- Kategori
- Güncel
İbo, kadınlar ve siyaset
İbrahim Tatlıses’in sevgilileri (eşleri demiyorum, resmi nikahlı değildiler) ve eşi hastanede bir araya gelmişler zoraki de olsa. Asena da gelecek mi diye beklerken, son aldığımız haberlere göre gizlice hastaneye gitmiş, “Ben onu hissettim, o da beni hissetmiştir. Benim sevgim onu iyileştirecek” demiş. Ne kadar dengeli, her şeye rağmen seven birinin sözleri. İbo’nun yanına girmek isteyen Ayşegül Yıldız ve buna razı olmayan Derya Tuna nerdeyse saç saça baş başa gireceklermiş. Rahşan Gülşan da yazısında soruyor, “İbo’nun kadınlarını böyle yan yana getiren nedir?” Ben de bilemiyorum. Sanki Haseki Sultan cariyeleri kabullenmiş ama Haseki’liği başkasına devretmeye asla razı değil. Hürrem’likten vazgeçme niyetinde değil. Nedir bu kadınları bir erkek için kavgaya yönelten? Dövülseler, sövülseler, vurulsalar bile…
Bunu İbo’nun ününe bağlayanlar da olabilir. Ama sıradan erkeklerin de başlarına böyle olaylar gelmiyor mu? İki erkek bir kadın için bu kadar yarışmazken, nedir bu kadınlardaki rekabet hırsı? Başka bir kadının varlığı mıdır erkeği kıymetli yapan? Beni ben en çok şaşırtan da kendileri de modern sayılabilecek ünlüler camiasından hanımların yorumları. Kocası tarafından aldatılan ve bundan dolayı ağır yara alan Oya Germen eski sevgililere “sevgiyle” yaklaşılması gerektiğini, İbo’nun gönül adamı olarak bu aşklara ihtiyacı olduğunu söylüyor. Saygılı davranmaya evet de, “sevgi” nedir? Ve yine ortaya çıkıyor ki, kadınlar bile erkeklerin çokeşliliğine hoşgörüyle bakıyor. Ya aynı durumda bir kadın olsaydı? Kadının tüm eski sevgilileri ve eşi bir araya gelseydi, aynı hoşgörü olur muydu?
Lütfen bana erkekle kadınların farklılığını anlatmayın. Kadınların başına örülen çorapların, haksızlıkların en büyük gerekçesi bu değil mi? Ve Asena diyor ki “Bana hanım ol, sessiz ol” derdi. Susması konuşmasından evla görülen ve diğer kadınları kabul etmesi beklenen kadınlar…
Gelelim İbo’nun siyasete yaklaşımına ve siyasetin ona bakışına. Mutlaka milletvekili olmak istiyordu. Ama hangi parti olması gerektiği konusunda kafası biraz karışıktı. En son AKP’de karar kıldı. Erdoğan’ın, özel kalması gereken “İlk defa sizin gibi delikanlı bir başkan gördüm” mesajını mutlu mesut okuması, ‘ilk defa’yı vurgulaması, bu olaydan da bir fayda sağlamak gibi geldi bana. Ya Arınç’ın “Uyandırılmamasını rica ettim” lafı… Şimdiden siyasi literatüre girmiştir. Bu söz de, siyasetçilerin her koşulda narsistliğini gösteriyor. İnsan devlet büyüğü gelince bir hazırola durur, ayağa kalkar, önünü ilkler:))) Arınç da uyandırılmamasını rica ederek çok alicenaplık göstermiş:)))