- Kategori
- Gezi - Tatil
İguazu şelaleleri

Kosta Rica’ya yaptığım bir seyahat sırasında başkent San Jose’de Brezilya’lı bir gezginle tanışmıştım. Birkaç günlüğüne beraber gezmeye karar vermiştik. Ertesi gün tamarindo adında bir kente gidecektik. Karayoluyla dört- beş saat sürecek bu kente gitmek için önce bilet almaya karar verdik. Bir taksiye bindik ve ben şoföre otobüs terminaline gitmesini söyledim. Bunun üzerine Brezilyalı arkadaşım garip bir şekilde yüzüme bakarak
-Otobüsle mi gideceğiz? Dedi.
Bu defa şaşırma sırası bana gelmişti;
-Başka nasıl gidebilirz ki?
Sonradan mesele anlaşıldı ki; arkadaşım dört beş saatlik otobüs yolculuğunu çok uzun bulduğu için o kente uçakla gideceğimizi sanıyomuş.
Tabi bu arkadaş benim Costa Rica’ya gelmeden daha iki gün önce tüm Güney Amerika’yı dokuz bin km boyunca karayoluyla gezdiğimden habersizdi. Bu durumda sevgili dostuma Vietnam’da yaptığım elli sekiz saatlik rekor otobüs yolculuğumdan bahsetmem anlamsız olurdu. Hatta onun ülkesinde Rio’dan bin beş yüz km, Sao Paulo’dan’da 1260 km uzaklıktaki İguassu’ya da geceli gündüzlü bir günden daha uzun bir sürede yine otobüslerle gittiğimi söylememin gereği yoktu. Kısa bir süre konuştuktan sonra farklı kanallarda giderek ertesi gün Tamarindo kentinde belirlediğimiz bir otelde buluşmaya karar verip ayrılmıştık.
Binlerce km’lik overland gezileri yapıyorsanız zamanı vrimli kullanmak ve seyahati daha ekonomik hale getirmek için gündüzleri gezip geceleri yol almak en mantıklısı. Bu defa da öyle yaparak Koca Brezilya’yı doğusundan batısına kadar bir solukta geçerek dünyanın en büyük şelale grubunun bulunduğu Foz De İguazu kentine ulaştım. Tüm gezginlerin uğrak yeri, geniş bir alana yayılmış tropik bir bahçenin içinde iyi bir dinlenme yeri olan Paudimar Guest Hause’a yerleşiyorum.
Dünyanın en büyük ve en ihtişamlı şelale grubunun bulunduğu İguazu sadece bu özelliği ile değil bulunduğu özel coğrafi konum itibarıyla da ayrı bir önem taşıyor. Üç latin Amerika ülkesinin birbirine düğümlendiği yerde, Brezilya, Arjantin ve Paraguay arasında bir inci gibi insanları kendisine çekiyor.
Şelale Rio Parana nehri üzerinde bulunuyor. Parana Nehri tüm Latin Amerika’da Amazon’dan sonra en büyük, dünyanın da onuncu büyük nehri. Toplam uzunluğu 4000 km yi geçiyor ve Brzilya, Paraguay, Arjantin ve Uruguay’ı kat edip Rio De La Plata Deltası’nı oluşturarak Atlantiğe kadar ulaşıyor.
Toplamda 275 selale var, bunlarin 250 si nehrin Arjantin tarafında, 25 tanesi de Brezilya’da. Tek tek ele alındığında hiç biri dünyanın büyük şelaleleriyle rekabet edemiyor ancak hepsi bir arada olduğu için dünyada bir eşi ve benzeri bulunmuyor. (Afrika’nın Zambezi Nehri üzerindeki Victoria’yı henüz görmedim.) İyi fotoğraf çekmek için sabahlar Arjantin, öğleden sonraları Brezilya tarafından gezmek gerekiyor. Arjantin tarafından bu şelalelerin en büyüğünün adeta içine giriyorsunuz ve kulakları sağır eden ihtişamlı sesine ve görüntüsüne tanıklık ediyorsunuz ancak inci gibi yan yana dizilmiş onlarca şelaleyi bir arada görmek için mutlaka Brezilya tarafında olmak gerekiyor. Iyi fotoğraf çekmek için en iyi açıyı yakalamaya çalışırken ayaklarınızın arasında dolaşan uzun burunlu karınca yiyen garip yaratıkları gördüğünüzde manzara görüntüsüne biraz ara vermeniz gerekiyor. Gerçektende uzun tüylü garip hayvanlar çok sevimli ve buraya gelen insanlara çok alışmışlar, karınca olmasa da onlar yine de sizin üzerinize atlıyorlar.
