Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Eylül '08

 
Kategori
İlişkiler
 

İdealize edilmiş kadın

İdealize edilmiş kadın
 

Diliniz tatlı olsun...


Kadın kısık sesle konuşuyorsa birşey istiyor, yok yüksek sesle konuşuyorsa istediğini elde edememiş demektir.

BAKIN KIZLAR burada, bugüne kadar kadar duymadığınızı tahmin ettiğim çok özel bilgiler bulacaksınız. AMMAAN ha, bunları erkeklere karşı silah olarak kullanıp onları öldürmeyin. Elinize hiç birşey geçmez. Üstelik önce pişman, sonra da mutsuz olursunuz. Ama yuvanızı aydınlatacak bir fener gibi kullanacak olursanız, huzurlu, mutlu ve sağlıklı birlikteliklere zemin hazırlarsınız. Böyle davranmakla da yazının gerçek amacına ulşatığını, yazarınında MİSYONUNA UYGUN DAVRANDIĞINI GÖSTERMİŞ OLURSUNUZ.

Kadını önce ana, sonra bacı, daha sonra sevgili ve eş olarak tanıyan ERKEK, kökü çok eskilere dayanan, uzantısını halen günümüzde yaşamakta olduğumuz bir anlayışın ürünü olarak, kadın üzerinde ki hakimiyetini kaybetmek istememektedir. Kendine bağlı ve bağımlı kılma düşüncesini, güç sahibi olmanın sağladığı avantajıda kullanarak, gerek aile içi gerekse de toplumsal yasaları kendi çıkarı doğrultusunda düzenleyerek hükümranlığını sürdüre gelmiştir. Ben, tüm bu çabaların altında yatan asıl nedenin, erkeğin kadın karşısında ki olası eksikliklerini kamufle etme amacı güttüğünü düşünüyorum. Beni bu düşünceye sevk eden başlıca sebebte, söylenen her sözün yada savunulan her eylemin veya örnek gösterilen her olayda, veren tarafın kadın, alan tarafın erkek, fedakarlık yapması beklenen tarafın kadın, fedakarlık bekleyen tarafın erkek olması. Bu sözleri projektör yapar etrafınıza tutarsanız, örneklerini görmeniz için çok çaba sarf etmenize gerek kalmayacaktır. Örnekleme yaparak bir çoğunuzun bildiğini tahmin ettiğim yaşanmışlıklarla, düşüncemi kişiselleştirmek yerine, olayın teoriden başlayıp pratikte noktalanan serüveni içinde, ulaşabildiğim kendi doğrularımı paylaşmayı daha uygun görüyorum.

ERKEĞİN BAŞLICA İKİ SÜSÜ VARDIR. Birisi PARASI. Diğeri CİNSEL GÜCÜ. Buradaki para maddi gücü temsil ediyor. Paranın yerine geçebilcek her türlü güç kaynaklarıda aynı kategoride değerlendirilebilir. Cinsel güç yeterince açık olduğu için açıklanmaya da gerek yok sanırım. Bunlar aynı zamanda birer İKTİDAR SEMBOLÜDÜR. Siz bunları eleştirdiğinizde aslında bir anlamda erkeğin iktidarına saldırıyorsunuz demektir. Bunlar korunup kollandığı sürece KADINA KARŞI son derece sevecen ve verici olabilen ERKEK, tersine bir davranışa maaruz kaldığında ise oldukça sevimsiz ve kırıcı olabilmektedir. AMMAAN ha AMMAAAN. Mevzu bahis bunlarsa, hassasiyetiniz maksimum düzeyde olmalı. Tabii ki önce sizin, daha sonrada eşiniz yada sevgilinizin mutluluğu için.... Tahammül gücümü muhafaza edip aranızda olmaya devam edebilirsem, ilerde paylaşmayı düşündüğüm 5+3 formülünde geniş izahatını bulabileceğiniz, MUTLU BİRLİKTELİĞİN OLMAZSA OLMAZI, ERKEĞİN LİBİDOSU, ürkek bir ceylan gibidir. Bırakın hal ve hareketlerinizi yanlış kullanacağınız bir kelime dahi, daha başlama vuruşu bile yapılmadan maçın bitmesine sebeb olabilir. Topu kaleye atamayan oyuncunun, maç sonunda topu tirübünlere şutlaması anında ki öfkesini gözünüzde bir canlandırın. İstisnaların varlığına saygıda kusur etmeyerek, genele bir baktığımızda, bu iki gurubun haricindeki sahip oldukları hemen hemen herşeyi, espri konusu yapmanızı hoş karşılayabilirler. Hatta kendisiyle barışık biriyle beraberseniz de, esprilerinize katılmanın yanında, katkı sağladığına bile tanık olabilirsiniz.

