İhbarcılık enstitüsü

Bu yazıyı okuyan AKP yandaşları diyecekler ki. Felaket tellallığı yapıyor. Felaket gelince, tellallığı da bize kalıyor. Hem felaketi getir, hem tellallığını yap, olmaz ki. Elazığda hafif çaplı bir deprem oldu, 41 vatandaşımız sizlere ömür. Zaten topraktan yapılmış evlerde oturuyorlardı, toprağa gittiler. Başbakan, bölgeyi ziyaret etti, depremden geriye kalan bahtsız insanlarla görüştü, müjdeyi verdi. "Evleriniz, ramazan bayramında hazır olacak." Sayın Başbakan, toprak evlerde yaşayan, binlerce aile var, onlara ne zaman ev yaptıracaksınız. TOKİ, önce bu toprak insanlarına ev yapsa olmaz mı? Deprem vurduktan sonra mı aklınıza geliyorlar? Bu insanlara, modern evler yapsanız, topraklarıda, tarıma kazandırsanız, ne kadar hayırlı bir iş yapmış olursunuz. Kerpiç yapa, yapa, bölgede toprak kalmadı. Yıkılan evlerin enkazını gördük. Toprak ve ağaç. Hepsi doğadan. Devletin bir çivisi yok. Bu bölgelerde yaşayan ve hep sizin partinize oy veren, bu insanlar, ne yazık ki, depremden, depreme müjdeyi alıyorlar. Deprem olmasa, hepten unutulacaklar. Dikkat ederseniz, bölgede ağaç da kalmamış. Kesmiş, ev yapmışlar, kesmiş, sobada yakmışlar. Diyorum ki: Doğal gazı önce buralara götürseydik, ucuz tarifeden, bu insanlara verseydik, Okullarını, hastanelerini yapsaydık, fabrikalar kurup, istihdam sağlasaydık, acaba, Türkiye bu gün nerelerde olurdu? Acaba, terör olur muydu? Acaba, AB bizi kucaklamada, bu kadar tereddüt gösterir miydi? Acaba, insanlar, bedava kömüre, bedava beyaz eşyaya, itibar edip, başlarını öne eğerler miydi? Bedava gofret, bedava çin malı oyuncak için, çocuklar, birbirlerinin üstüne çıkarmıydı? Üç kuruş yardım için, bölge kadınları, bir birlerini paralar mıydı.

Bütün bunların yaşandığı ülkenin Başbakanına, Suudi Arabistanda, Kral Faysal ödülü verilmiş. Ülkemizi ziyarete geldiklerinde, Anıtkabiri ziyaret etmeyen ülkenin Kralı, Başbakanımıza neden ödül vermiş ki: Laik Cumhuriyetimizi tökezletmek için, yıllardır faaliyet gösteren, bölge ülkeleri, Başbakanımızı neden bu kadar çok sever oldular ki?

Başbakanımız ödül alırken, elektrik parasına gücü yetmeyen, Erzurumlu, 77 lik Sevim nene, elektrik sayacının mühürünü bozmaktan yargılanmış, mahkemeden, 5 ay, düğünlere katılamama cezası almış. Vah nenem vah. Tam, Sevim Nene, günün flaş haberi olur derken, asıl flaş, Ankarada patladı. İhbarcımız, bir kamyon dolusu silah ihbarında bulununca, Başkent kaynamaya başladı. Başbakan yardımcısı, Bülent Arınç, ellerini ovuşturup, demeç vermeye hazırlanırken, Kamyondaki 900 el bombasının, silahlı kuvvetlere ait olduğu, başka bir, askeri birliğe götürüldüğü, anlaşıldı. Hal böyle olunca, Bülent Arınç a ne oldu bilmiyorum. Hazırladığı ıslak imzalı konuşma metnini çöpe atmasa bari. Nasıl olsa ihbarcımız, başka bir ihbarda daha bulunur elbette. Bu arada, devletin ihbarcı kadrolarına, yeni ihbarcılar alacağı, ihbarında bulunuldu. İhbarcı olabilmek için, Bakanlık önünde biriken, ihbarcı adaylarını, polis, basınçlı su ve biber gazı ile dağıttı. Bu sırada, biber gazı yerine, doğal gaz sıkıldığını ihbar eden, bir ihbarcı, ortalığı iyice karıştırdı. Olaya el koyan, enerji bakanı, devletin zarara uğramadığını, polisin gaz püskürten araçlarına, doğal gaz sayacı taktıracaklarını açıkladı. Ortalıkta, bu kadar çok ihbarcı dolaşırken, başka bir ihbarcı, Padişah Abdulhamit han hazretlerinin dirildiği ihbarında bulundu. Bu ihbarı değerlendiren MİT, her yerde Abdulhamiti arıyor. Tam bu sırada, başka bir ihbarcı, Abdulhamitin yakalandığını ve ifadesi alınmak üzere, Erzuruma götürüldüğünü ihbar etti. Medya Erzuruma akın ederken, başka bir ihbarcı, Erzurumdaki savcıların, Abdulhamiti, İstanbuldaki, Ergenekon savcılarına postaladığı ihbarında bulundu. Ergenekon savcıları, bu, bizim yetki alanımız dışında, diyip, Abdulhamiti, Topkapı sarayında göz altına aldıklarını açıkladılar. Abdulhamit Han ı, yargılamak için, suudi Arabistandan, kadı getirileceği ihbarında bulunan, bir ihbarcı, ülkedeki karışıklığın önlenmesi için, IV. Murat ın da, yolda olduğu ihbarını yaptı. Aslında bize Kanuni Sultan Süleyman lazım.,