- Kategori
- Deneme
içimdeki çocuk

çocukluğumdan bir kare
İçimdeki çocuk dediğim an nedense benim aklıma kendi çocukluğum geliyor. Hemen birkaç fotoğraftaki o deli dolu Özlen gözlerimin önünde canlanıyor.
Hâlbuki o sıfatla anlatılmak isteneni gayet iyi anlıyorum. Fakat benim içimdeki çocuk o kadar zıpır ki onun aklına uymak akıl karı değil. Zaman zaman aldansam da artık onu da büyütmek, olgunlaştırmak adına elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
Biraz önce söz ettiğim o fotoğraflarda genellikle benim hep külotum görünür. Bu aslında o dönemin bir modası. Modayı takip eden ve aynı zamanda usta bir terzi ( dışarıya dikmezdi yalnız) olan annem buna özen gösterirdi. Zaten bütün kıyafetlerimi annem dikerdi, sadece triko olanlar ya da kabanlar dışarıdan alınırdı. Elbise ile takım külotları olurdu kıyafetlerimin. Etek boyları ona göre ayarlanır, en azından paçalarının gözükmesine özen gösterilirdi.
Belki de çevremde benim gibi giyinen pek olmadığından mı ne, bu beni rahatsız etmiş bazen. Bunu ancak; Ayfer Tunç’ un “ Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek “ kitabının kapağına koyduğu fotoğrafı görünce anladım.70’ li yılların yaşantısını aktaran kitabında yazar, aynı benim çocukluğumdaki kıyafetlerle bir kız çocuğu fotoğrafını kapak olarak kullanmış. Daha doğrusu, kapak tasarımı Nahide Dikel’ e ait. Yeri gelmişken ona da saygı gösterip adını analım.
Fotoğraftaki kız çocuğunun, tıpkı benim gibi elbisesinin altında külotunun dantelleri görünüyor. Ben, bunu görünce bir sevindim bir sevindim anlatamam size. Meğerse kendimi çok yalnız hissediyormuşum.
Yıllar sonra ( kendim anne olmuşken bile ) buna temas etmek, işte anladığım anlamdaki o naif çocuğun büyümesinin, olgunlaşmasının son nefesime kadar süreceğini anladım. Biz onunla birlikte büyümeye devam edeceğiz anlaşılan…