Hz.Ömer'in nasihatleri ve bu gün...

Bu günlerde ülke olarak ihtiyacımız olan Hazreti Ömer Adaleti ve sabırı…

Ülkemizin yakın geçmişine bakınca, dini siyasete alet edip sömürenlerin, Hazreti Ömer’in nasihatlerine hiç uymadıklarını görüyoruz.

Hazreti Ömer’in nasihatlerine bir göz attıktan sonra, günümüzdeki uygulamalar ile kıyaslamakta fayda var.

İşte Hazreti Ömer’in nasihatleri:

* Günah ve harama düşme endişesiyle şüpheli şeylerden uzak durmadıkça aklın faydası olmaz.

* İlmin olmadıkça erdemin faydası olmaz.

* Allah’a karşı alçak gönüllü bir duyarlılık sevgi ve ürperti duyguları taşımadıkça kurtulmanın faydası olmaz.

* Adalet olmadıkça yönetimin faydası olmaz.

* Edep olmadıkça asaletin faydası olmaz.

* Cömertlik olmadıkça zenginliğin faydası olmaz.

* Güven olmadıkça sevincin faydası olmaz.

* Kanaat olmadıkça fakirliğin faydası olmaz.

* Alçak gönüllülük olmadıkça yükselmenin faydası olmaz.

* Allah’ın başarıya ulaştırması olmadıkça çalışmanın faydası olmaz.

Evet, şimdi madde madde inceleyecek olursak;

* Günah ve haramla halkı korkutanlar, kendileri deveyi hamutuyla götürüyor!

* İlim yuvaları ele geçirilip, rahatlıkla ulemaya danışılmaya başlandı!

* Allaha karşı alçak gönüllü olmayanlar, meydanlarda halka da alçak gönüllü olmayıp, ne alçaklık, ne şerefsizlik bırakmadılar…

* Ülkeyi savunmak bölücülük, ülkeyi bölmek için terör örgütü üyesi olmak ve bu yönde eylem ve söylem geliştirmek, demokratlık oldu. Suçunu bile bilmeden Silivri’de yatanlar ile Kandil’den gelenleri göz önüne getirin!

* Soy sop tartışmaları ve alanlardaki konuşmalara bakılınca, edep’in e’sinin olmadığı açıkça görülüyor!

* Cömertlik? Halk fakirleşirken, yandaşlar zenginleşip, daha da pintileştiler! Cömertlik öldü, yaşasın pintilik!

* Kime nasıl güveneceksin. Halka güvenmeyen ve halkın gözünün içine baka baka yalan söyleyen idarecilere ne demeli ve nasıl güvenmeli?

* Aslında halk kanaatkâr! Ancak idareciler kanaatkâr olmadıklarından hepsi zenginleşti!

* Hak, hukuk, adalet ve mağdur edebiyatı ile iktidara gelenler, bu gün idare ettikleri ve içinden geldikleri halkı küçük görüyor.

* Başarı nedir? Başarının kıstası, ölçüsü ÖSYM’nin yaptığı sınavla mı ölçülüyor? Kendilerini başarılı görenler, bu ülkenin kazanımlarını bir bir yandaşlara satıp, ülkeyi tarihinin en yüksek borcu ile tanıştıranlar, ülkede “Sadaka Ekonomisi”ni egemen kılanlar, ülkeyi sen, ben diye ikiye bölenler, takiyeyi yaşam biçimi olarak kabul edip, halkın gözünün içine baka baka gerçekleri söylemeyenler başarılı sayılabilir mi?