Ben inanıyorum ki, özel durumları olanlar hariç her erkek eşine her zaman en iyiyi sunma çabası içindedir. Bu cümlenin içine yiyecek içecekten tutturunda, gezilecek yere kadar, binilecek arabadan, onun duygusal tatminine kadar aklınıza gelebilecek herşeyi yazabilirsiniz.Tüm bunlara ve daha fazlasına LAYIKSINIZ DA. Ama lütfen SİZ SİZ OLUN BUNLARI isteyen taraf siz olmayın. Çünkü siz istediğiniz zaman erkeğe yük olursunuz. Talepte bulunduğunuz an ki haleti ruhiyesinden, parasal durumuna kadar, o an yapmak istediği birşeyden vazgeçmekten, istediğiniz şeyi kendininde sevip sevmeyeceğine kadar aradaki onlarca, yüzlerce kriteri kendine uygun duruma getirme çabası erkeği yorar. Bu yorgunlukta size antipati olarak döner. Oysa aynı ürünü yada başka bir şeyi kendi isteğiyle, kendi istediği zamanda aldığında bütün bu problemler çözülmüştür. Hafızanızı bir yoklayın bakalım. En basitinden, marketten kendi isteğiyle, kendine uyan bir zamanda belkide sizin istediklerinizden daha çoğunu getiren bir erkeğe, örneğin televizyon izlerken bir maydanoz almasını istediğinizde, içsel ve dışsal tepkisinin ne olabileceğini düşünmeniz, ne demek istediğimin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Burada FEMİNEN yada MAKUL davranış keyfiyeti size kalmış. Az önce erkeğe yük olursunuz, şeklinde bir cümle okudunuz. Bu demektir ki, bir de yük olmama hali var. Ve bir üst versiyonunda da ERKEĞİN YÜKÜNÜ ALMA DURUMU. Hani demiştik ya, erkek eşine her zaman en iyiyi sunma çabası içindedir. Bu çaba SİZDEN KAYNAKLANMAYAN, AMA YALNIZCA SİZİN İÇİN yüklenilen bir yüktür. Her vasıtanın taşıma kapasitesi farklı olduğu gibi, her erkeğinde maddi varlığı, yada sosyal statüsünde ki farklılıktan dolayı, eşi için yüklendiği yükü taşırken harcadığı enerji farklıdır. Taşıma kapasitesi artmıyorsa, farklılığı yükü hafifleterek dengelemek mümkün. Bunu mümkün kılabilecek tek kişide kadın. Erkek yapamaz. Çünkü yaparsa iki süsünden birini kaybeder. Ama o yüke kadın eli değerse, o yük yüklükten çıkar, taç olur erkeğin başına konar.Hemde ortada parlayan pırlantanın üzerine eşinin adı yazılmış olarak.

