ve James Churchward’ın tarih kitapları işine yarayacaktır.) 

NETİCE:

Hazret-i Âdem ve Havva ile ilgili bilgiler bütün dinlerde mevcuttur. Bu hususta bulunan ilk belge 22 bin sene evveline gitmektedir ve Afrika’da Büyük Sahra’da bulunmuştur (Belge: 2). İleride daha yeni belgeler de bulunacaktır. Şu anda bulunanlar Hazreti Âdem’in sadece ayak izleridir. Bu izler takip edilerek insanoğlu gerçek atasının maymunlar olmadığını öğrenecektir. Darvinci, bilim adamları hiçbir şey bilmiyorlar. Gerçek Tarihten, tarih çalıp, yalan bir tarih yazmak istiyorlar. Bir şeyler bildiklerini anlatmaya çalışıyorlar. Onlar entelektüel dev kompleksine devam etsinler. Onlar bir şey biliyor, o da hiçbir şey bilmedikleri…

 Önceki yazıdan ufak bir alıntı (Âdem a. s için.)

“ Çocukları çeşitli dillerde konuştu. Cebrail aleyhisselam 12 kere geldi. Oruç, her gün bir vakit namaz ve gusül abdesti emredildi. Kendisine kitap verilip, fizik, kimya, tıp, eczacılık, matematik bilgileri öğretildi. Süryani, İbrani ve Arabî diller ile kerpiç üstüne çok kitap yazıldı.”Son satırlara dikkat!

Şimdi, klasik Tarihle karşılaştırma yaptığınız zaman arada büyük bir fark çıkıyor. Sanki Sümerlerin, bizim okuduğumuz. Tarih’e adlarını kazıttıran yazıyı onların icat etmediğini görüyoruz. Yazı, yazmayı önceden biliyorlarmış demek ki! Çünkü okuduğum bölümden dolayı şu gerçeği de belirtmek isterim ki, yazının ne zaman ve nasıl icat olunduğu da asla bilinmiyor. Bununla ilgili net bir kaynak bulunmamaktadır. Sadece gelişimi hakkında birkaç bilim adamının yaptığı mantıksal ve aritmetiksel tanımlar var, o kadar. Sümerler zaten bunun cevabını kendileri veriyorlar“Gılgamış Destanları’nda”  üstü kapalı olarak. Hz. Âdem (a.s) (Adapa) ‘dan bahsediyorlar. Onunda, taş sütunlara yazılar yazdığını belirtiyorlar.

Son Olarak: Darvincilere buradan küçük bir soru sormak istiyorum? Madem İnsan olarak, evrimler geçirerek maymundan geldik de. Peki, bu maymunlar, yıllardır neden hala maymun ve insan olamadılar? Türkiye’de bir dönem 68’de ve de 78 yıllarında Marksist Leninci ideolojinin peşinde gezen gençler. Biraz aklınızı ve mantığınızı çalıştırsaydınız, ideoloji olarak seçtiğiniz o yolun yol olmadığını,  İdeolojinizin temeline dayanan Darvin Teorisini çökertmenin bu kadar basit olduğunu sizde görecektiniz.

     Abdullah Ümit Yıldız İstanbul

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..