- Kategori
- Güncel
İçki yasağı, işsizlik rakamları ve bütçe açığımız üzerine

12 Eylül referandumu ile birlikte insanlarımızın yaşam tarzlarına yapılan müdahaleler birbiri ardına gelmeye başladı.
“İleri Demokrasi”nin geleceğini söyleyenler, kendi kafalarındaki demokrasi anlayışını halka dayatmaya başladılar. Hele hele yaklaşan genel seçimler öncesi böyle bir yaşam tarzının halka dayatılması, akıllara bazı soru işaretlerini getirmiyor değil.
AKP kendi demokrasi anlayışını dayatarak, MHP’li seçmenlere şirin görünme peşinde! Ancak MHP tabanı böyle bir yaşam tarzına ne kadar yakın? Seçimler bu konuda bize ayrıntılı cevap verecek. Eğer MHP’li seçmen, AKP’nin bu demokrasi anlayışına evet deyip, MHP’yi baraj altında bırakırsa, AKP’nin “İleri Demokrasi”si ülkeye iyice dayatılır.
Son günlerin tartışma konularından birisi malumunuz olduğu üzere İçki içimine, satışına, reklamına ve sergilenmesine getirilen yasak! Bu yasak en fazla Antalya ve sahilleri ile Muğla, Aydın illerinin sahillerini etkileyecek. Çünkü buralardaki turistik tesisler ve ağırlanan turist sayısına bakıldığında, turizmin lokomotifi olduğu rahatça görülür.
Örneğin Antalya’da yaz aylarında turistik tesisler çalıştıracak işçi bulamazken, kış geldiği zaman bu tesislerde çalışan 350 bin kişi işten zorunlu olarak çıkartılıp, 5-6 ay boyunca işsizler ordusuna neferlik yaparlar. İçki yasağı uygulamaya konulunca, bu 350 bin kişiden ne kadarı geriye döner dersiniz?
Turizmcilerin korktuğu başlarına geldi! Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her ne kadar “Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar, bir şey demiyoruz” diye Alkol Yönetmeliği’ni savunsa da, işin aslı hiçte öyle değil.
Turizmin en önemli ayağı yeme-içme-eğlence sektöründe; 100.000’e yakın müessesede istihdam edilen 1.200.000 kişiyi var. Bu sektörün Alkol yasağı nedeniyle etkilenmeyeceğini söylemek mümkün mü?
Getirilen alkollü yasağındaki muğlâk ifadeler de işin tuzu biberi!
Yönetmelikteki bazı sözcüklerin ucunu görmek pek mümkün değil. İşletmelere, satıcılara, içicilere her an her halükarda ceza verilme olasılığı var.
Örneğin Yönetmeliğin yaşla ilgili bölümündeki genç kavramı! Bu kavramın 15-24 yaş arasını kapladığı, yetkili yetkisiz kişilerce dile getiriliyor. Bu yaş arasındaki gençlerin ilgisini çekecek organizasyonlarda bırakın içki ikram etmeyi, içki satışını bile yasaklamak anlaşılır gibi değil. Bu uygulama ile kanunen 18 yaş altı olan içki satış yasağı fiilen 24 yaşına çıkarılmıştır.
Hangi etkinliğin 24 yaşındaki gencin ilgisini çekeceğine kim karar verecektir?
Örneğimizi şöyle genişletecek olursak; silah almak, içki almaktan daha kolay! Ülkemizde oy verme yaşı 18, ehliyet alma yaşı 18, çocuk doğurma yaşı 15, silah ruhsatı alma yaşı 18 iken etkinliklerde içki içme ve alma yaşının 24’e çıkarılması ne anlama geliyor?
Yasaklardan girmişken, bu yasakların işsizlik sayısını arttıracağını belirtmekte fayda var. Açıklanan Ekim ayı işsizlik rakamlarına bakıldığında, işsizliğin yüzde 11.2 ye indiği TÜİK tarafından söyleniyor. Bu rakamların fazla gerçekçi olduğunu söyleyebilir miyiz? Antalya’daki turistik tesislerden çıkartılan 350 bin kişi hala çalışıyor görünüyor!
Bildiğiniz gibi işsizlik rakamlarımız bir ara yüzde 15 lere kadar yaklaşmıştı! Bakın Tunus’ta yüzde 14 işsizlik, bir diktatörün kaçmasına, iktidarının çökmesine neden oldu! TÜİK’in verilerini baz alsak bile rakamlar gerçekten ürkütücü!
Birde kimsenin ilgilenmediği cari açığımız ve Merkezi Yönetim Bütçesi açığımız var. Evet, Merkezi Yönetim Bütçesi 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 25 azalışla 39.6 milyar TL açık vermiş! Geçen yıl 293 milyar 628 milyon TL gider gerçekleşirken, gelir 254 milyar 28 milyon TL olmuş. Cari açığımızın 70 milyar dolar civarında olacağı daha önceden işin uzmanları tarafından açıklanmıştı.
Netice itibarı ile “ülkeye yerleştirilmeye çalışılan “İleri Demokrasi”, ülkenin bölünmesine doğru ülkeyi sürüklerken, ekonomik veriler hiçte iyi görünmüyor. Bir yandan içki yasağı, öbür yandan “Aile İmamlığı” gibi dini referans alan uygulamalar, ülkeyi yavaş yavaş malum ülkeler gibi göstermeye başladı!