Iguazu, Guarani dilinde buyuk su anlamina geliyormus. Guarani Paraguay ve Bolivya'nin resmi dili. Arjantin'deki Corrientes bolgesinde de bu dil konusuluyormus. Yaklasik 3 km boyunca siralanmis olan selaleler yagmur ormanlarinin icinde yer aliyor. Şelaleye daha yakın olmak ve iyi görüntü almak içina aralara metal köprüler yapılmış. Bu koprulerin bazilarinin ucuna kadar gittiğmizde asagidan sıçrayan ve o anda sadece serinletiyormus gibi gelen su damlalari ile sırılsıklam oluyorsunuz.
Burada Kasim-Mart arasindaki yagmur sezonunda selalelerden akan su miktari saniyede 12, 750 metrekup olabiliyormus. Bizden 1-2 hafta once cok siddetli yagmur yagmis ve uzerinde yurudugumuz koprulerin bir kismi tasmis..
Özellikle Arjantin tarafından seksen metrelik yükseklikten büyük bir gürültüyle düşen suların içine girmek için bot turlarına katılabilir hatta adrenalini biraz daha arttırıp daha büyük maceraya yelken açmak isterseniz bu ihtişamlı sularda rafting bile yapabilirsiniz. Nehrin seviyesi o seneki yağış durumuna göre yükselip alçaldığı için bu durum doğrudan şelaleyi etkiliyor. Nitekim iki yıl arayla hemdeaynı gün ve tarihte ziyaret etmeme rağmen ikincisinde şelalenin suyunun yaklaşık yüzde otuz daha azaldığını gördüm
Tropik ormandaki cesitli agacları ve meyveleriylede biyolojik açıdan büyük bir zenginlik sunuyor burası. Bolgede 450 tür kus ve 250’nin uzerinde kelebek türü varmis. Yabani hayvanlari hic saymiyorum. Kelebek coktu hakkaten, surekli ustumuze konuyorlardi ama. Bazı yerlerde yoldaki kelebeklere basmamak icin caba sarfediyordum ama buna ragmen denk getirip de dogru duzgun bir kelebek fotografi cekemedim!
Bu doğa harikasının Arjantin tarafı 1934 te Brezilya tarafı da 1939 da milli park olarak ilan edilmiş. Hemen ardından da Paraguaylılar Ciudat del Ester kentini buraya kurmuşlar.
Şelaleden sonra akşam yemeği için Foz De İguaçu’nun şehir merkezine gittiğimde Brezilya’nın diğer kentlerine benzemeyen güzellikte pırıl pırıl bir şehirle karşlaştım. Bu duruma şelale turizminin çok büyük etkisi olmuş anlaşılan. Caddeler pırıl pırıl, çoğu kişi ingilizce biliyor ve turistlere çok iyi davranıyorlar. Diğer kentlerin aksine şehir alabildiğine güvenli.
İlgimi çeken bir diğer önemli husus ise, şehirde bulunan dönerci ve kebapçılardı. Bunlardan bazılarıyla konuşunca durum anlaşıldı. Özellikle Lübnan kökenli vatandaşlar burada oldukça fazla ve çoğu restaurant işi ile uğraşıyor. Hal böyle olunca nargile nargile kafeleri bile fokurdatan insanlarla dolu. Yani samba kültürü beklerken nargile kültürüyle karşılaşmak biraz şaşırttı beni doğrusu.
İguazu dünyanin 8. harikasi olarak da aniliyormus. (Niagara Falls 87. sirada). Peru’daki machu Pichhu Latin Amerika tarihi açısından ne kadar vazgeçilmezse İguazu’da coğrafi ve doğal güzellik bakımından o kadar vazgeçilmezdir. Brezilya’ya gidenlerin ne yapıp edip burayı görmeliler.