Pekiiii, bu durumda eşimizden birşey istemeyecekmiyiz? Yada nasıl isteyeceğiz? sorusunun yanıtını merak eden dostlarım rahat olsunlar, TABİİ Kİ isteyeceksiniz. İstemek sizin en doğal hakkınız. Hem insan eşinden isteyemezse kimden isteyebilir ki. Önemli olan ne istediğiniz değil, nasıl ve na zaman istediğinizdir. İsterken ihtiyacınız olan şeyi sürekli aynı cümleleri kullanıp tekrar yaparak değilde, farklı kelimeleri değişik ses tonuyla bezeyerek talebinizi yinelemeniz olumlu sonuç almanızı kolaylaştıracaktır. Birde zamanlama. Şu söz akıldan çıkarılmayacak kadar değerlidir. ZAMANLAMA HERŞEYDİR. Spermin yumurtayla ilk buluşmasından, son nefesimizi verinceye kadar yaşadığımız her olayda, ZAMANNIN UYGUNLUĞU temel faktörlerin başında gelir. Tabiki eşinizden birşey isterkende. Rahatlamış bir kişiden talep edilen bir şeyin kabul görme ihtimali ne kadar yüksekse, yorgun ve sinirli bir kişiden yapılan talebin red edilme olasıllığıda o kadar yüksektir. Onun dingin ve mali açıdan uygun zamanını en iyi siz bilirsiniz. Genel anlamda söylemek gerekirse, eve ilk geldiği yorgun an yerine, yemek sonrası çay içerken olabilir. Uykuya dalma halinde değilde, güzel bir cinsel birliktelik sonrası olabilir. Bu zamanlarda yumuşak bir ses tonuyla yapacağınız taleplerin geri çevrilme olasılığı oldukça zayıftır.

Bu iş için sırtınıza küfe vurup hamallık yapmaya gerek yok. Sadece eşinizin bu özelliğini bilin ve ona sıkıntı veren durum için SÖZEL DESTEK VERİN YETER. Yani istek ve ihtiyaçlarınız gündeme geldiği zaman, beklentilerinizi MİNİMİZE ettiğinizde, eşinizin gönlünde SEVGİNİZİN ve DEĞERİNİZİN MAKSİMİZE olacağından emin olabilirsiniz.

Toplumun büyük bir kesimi tarafından ANLAŞILMASI ZOR yada İMKANSIZ gibi tanımlarla anılmanızı hak etmediğiniz bir yana, bu düşüncenin kadınlar arasında da taraftar bulmasını kabul etmekte gerçekten zorlanıyorum. Bana bunun tam tersini düşünmemi sağlayan, birbirinden değerli ve cici arkadaşlarıma bir kez daha minnet ve şükranlarımı arz ediyorum. SİZLER BİZİM DİĞER YARIMIZSINIZ... SİZ YOKSANIZ BİZ NİYE VARIZ Kİ...DEĞERİNİZİ BİLİN...

Buraya kadar okuduklarınız normal şartlar altında ki bir birliktelik için kaleme alınmıştır. Tabidir ki her kişi ve kişilerin oluşturduğu birlikteliklerin kendine has zemini ve koşulları vardır. Benim yaptığım paylaşım, genel anlamda doğru bulduğum, yaşadığım, yaşattığım, önerdiğim prensiplerdir. Takdirlerinize arz ederim.

Özümün SÖZÜ:Eşinizle HAYATI değil, YAŞAMI PAYLAŞMAK için EVLENİN.

Bu yazı EŞİNİ MUTLU ET Kİ, O SENİ DAHA ÇOK MUTLU ETSİN. DAHA ÇOK AİLE MUTLU OLSUN Kİ, DAHA MUTLU TOPLUMLAR OLUŞSUN düşüncesine hizmet amacıyla paylaşılmış olup, birinin diğerine üstünlüğü gibi bir amaç gütmemektedir.
Okuduğunuz için TEŞEKKÜR EDERİM.

 
Toplam blog
: 9
: 813
Kayıt tarihi
: 24.07.08
 
 

1957 yılında GAZİANTEP'de doğmuşum. Yüksekokul mezunu olup bu yaşa kadar hep ticaretle uğraştım. Kiş..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara