- Kategori
- Gündelik Yaşam
İçimizdeki iyilik, içimizdeki kötülük
içimizdeki iyilik
Her insanın içersinde ve ruhunda mevcut olan iyilik yapma ve kötülük yapma dürtüsü herkes de farklı şekilde ve belirli oranlarda şekillenir. İnsanların zaman içersinde iyi veya kötü yönde değerlendirilip; her iki yönden birisine yönelmesi de farklı faktör ve parametrelerden etkilenir. Aslında doğuştan itibaren her ne kadar annenin ve babanın çocuktaki iyilik ve kötülüğü şekillendiren genetik yapıları ve anne babadan görerek etkileşim yoluyla model olarak aldıkları iyilik ve kötülük kavramları zaman içersinde farklı şekillerde değişime uğrayabilir.
Aslında herkesin içersinde değişik oranlarda mevcut olan iyilik ve kötülük bu iki yanın kişi tarafından kontrolü ile bağlantılı olarak şekillenir ve oluşur. Kimse yüzde yüz kötü değilken, kimse yüzde yüz iyi de olamaz. Bu insanın doğasına aykırıdır. Burada da herkesin içersinde matematiksel bir iyilik, kötülük dağılımı ve paylaşımı vardır.
Mutlak bir iyilik durumundan ziyade iyilik ve iyi olmak; her insanın içersindeki potansiyel kötülüğü, başkalarına maddi veya manevi zarar vermeyi, haksızlık yapmayı ve kötü şeyler yapma isteğini kontrol altında tutabilme becerisi ile orantılıdır.
İnsan başkalarına zarar vermekten ve haksızlık yapmaktan kendini alıkoyabilmeyi başarabildiği oranda iyi olurken, bunu başaramadığı oranda da kötü olmayı seçmiş demektir.
Burada insanın içersindeki iyilik ve kötülük her ne kadar pek çok başka faktörün etkisi ile şekillense de bir şekilde aslında insanın kendi seçimi sonucunda oluşmaktadır. İyiliği veya kötülüğü seçerken insanın kendi eline veya kontrolünde olabilen faktörler yanında kendi elinde veya kontrolünde olmayan faktörler de kişinin iyi veya kötü olmayı tercih etmesinde etkili olabilir.
Bu faktörlerden kendi kontrolü dışındaki faktörlerden dolayı insanın sorumlu tutulması ve bundan dolayı suçlanması çok doğru değildir, ancak kendi kontrolündeki faktörler için sorumluluk tamamen insanın kendisine aittir.
İnsan doğasında farklı oranlarda mevcut olan iyilik ve kötülüğü harekete geçiren faktörler değiştirildiğinde insanın iyilik ve kötülük olarak vereceği karşı tepki ve cevaplar da değişikliğe uğrayabilir. Bunun için de insanın kendi üzerinde bu dengeyi ve kontrolü sağlayabilmesi gerekir. Kötü şeyler yapmaktan, başkalarına bilinçli olarak zarar vermekten, haksızlık etmekten kendini alıkoyabilmesi, iyilik yönünde hareket edebilmek için kendini zorlaması gerekir.
Kötülük genel anlamda ne kadar herkes tarafından dışlanıp reddedilse de çok çelişkili bir şekilde toplum içersinde iyi insanlardan ziyade kötü insanlara daha çok saygı duyulur ve her nedense kötüler toplumda hiç de hak etmedikleri halde daha çok itibar ve saygı görürler. Bunun sebebi de sanırım insanların kötülükten korkma ve çekinmeleri ile ilintilidir.Kötülük yapmaktan kendini alıkoyabilen insanların yanında iyiliğin verdiği güven ve rahatlıkla daha kaygısız ve rahat iken; kötülüğü içersinde daha çok yaşatan insanlardan daha çok çekinip korkarlar. Bu durumda yalancı bir şekilde sanki kötülüğün daha çok itibar ve saygı gören bir şeymiş gibi yanlış algılanmasına sebep olur.
İçimizdeki iyilik ve kötülük mücadelesinde; iyilik adına veya kötülük adına bir şeyler yaparken insanın içerisindeki vicdan denilen kendi iç sesimiz bizi iyilik yapma yönünde ilerletmeye çalışır. Bir diğer iç ses de vicdana karşı kötülük lehine hareket etme yönünde insanı teşvik eder. Her insan bu iki sesin etkisi altında iyilik yönünde veya kötülük yönünde hareket etmeye yönlenir.
İyiliğin peşinden gitmek her nedense insana çok daha sıkıcı ve yavan gelirken; dışardan kötülük her zaman daha eğlenceli bir şeymiş gibi gelir. Ama önemli olan ve gerçek anlamda başarı iyilik ve kötülük mücadelesinde insanın içersindeki kötülüğü yenip, iyiliğin içersinde hakim olabilmesini sağlayabilmesidir.